Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Yürütme-Yasama ilişkisi

Kuvvetler Ayrılığı ilkesine uyulmaması, sivil dikta tezinin en önemli dayanağını oluşturuyor.
Yürütme, yani hükûmet ya da Tayyip Erdoğan, hem Yasama Organı'nı kontrol ediyor, hem de yasal düzenlemelerle Yargı'yı kontrol etme gayretleri sergiliyormuş. İddia böyle.
Oysa Parlamenter sistemde, Yasama çoğunluğu ile Yürütme arasında sıkı bir işbirliği vardır; ve bu iki organın uyum içinde çalışması ülkedeki istikrarın güvencesidir.
Hükûmet, ihtiyaç duyduğu kanunların çıkmasına öncelik verir ve Parlamento'daki ekseriyetine dayanarak yasaları çıkartır. Bunun için, Meclis iç tüzüğünün gereklerine ve Anayasa hükümlerine uymakla mükelleftir. Zaten TBMM'de kabul edilen düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabidir.
Bu hususta bir sorun yok. Bence eleştirilecek nokta, siyasi partilerin içinde mevcut olmayan demokrasinin ister istemez Parlamento'ya yansımasıdır. Bu ise, sadece AK Parti ile değil, diğer partilerle de ilişkili bir durum. Sistem, maalesef, milletvekillerini "parti disiplininin" gerektirdiği uyumun ötesinde, birer "kurşun asker" haline dönüştürme özelliğine sahip. Parti farkı gözetmeden söylemek gerekiyor: hemen hemen hiç parlamenter ya da teşkilat üyesi, -siyasi kaderi, Genel Başkan'ın iki dudağı arasında olduğu için- özgürce kanaatini belirtemiyor; oysa sağlıklı olanı, kapalı kapılar ardında farklı fikirlerin serbestçe ifade edilmesi ve sonunda, varılan uzlaşmaya, parti disiplini çerçevesinde saygı gösterilmesi. İl ve ilçe teşkilatının oluşmasından milletvekillerinin sıralamasının belirlenmesi ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin tesbitine kadar her şeyde, genel başkan -istişare yapsa dahitek başına etkili. Bu olumsuzluğu aşmak için Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik yapmak, üye kaydına partilerin koyduğu barajları kırmak, (kaydı yapılmayan üyenin, parti organına müracaat etmek yerine, yargıya başvurmasına imkân vermek) kayıtlı üyelerin, ilçe ve il kongreleriyle Büyük Kongre'de yönetimin belirlenmesinde, doğrudan oy kullanmalarını sağlamak gerekiyor. Bugünkü durumda, "önseçim", teşkilatın keyfi belirlemelerine yol açtığı için gene sakıncalı. Milletvekili sıralamasında, merkez yoklamasının yerini önseçim, ancak yukarıda bahsettiğim açılımın gerçekleşmesinden sonra almalı.
Keşke "sivil dikta" iddiaları, böyle bir gelişmenin kapısını aralayabilse. Bu adımı, partisinin içinde de rakipsiz olan Tayyip Erdoğan atabilir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA