Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Resepsiyondan izlenimler

23 Nisan akşamı, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in verdiği resepsiyona katıldım. Böylece, devlet erkânını bir çırpıda görme imkânını bulacaktım. Gördüm de ne oldu? Nabız tutabildim mi? Ne gezer! Zaten kalabalıkta hiç konuşurlar mı! Özellikle, haber peşinde koşan bir gazeteci ordusu karşısında.

***

Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Abdullah Gül, Cemil Çiçek ve Tayyip Erdoğan'a "eski dost" gözüyle bakarım. Fazilet Partisi milletvekiliyken, -Erdoğan hariç- aynı sitede oturuyorduk; komşuyduk. Aynı grup sıralarını paylaştık. Bülent Arınç, Grup Başkanvekilimizdi. Abdullah Gül, "yenilikçilerin" lideri. Mehmet Ali Şahin ile de, Adalet Komisyonu'nda birlikte görev yaptık. Tayyip Erdoğan belediye başkanlığından uzaklaştırıldığında, düzenlenen toplantıda onunla beraberdim. Sonra da, sık sık cezaevine ziyarete gittim... Ama resepsiyonda özellikle Gül ve Erdoğan'ın yanına yaklaşmak bir dert. Koruma ordusunu aşsanız, gazeteciler çemberini yaramıyorsunuz. Biraz çabaladım ve başardım; kendimi bir anda Abdullah Gül'ün karşısında buldum.
- Merhaba nasılsınız?
- İyiyiz... Çocuklar kadar şeniz; bugün 23 Nisan...
Nezaket cümleleri, zarif gülümsemeler...
Gül'ü, mesafeli gördüm. Çok mu düşünceli? Yoksa çok mu endişeli? Çok şey biliyor da konuşamıyor mu? Ya da siyaset, giderek samimiyeti perdeliyor mu?
Anayasa Mahkemesi kararıyla, siyasi yasak kapsamına alındığımı, Abdullah Gül bana telefonla haber vermişti. Bodrum'da tatildeydim. "Şaşırma ve üzülme" demişti. "Ya siz?" diye sormuştum; sualimi cevaplamamayı tercih etmişti. Kararı öğrenince, neden şaşırma dediğini anladım. Çünkü Bekir Sobacı ile sadece ben, partinin laikliğe karşı odak haline gelmesinden sorumlu tutulmuştum.

***

TBMM'deki tören salonuna protokol ağırlığı çökmüştü. Kalabalıkta, Erdoğan'ın gelip gittiğini göremedim; dolayısıyla selâmlaşamadım.
Mehmet Ali Şahin, her zamanki gibi yakındı. Saatlerce kürsüde kalmasına rağmen, yüzünde yorgunluktan eser yoktu.
Bülent Arınç ve Cemil Çiçek, birkaç sıcak cümle, bir sempatik jest ile gönül almasını bilen tecrübeli politikacılar. Gazeteciler, özellikle Cemil Çiçek'in peşine düşmüştü. "Siyasi partilerle ilgili değişikliğe destek verin, biz de yargıyla ilgili düzenlemeleri geri çekelim" diye Deniz Baykal'a teklif götürüp götürmediğini öğrenmek istiyorlardı. Çiçek, ser verdi, sır vermedi. Sonunda hepimize dönüp dedi ki: "En sevdiğim şarkılardan biri, 'Gaza niye gelmedin'dir"... Bu vesileyle Çiçek'in, "Dolmuşa binerim ama dolmuşa gelmem" cümlesini de hatırladık.
CHP'ye öyle bir teklif yapılmadığı ortada. AK Parti sözcüleri, sık sık kürsüden, bu partiye, "Getirin önerilerinizi, beğenmediklerinizi düzeltelim" diye sesleniyor ama herkes uzlaşma fırsatının kaçırıldığının farkında.
Peki, 12 Eylülcülerin yargılanması gündeme geldiğinde ne yapacaklar? Ve tabii Barış ve Demokrasi Partisi'nin de bu konuda tavrı merak ediliyor. Hem CHP'den, hem BDP'den sürpriz beklenebilir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA