İstanbul şehri sanatla içi içe günler geçiriyor. Kuşkusuz bunda dün kapılarını açan Contemporary İstanbul'un etkisi büyük.
Düşünün kolekisyonerler ve basın için bir gün önceden kapısını açan fuarda herkesin tahmin ettiği Ahmet Gümüştekin'in 'Güneşe açılan kapılar' isimli üç eseri 1'er milyon liraya anında gitti.
Böyle zamanlarda bazı koleksiyonerlerin evlerinde verdiği davetler önemli. Yurtdışından gelen önemli isimler Türk koleksiyonerleri yakından tanıma imkanına kavuşuyor. Bu bağlamda önemli koleksiyonerlerden Çiğdem Simavi'nin evindeki yemekten bahsetmek istedim. Contemporary İstanbul'un dört yıldır en büyük destekçisi olan Akbank'ın Özel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder'le Simavi'nin evinin duvarlarını süsleyen ve küçük bir müzeyi dolduracak çokluktaki eserlerin arasında dolaştık. Önder, 'Türkiye'deki herhangi bir çağdaş sanat müzesinden çok daha fazla ve değerde eser var' burada dedi.
Akşam fuarın açılışına da katıldım. Kapıda kuyruk uzundu ve müthiş bir kalabalık vardı.
Açıkçası kimisi eleştirse de ben İstanbulluların bir sanat fuarına gelmek için izdihama yol açmalarına sevindim. Contemporary İstanbul'un ilk yıl destekçisi Deutsche Bank idi. Onlar ayrılınca fuarın danışma kurulunda yer alan Suzan Sabancı Dinçer, Akbank'ın ana sponsor olması önerisinde bulunmuş. 'İyi de yapmışız' dedi bana. 'Bakın biraz önce İranlı bir koleksiyonerle tanıştım. Ortadoğu'da müthiş bir para ve çağdaş sanatta önemli bir potansiyel var. Ne çok yabancı geldi bu yıl. Çok daha gelişecek çağdaş sanat.'