Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Amerika'da bayram halleri

Cuma günü yayınlanan bayramla ilgili yazımı yazarken Amerika'ya gitmek üzere yola çıkıyordum. Buraya bir bayram günü indim. Sokaklar Kubrick'in Eyes Wide Shut filmindeki gibiydi. İn cin top oynuyordu. Amerika Şükran Günü'nü kutluyordu. Bu kadar seküler bir toplumda böyle muhafazakâr bayram kutlaması ya da tersi: bu kadar muhafazakâr bir toplumda böylesine seküler bayram kutlaması.
Benim yolum neredeyse on beş yıldır Amerika'ya muntazam biçimde diğer gelişlerim hariç hep bugünlerde düşer. Bu büyük ve şaşırtıcı ülkede tam da bu zamanda Türkiye'den gelen birisi olarak bulunmak insana ilginç gözlemler yapma imkânı veriyor. Onların başında da cuma günü sözünü ettiğim hadise geliyor.
O yazıda bizim dinsel kültürle olan ilişkimizin gitgide sınıfsal bir içerik kazandığını belirtiyordum. Dinin ve törenlerinin daima sınıfsal bir temeli vardır. Fakat bu bizim tahmin ettiğimiz gibi değildir. Öyle olmamasının başta gelen nedeni aristokrasidir.
Batı aristokrasisi öncelikle muhafazakâr bir sınıftır. Muhafazakârlık kavramı bu sınıfın eski devire/rejime (ansiyen rejim) dönme isteğinden doğmuştur. Doğal; çünkü burjuva devrimleri bu sınıfa karşı yapılmıştır ve bu nedenle aristokrasi, dinsel kültür de bir faktör olarak, o rejimin ihyası için arayışlara girmiştir.
Tabii muhafazakârlığın orta sınıflarla örtüşen yanları da mevcuttur. Ama beni daha ziyade soyluların dinselliği hayatlarının ve sınıfsal kültürlerinin bir parçası haline getirişleri ilgilendiriyor. Türkiye'de hiç olmamış bir tarihsel özellik bu. Bizim muhafazakârlık yapımızda dinsel kökenli aristokratik sınıf kavramı ve varlığı söz konusu değildir. Mevcudiyeti bile meçhul sorun olan Osmanlı-Türk aristokrasi asla din temelinde bir 'ansiyen rejim' arayışı içinde bulunmamıştır.
Türkiye'de dinselliğin ağırlık taşıdığı kesim kırsal alandır. Köylülüktür. (Batıda da böyleydi ama...) Onu kasaba izler. Şehirlerde yerleşik varsıl kesimler de burjuvalar olarak (veya bizim koşullarımızda kendilerini aristokrasi sayarak) o kesimler kendi aralarına kültürel olarak, sınıfsal olarak fark koyar. 1950'den beri devam eden çatışma da budur.
Şimdi yeni bir durum var. Anadolu'da yeni bir burjuvazi doğuyor. Bunlar hem zengin ve güçlü hem mütedeyyin. Zamanla büyük kentlere kayıyor. Oradaki sermayeye de kültüre de hayata da ortak olmak istiyor. Üstelik öyle burunlanıp kenara itilecek gibi de değiller. Şehirdekilerle eşit güce sahip bu kesim bir yandan da kendi kültürel yani dinsel değerlerinden hiç ödün vermiyor.
Bu oluşum şimdilik açık bir çatışma üretiyor. Ama ben orta vadede bu gelişmenin önemli bir sentez üreteceği kansındayım. Onlar kentlilere yerleşik/geleneksel kültürü anımsatacak, yeniden tanımlayacak o yerleşik kentli muhitler de onlara çağdaşlığı ve daha oturmuş bir burjuva kültürünü aşılayacak.
Buradaki kritik soru şu: bütün bu sınıfsal, sosyolojik geçişler yaşanırken dinin orta sınıflar aracılığıyla gündelik hayata intikali nasıl olacak, hangi kodlarla, hangi üslup içinde cereyan edecek? Yani daha sekülerleşecek mi din ve sadece yüzeysel törenlerle mi yaşanacak yoksa daha derin bir anlam ve tasavvur dünyası mı inşa edecek?
İşte Amerika'dan bakarak bu sorunun yanıtını vermek bu nedenle önemli. Bu ülkede bir aristokrasi var ama öyle Batıdakine benzer bir tarihe sahip değil. Çok farklı. Buradakiler uzun bir süreklilik içinde sekülerleşerek ve kültürel kökenlerini reddetmeyerek, yadsımayarak orta sınıfla bütünleşerek kurdular dinle olan bağlarını. Garip gelecek belki ama şöyle ifade edeyim: bize nazaran hem daha sekülerler hem daha muhafazakârlar. Nedeni basit; kentsel hayat burada bizimkine oranla yüz yıldır çok daha gelişmiş bir durumda.
Hep söylerim bizim bugünkü halimiz Amerika'nın yüz yıl önceki halidir. Bu demektir ki, yüz yıl bizde de buradaki gibi çok daha seküler ama dinsel kültürü çok daha derinden duyarak yaşayan bir toplum olacak.
Yüz yıl daha yaşayalım tartışırız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA