Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Açık havada maske, ateş ölçer tabancalar, HES kodu...

"Soğukkanlı" bilimin, insanlık ilk kez bulaşıcı bir virüsle karşılaşıyormuş gibi tepki vermesinin bir izahı yok elbette... Ne var ki küresel propagandayı düşününce, pandemi paniğiyle alınan aşırı tedbirleri bir nebze de olsa anlıyor insan.
Ama bitsin artık bu telaş hâli değil mi?
Geçen süre içerisinde gördük ki, korona adını verdiğimiz mevsimsel grip, pandeminin başında Çin'den gelen videolarda izlediğimiz gibi her yakalananı feci şekilde öldürmüyor.
Örneğin, 2002-2003 yılları arasında dünyayı sarsan SARS salgınında (akut solunum yolu sendromu), virüsü kapanların yüzde 10'u hayatını kaybetmişti...

Koronada ise tanı ölüm oranı dünyada yüzde 2 civarında. Türkiye'de ise yüzde birin de altında.
Hastalığı hissetmeden ya da hastaneye başvurmadan atlatanlar da hesaba katılırsa tanı/ölüm oranı ciddi şekilde düşüyor. Neredeyse, her yıl yüz binlerce insanın ölümüne neden olan grip seviyesine iniyor.
2020'de pandemi yüzünden artacağı tahmin edilen Türkiye'deki toplam ölüm sayısı da 2019 yılının gerisinde kaldı!
Tedavi yöntemlerindeki deneyimimizden, yüzde 98'i aşan iyileşme oranından, aşı çalışmalarından bahsetmiyorum bile...
O halde mantığa geri dönmenin, pandemi paniğiyle uygulamaya koyduğumuz, ancak bugün hiçbir işe yaramadığı anlaşılan tedbirleri soğukkanlılıkla gözden geçirmemizin artık zamanıdır.
Açık havada maske, AVM'lere girerken kafamıza tabanca gibi dayanan ateş ölçerler, HES kodu beyanı zorunluluğu ilk aklıma gelenler.
Zira işlevsel olmamalarını geçtim, uyanın da denetleyenin de "inanmadan" razı olduğu bu prosedürler başka başka sorunlara yol açıyor.
Polisin, bekçinin, güvenlik görevlisinin vatandaşla gereksiz yere temas kurmasına ve "çatışma alanının" genişlemesine yol açıyor.

***


SÖZCÜ OKURU NASIL İYİ OLSUN Kİ?
Emin Çölaşan bugünlerde köşesini sık sık FETÖ'cülerin Twitter dedikodularına ayırıyor.
Geçen gün de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TRT'deki röportajının canlı değil banttan olduğuna dair trol muhabbeti üzerine zorlama bir iktidar eleştirisi yapıyordu.
Çok geçmeden, TRT delilleriyle röportajın canlı olduğunu kanıtladı.
Deneyimli bir gazeteci, onu da geçin 80 yaşındaki bir adam, ortaya çıkması an meselesi bir yalana neden tenezzül eder, okur nezdindeki kredisini nasıl böyle bonkörce harcar, insan hayret ediyor.

Gerçi ne önemi var değil mi?
Alıcısı, Erdoğan nefretinden mantığını vestiyere asmış bir kitle...
Çok değil, FETÖ tamamıyla deşifre olmuşken, 15 Temmuz'dan birkaç ay önce yazılarına "Şimdi cemaati savunma zamanı" diye başlıklar atan da oydu... Pensilvanya'daki sümüklüden "Hocaefendi" diye bahseden de...
Bir Sözcü okurunun da "Cemaat konusunda ilk uyarıları ben yaptım diyorsun da hukuk 'terör örgütü' dedikten sonra bu FETÖ güzellemeleri ne ayak" diye sorduğunu duydunuz mu hiç?

***


RUSLAR SICAK DENİZLERE İNMELİ!
Rusya vatandaşları ve ülkedeki turizm firmaları, Putin'in Türkiye'ye yönelik seyahat kısıtlamasını kaldırması için kampanya başlatmışlar.
Türkiye'nin tatil beldelerinde vakaların neredeyse sıfırlandığını, kararın politik olduğunu bilen Ruslar, "change.org" sitesinde imza topluyorlar. Putin ve yetkililere de şöyle sesleniyorlar:

"Tatil haklarından
vazgeçmeyeceğiz, Anayasa'ya uyun ve Ruslara normal dinlenme hakkını geri verin!"
Türkler olarak, Rus kardeşlerimizin sıcak denizlere inme hedeflerini destekliyoruz. Hiç olmazsa yazları...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA