OKAN MÜDERRİSOĞLU

CHP’nin kendisiyle savaşı

2023'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadığı hayal kırıklığı, aynı yılın sonbaharında operasyonel araçlarla gerçekleştirdiği genel başkan değişimi ve 2024 yılındaki konjonktürel yerel seçim başarısı CHP'yi "siyasal sarkacın iki ucu arasında" kilitlemiş durumda. Bu baş döndürücü kronolojiye, yolsuzluk soruşturması nedeniyle tutuklanan ve görevden el çektirilen Ekrem İmamoğlu'nun siyasi ihtirasla harmanlanmış hedefleri ve cari hukuki pozisyonu da eklendiğinde CHP organizması, "Beynin verdiği talimatları, bedenin yerine getiremediği" sosyopolitik çıkmazda. Ve bu tablo, CHP'yi kaçınılmaz iç hesaplaşmaya götürmekte! Ayrıca, CHP'li muhtelif belediyelerin de dahil olduğu adli takibat dalgalarından kıyıya vuran itirafçılar, etkin pişmanlık beyanları, tereddüde yer bırakmayan delillerin varlığı Genel Başkan Özgür Özel'in dahi direncini kırmak üzere. Eskilerin tabiri ile "kuyruğu dik tutmaya çalışan" Özgür Bey, aynı anda eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibine karşı partisini koruyup kollamak, İmamoğlu etrafında şekillendirilen mağduriyet algısını canlı tutmak, meydanları sürekli ısıtmak, eş anlı olarak İmamoğlu'nun şahsi beklentilerini karşılamak ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı da ilerisi için "B Planı'nda yedeklemek zorunda…
Yetmedi!
CHP tabanının yıllardır merkezi iktidardan uzak kalmaktan kaynaklanan stresi de başlı başına bir mesele. Öyle ki… Siyaseten kurtarılmış bölge haline getirilen il ve ilçe belediyeleri üzerinden kurgulanan rant düzenini görmezden gelmek veya müzahir iş insanlarınca kurulan çıkar ağının dayatmasını göğüslemek artık Ankara'daki genel merkezin bile takatini kesmiş durumda! Son hadiselerde görüldüğü gibi CHP'li belediye başkanları ve uzantılarının hukuki radara yakalanması da izahı zor olayları, içinden çıkılmaz derinliğe sürüklemekte!
İlâveten…
CHP ile yol yürüyen solun sempatizanlarından marjinal uçlara kadar uzanan yelpazedeki kitleler arasında da kırılma yaşanmakta. Bunun en tipik örneği ise İzmir'deki grevde dışa vuruyor.
Siyasi rekabette, dışsal tehdit tezini ustaca kullanan CHP kurmayları, bünyesel problemlerde bocalamakta. Yıllardır, "Çöp, Çamur, Çukur" siyaseti ile anılan ve bu noktadaki malûliyetini gideremeyen CHP, güçlü olduğu İzmir'de bile içten içe çözülmekte. İşçilerle yaşanan sorun, maddi olduğu kadar CHP'nin bitmek bilmez mahalli iktidar mücadelesinden de izler taşımakta.
Demem o ki…
CHP, merhum Deniz Baykal'ın tasfiye edildiği, Kemal Kılıçdaroğlu'na alan açılan 15 yıl öncesindeki günlere benzer kaotik görünüm arz ediyor.
Bir yandan 38. Olağan Kurultay'daki (Kasım 2023) olağanüstü ilişkilerin ve açık şikâyetlerin güncel adli takibatıyla başı ağrıyan Sn. Özel, genel merkezini ve şahsi pozisyonunu korumaya çabalarken…
Diğer yandan da Ekrem İmamoğlu üzerine kurulan siyasi senaryoyu ve iktidar umudunu bitkisel hayattan çıkarmaya uğraşıyor.
Kim ne iddia ederse etsin…
CHP'nin tutturacağı istikamet ile bu istikameti tayin edecek kadroların yeniden yapılanması elbette bir yerde Türkiye'nin gelecek çizgisiyle de kesişecek.
Tam da bu nedenle…
CHP, derdine derman ararken sürekli dışarıya bakmak yerine er ya da geç parti içine de bakacak ve "asli derdinin aslında siyasi dermanı olduğunu" da görecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.