NEBİ MİŞ

Kurgu siyaseti

2023 seçimlerine giderken, dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar karşıtı muhalif enerjiyi, kendi adaylığına mecbur bırakacak bir strateji ile yönetmeye çalıştı. Muhalefet enerjisini, kişi siyasetine, bir kişinin siyasi kariyerine indirgeyen bu taktik için kabaca şöyle bir yol izlendi:
Siyasetin dili sertleştirilerek hakaret ve düşmanlaştırma siyaseti ile "bu mücadeleyi ancak ben veririm" algısı oluşturuldu.
Sürekli olarak, "Ülkede kriz var" söylemi ile mevcut sorunları iktidarın çözemeyeceği iddia edildi. Olan büyütülerek farklı gösterildi. Alternatif çözüm siyaseti ile ilgilenilmedi.
İktidarın değiştirilebileceği "son seçim" propagandası yapıldı. Muhalefet siyaseti, rejim tartışmasına indirgendi.
Görünürde helalleşmeden bahsedilse de hesaplaşma siyaseti, düşmanlaştırıcı bir dil üzerinden "Devran dönecek siz göreceksiniz" tehdidi ile birlikte yürütüldü.
İktidar kaybediyor, "Yüzde 60 oranı ile kazanıyoruz" denilerek "kazanacak aday" tartışması baskılandı.
Altılı Masa'nın gündemi, bir kişinin siyasi kariyeri için -Kılıçdaroğlu- özel bir çaba ile zaman yönetimini de içerecek şekilde oluşturuldu.
En nihayetinde bütün kurgu, söylem, taktik Kılıçdaroğlu'nun adaylığı üzerineydi.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hikâyeyi hepimiz biliyoruz. 2023 seçimlerinde muhalefet seçimleri kaybetti. Sadece Kılıçdaroğlu değil, kazanacak aday olarak öne çıkarılanlar da aday olsaydı aynı sonuç çıkardı. Çünkü muhalefet alabileceği maksimum oyu zaten aldı.
Bugüne gelince...
2023 seçimlerine gidilen süreçte Kılıçdaroğlu için işletilen sürecin bir benzeri İmamoğlu ya da ekibi için yürütülmeye çalışılıyor. Kılıçdaroğlu'na itiraz edenlerin onun yönteminden çok şey öğrendikleri belli.
Daha seçimlere üç yıl varken ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş anketlerde muhalefetin adayı olarak öne çıkarken "kazanacak aday tartışması" erkenden engellenmeye çalışıldı.
Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu üzerinden yürüyen yolsuzluk ve rüşvet iddialı yargılamanın içeriğinin konuşulmaması için muhalif siyasal enerjinin odağı, iktidar karşıtlığı ile meşgul ediliyor.
Meşgul etme siyaseti, yine hakaret, düşmanlaştırma, baskılama ile "Devran dönecek hesaplaşacağız" söylemine indirgendi. AK Parti'nin oyu bilmem nerelere düştü denilerek, "Yüzde 60'la kazanacağız"ın farklı bir versiyonu devreye sokuluyor.
Yine Türkiye, Batı'ya şikâyet ediliyor. Yine Batı'dan yardım bekleniyor. Yine ekonomik sorunlar, olduğundan daha derin gösterilerek muhalefetin öfkesi yükseltiliyor.
Karşılaştırmayı uzatmak mümkün. Mesele anlaşıldı. Bu karşılaştırmayı dikkatlere sunmamın nedeni şu: Çeşitli nedenlerle iktidar karşıtı olan çevrelere, kendileri üzerinden kurgulanan siyasetin ne olduğunu göstermek...
Muhalif siyasal enerjiyi sokaklara çağıranların, milli yerli ürünlere boykot çağrısı yapanların, ülkenin sorunlarına çözüm üretmek, alternatif siyaset geliştirmek gibi bir dertleri yok. Olsaydı, bir önceki seçimlerden ders çıkararak, Türkiye'nin hayrına olacak bir siyasetle uğraşırlardı. Büyük ihtimal "Kimi koyarsak koyalım muhalefet zaten bize oy verecek" düşüncesinde oldukları için, muhalefet enerjisini yine bir kişinin siyasi kariyerine "rehin" veriyorlar. Olan yine muhalefete bel bağlayan seçmenlere oluyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.