Zaten anlamalıydık. Sinyaller geliyordu. Önce kimsenin tanımadığı beşinci sınıf bir yabancı ressamın solosuna ev sahipliği yaptı. Sonra meşhur ressam Ahmet Güneştekin'i ağırladı. Santralistanbul artık müze olmayacak. Müze olarak tarihe karışıyor. Ve bu da çağdaş sanat sahnemizin aslında hâlâ ne kadar güvenilmez; aslında hiç parlamadığı gibi, her an söndü sönecek bir balon olduğunu bir kez daha gösteriyor. Kocaman bir müze (evet mimari açıdan çok sorunlu bir müze) birdenbire açılıyor ve birdenbire kapanabiliyor. Kimsenin yani aslında müzenin temsil ettiği kamunun, bu kararda bir iradesi olamıyor.
Müzeleri şahıslar açıyor, şahıslar kapıyor. Geçtiğimiz günlerde, Santralistanbul müzesi iki katını mimarlık fakültesine devretti. Geri kalan katlarını çeşitli firmaların event mekanı olarak kiralayacak. Müzeye ait koleksiyon ise şu sıralar büyük pazarlıklarla satılmaya uğraşılıyor. Müzenin koleksiyonunda neler yok ki? Son derece avangard bir seçki... Nil Yalter'in 1973 tarihli Topak Ev'i, 1974 tarihli Başsız Kadın videosu, Mithat Şen, Kemal Önsoy, Canan Tolon'un çimenlerinin olduğu Baskı Altında'sı, Deniz Bilgin'in Minarenden at beni in aşağı tut beni isimli resmi, Selim Birsel'in Göbek Bağı... Hepsi işte bu koleksiyonda toplu bir şekilde satılık. Süper okazyon. Fırsattır, kaçırmayın derim!