Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Havalandık!

Geçen hafta biri kişisel, biri ulusal açıdan iki büyük sevinç yaşattı bana bir olay. Aynı sorunla karşılaşabilecek birçok vatandaşın işine yarayacağını düşünerek anlatayım.
Efendim, ilk kez baba olduğumda çok genç ve çok serseriydim; oğlumla yeterince ilgilenemedim. Hep suçluluk duydum o yüzden.
Yıllar sonra, yaşım ilerlemişken, ikinci oğlum doğunca eski ihmalimi tekrarlamamak için dikkat kesildim. Sağlıklı gelişmesini sağlama bağlamak üzere de bir çocuk doktorunun sürekli gözetiminde bulundurdum.
Adını vermeyeceğim; zarar görmesini istemem. Babacan bir adamdı. Bağdat Caddesi üstündeki muayenehanesine ilk gittiğimizde "Aman doktorcuğum," demiştim, "ne gerekiyorsa bir bir söyleyin, hepsine harfiyen uyalım."
Öyle yapıldı. Sağlıklı büyüdü oğlan. Atıcılık öğrenecek yaşa gelince bir gün eline tüfek verdim. Baktım, sol gözüyle nişan alıyor.
"Oğlum, sen solak değilsin, sağ gözünle baksana" uyarıma yanıtı başımdan aşağı kaynar sular indirdi:
"Baba, o gözüm görmüyor."
Hemen bir göz hekimine koştuk. Onun muayeneden sonra söyledikleri büsbütün kırdı kolumu kanadımı:
"Oğlunuzda göz tembelliği var. Bütün çocuklarda küçükken aranması gerekir. Tedavi edilir. Bu yaştan sonra yapılabilecek bir şey yok."

***

Kültür diye adlandırılan nimet acayip bir birikim. Onu edinirken zihninize en gereksiz bilgiler doluşuyor da, çok önemli bir gerçek ıskalanabiliyor. Bendeniz medulla oblongata adlı organcığın sözcük kökenini bilirim; ama göz tembelliği diye bir dert olduğundan habersizdim.
Görme denen olay gözde değil, beyinde gerçekleşiyor. Küçük çocuğun bir gözünde hafif bir görüş bozukluğu bile olsa beyin onu kullanmayıp yalnız öteki gözden yararlanmaya başlıyor. Arızalı gözle bağlantılı bölüm devre dışında kalarak "tembelleşiyor". Yani öğrenmiyor görmeyi.
Vaktinde fark edilirse özel çalıştırma yöntemleriyle aksaklık gideriliyor. O yapılmazsa tek gözlü büyüyor çocuk. Sağlam gözü de herhangi bir nedenle arızalanırsa adeta kör oluyor.

***

Durumu anladık anlayalı ailece bu üzüntüyü yaşıyorduk. Benim suçluluk duygum ve bir hekime öfkem doruğa çıkmıştı. Derken internetten haber aldık ki sorunun çözümü yolunda İsrailli araştırıcıların buldukları yeni bir yöntemin uygulanmasına birkaç gelişmiş ülkede başlanmış.
Okulların açılmasına boş verip, oğlumu kapıp o ülkelerden en yakınına uçmayı düşündüm hemen. Ama annesi tıklamayı sürdürünce başka bir internet müjdesi verdi: Neurovision programı bizde de birkaç yerde uygulanıyormuş!
Birini seçip gittik cuma sabahı. Op. Dr. Sinan Göker'in dünya standartları üstündeki başarısını duymuştuk. Kurduğu İstanbul Cerrahi Hastanesi'ndeki uzman Op. Dr. Funda Şerefhan'ı bulduk.
(İlgilenenlerin işine yarar diye onların adlarını veriyorum. Kimsenin aklına reklam konusu gelmemesi için şunu da belirteyim: tedavi bedeli bakımından kayırılmamayı rica ettim hastane muhasebesinden.)
Doktor hanım oğlumun durumunu uzun uzun inceledikten sonra sağ gözünün yüzde 70 kadar görüş gücüne kavuşacağını bildirdi. Dünyalar benim oldu. (Söz konusu programın ayrıntıları için bakınız: www.norovizyon.com.tr)

***

Hikâyenin ulusal sevinç sağladığını söylediğim yanına gelince...
Sağlık kuruluşlarımıza yabancı hasta başvurularının arttığını duymuştum ama haberlerde hayli abartı payı olduğunu düşünüyordum. Cuma günü tabloyu gözümle gördüm. Hastanenin bekleme bölümü birçok Avrupa ülkesinden gelmiş insanlarla doluydu. Yalnız göz konusunda değil, tıbbın her koluna ilişkin şikâyetlerle gelmişler. Yüzleri gülüyordu.
Konuştum, sordum. Türkiye'yi tercihlerinin ve hoşnutluklarının tek nedeni ucuzluk muydu? "Hayır, hayır!" dediler, sorunun yersizliğine şaşmışçasına. Kalite de önemliymiş. Birçok bakımdan ülkemizde daha iyi sonuç alınacağını duymuşlar. Doğru çıkmış haber.
Bir kere daha havalara uçtum. Top koşturmaya benzemeyen, gelişmişliğin "takeoff" adlı "tekerleklerin yerden kesilmesi" aşamasına ulaşmayı gerektiren bir alan söz konusu. Ulusal çapta da dünyalar bizim olmakta. Mecaz anlamıyla değil, gerçekten.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA