Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Gün sayarken

Duygu ve düşünce karışımları iki yanı keskin kılıç gibidir.
Marx'ın kafasındaki sömürüsüz özgürlük cenneti Stalin'in pençesinde zorbalık cehennemine dönüştü. Kadın-erkek ilişkisindeki tutkular en güzel aşk destanlarını da yaratıyor, en hunharca cinayetleri de.
Din farklı değildir.
Olumlu etkisiyle insanı alçak gönüllü, hoşgörülü, yardımsever yapar, Yunus'laştırır, hemcinslerine sevecenlikle gülümsemesini sağlar.
Ama inancını çarpıtıp fanatikleşen insanın gaddarlaşması, ötekileştirdiği dindaşını sapkın sayması, onunla amansızca çatışması da olasıdır.
Laiklik toplumlara akılcı aydınlık getirmeden önce dinin o yanının öne geçirildiği çok görüldü. Batı'da alabildiğine güçlenerek yozlaşan kilise her çeşit gelişmenin önünü kesti, cennette arsa sattı, düşmanlarını meydanlarda diri diri yaktı.
İslam'da Vatikan tipi kurumsallaşma olmadığı için öyle şeyler yaşanmadı ama siyasal entrikalarda din kullanılmadı değil. Rakip telkiniyle şeyhülislam fetvası alınarak boğdurulmuş Osmanlı sadrazamlarının sayısı haylidir. Yakın geçmişte mezhep farkının tetiklediği İran-Irak savaşında Müslümanlar yıllarca Müslüman kanı döktüler.
Bugün Suriye'deki canavarlıklar tüylerimizi ürpertiyor.
Ülkemizde on bir yıldır iktidarda bulunan ve İslamcı bilinen partinin laiklik ilkesini savunmakta olması büyük nimettir.
Ancak, yöneticileri inançlı kişilerdir ve dindar geçinen herkese her durumda desteklenmesi gerekli "kardeş" gözüyle bakmaları doğaldır.
Yazık ki doğal olduğu kadar bazı durumlarda tehlikeli bir iyimserlik abartısıdır yöneticilerde.
O gerçek 17 gün önce patlatılan fırtınayla açığa çıkıverdi.
Her işte bir hayır vardır dediğimiz de bu işte.
Sonuçları bakımından çok yararlı bir şok yaşanmış oldu. Bugün eskisinden daha sağlıklı bir ortamdayız. Herkes her şeyi daha net görebilecek.
Umarım anlaşılmakta ki insanları dindar olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılmış bellemek akılcı bir sınıflandırma değildir. İyi niyetli maskesizler ile kötü niyetli maskeliler ayırımı çok daha gerçekçi bir tasnif.
Kendilerine muhafazakâr diyenlerimiz dindar görmedikleri ama akıl yollarında buluşulabilecek kişilere el uzatmalılar gönül rahatlığıyla.
Kendilerine ilerici diyenlerimiz dindar gördüklerinin koluna güzelce girebilmeli doğru çözümler uğruna.
Bu uyumun hemen pekiştirilmesi yeni çelmeler, tuzaklar, pusular içerdiğini düşünmemiz gereken şu önümüzdeki 87 günü kazasız belasız atlatabilmemiz için çok önemli.
(Gün sayarken yanlış yapmayın: cüce Şubat 28 gün!)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA