Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Araplar'ın gözüyle (1)

Biliyorum; yazının başlığı, Lübnanlı yazar Amin Maalouf'un "Araplar'ın Gözüyle Haçlı Seferleri" adlı kitabını çağrıştırıyor. Ancak...
Her ne kadar Fransa'nın Türkiye'ye yönelik son hamleleri Haçlı Seferleri'nin modern versiyonu olarak yorumlansa da, hatta bu çelmeler Haçlı Seferleri sendromuna bağlansa da, konum Amin Maalouf'un kitabı değil.
Fransız Meclisi'nden geçen "İnkâr Yasası"na misilleme olarak Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği Fransa'nın kolonyal dönemde Cezayir'deki soykırım(lar)ını ele alacağım. Daha doğrusu, Erdoğan'ın çıkışının Cezayir kamuoyundaki yansımalarını.
Kısacası, Cezayirliler'in çoğu Arap kökenli olduğuna göre, "Araplar'ın gözüyle Cezayir soykırımını" anlatacağım.
Cezayir basınını günlerdir daha dikkatli izliyorum. Soykırımla ilgili haberler fena değil. Yorumlar ise sayfalar dolusu.
Hem de Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika başta olmak üzere Cezayirli yetkililerin derin suskunluğuna rağmen. Buteflika ve ekibi, "Arap baharı" rüzgârlarının kendilerini de önüne katması korkusuyla içe kapandıkları için, "Bu ortamda bir de Fransa'yla başımızı belaya sokmayalım" düşüncesinde. O nedenle "Soykırım" dosyasını açmaya zerrece niyeti yok.
Bu tercihte elbette Fransa'dan gelen "Uyarılar"ın (Yoksa "Tehditler" demek mi daha doğru olur?) ciddi bir etkisi var. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe daha birkaç ay önce Cezayir'e yaptığı gezide, "Fransızlar, soykırım iddialarıyla yüzleşmeye hazır değil" diye kestirip atmıştı.

***

Buteflika yönetimini suskunluğuyla baş başa bırakıp, Cezayir medyasındaki yorumlara döneyim. Ve sözü önce tarihçi ve de "8 Mayıs 1945 derneği" başkanı Muhammed El-Korso'ya bırakayım. (Not: Fransa, 8 Mayıs 1945'te Cezayir'in doğusundaki Setif, Gelma ve Herrata'da korkunç katliamlar yapmıştı. Dernek o katliamın kurbanlarının haklarını ve anılarını canlı tutmak amacıyla kuruldu.) Bakın, "El-Watan" gazetesinde yayınlanan demecinde neler diyor Muhammed El-Korso:
"Fransa'nın koloni döneminde Cezayir'de işlediği cinayetler pekala soykırım diye nitelenebilir. Sömürgeci gücün bir albayı, 'Kafaları kesiyorum' dediğinde, herhalde enginarın başını koparmaktan söz etmiyor. Albay Montagnac'ın '15 yaşın üstündeki tüm erkekleri öldürün' emri soykırım değilse nedir? Cavaignac'lar, Bugeaud'lar, Pelissier'ler (Not: Cezayir'deki Fransız komutanları) herhalde ülkemize tatillerini geçirmeye gelmediler. Hepsi de tüm bir ulusu ortadan kaldırmak amacıyla topraklarımıza ayak bastılar..."
***

Durun, daha bitmedi; Cezayirli tarihçi tüyler ürpertici örnekler de sıralıyor:
"Fransız sömürge ordusu gaz ile imhayı Nazi Almanyası'ndan yüz yıl önce uyguladı. Albay Cavaignac 1844 Haziran'ında Dahra'da Sbehas aşiretlerinin mensuplarını ya zehirli gazla topluca öldürttü ya da diri diri mezara gömdürttü. Albay Pelissier 19 Haziran 1854'te Uled Riah bölgesi halkını aynı yöntemlerle katlettirdi. 1945 Mayıs'ında Guelma'da insanlar fırınlarda yakıldı, 1957'de Tlemceh, Sidi Bel Abbes ve Zeralda halkları dev şarap fıçılarında boğduruldu, 1959'da Dahra halkı zehirli gazla topluca öldürüldü... Bunlar sadece birkaç örnek."
Cezayirliler'in gözüyle Cezayir soykırımı bir yazıda bitmez; elbette devamı gelecek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA