Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Pasaport

Asla yalnız değilsiniz. Tek başınıza, kaderinize terk edilmiş değilsiniz. Sizin arkanızda Türkiye Cumhuriyeti var. Kimliğinizi, pasaportunuzu gururla göstermenizi, göğsünüzü gere gere "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım" demenizi istiyorum...
Başbakan Erdoğan, 2011 Nisan'ında Strasbourg'da Türk vatandaşlarına böyle seslendi. Sadece Strasbourg'da değil, ondan önce ve ondan sonra her fırsatta da. Elindeki Türkiye Cumhuriyeti Pasaportu'nu onurla göstererek...

***

Bugüne kadar çok yere gittim. Nedense Dubai nasip olmadı. Bir-iki Uzakdoğu gezisinde ikmal için verilen molalar hariç.
Ali Ağaoğlu, Maslak projesini tanıtıp pazarlayacağı Dubai'deki konut fuarına ısrarla davet edince, "Haydi o eksiği de kapatayım" diye kabul ettim.
THY uçağıyla biraz gecikmeli olarak gecenin bir vaktinde Dubai'ye indik. Uzun pasaport kuyruklarından birine katıldım. Sabırla sıramın gelmesini bekledim. Son olarak önümdeki dört batılı yabancı pasaportlarına mühür vurdurup geçti.
Sıra bana geldi. Pasaportu uzattım. Görevli inceledi. Vizeyi kontrol etti. Sonra bir kamerayı gösterdi: "Retina taramasından geçeceksiniz..."
"Neden" diye sordum. "Mevzuatımız böyle" dedi.
"Ben potansiyel terörist miyim" diye sordum. Omuz silkti.
***

Dubai'de Amerikalılar retina taramasından geçmiyordu. Çünkü vize muafiyetinin kapsamına o da alınmıştı.
Dubai'de Avrupalılar retina taramasından geçmiyordu. Çünkü vize muafiyetinin kapsamına o da alınmıştı.
Dubai'de başta Suudiler olmak üzere Araplar retina taramasından geçmiyordu. Çünkü bırakın vize muafiyetini, pasaport bile sorulmuyordu.
İkiz Kuleler'i vuran ülkelerin vatandaşları ellerini kollarını sallayarak giriyor, terör mağduru ülkenin vatandaşı şüpheli konumuna getiriliyor.
Üstelik başta Dubaililer olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri'nin vatandaşları sadece pasaportlarına vurulan bir damgayla ülkeme girebiliyorlar. Yani mütekabiliyet ilkesi yok.

***
"Verin pasaportumu" dedim, "Dubai'ye girmekten vazgeçtim."
Sonra görevliler aracılığıyla THY'nin ilk Dubai-İstanbul seferine bilet aldırdım. Gece 02.45'te uçup, sabah 06.30 sıralarında İstanbul'a indim.
Özellikle iki kişi bütün bu gelişmeleri baştan sona yanımda izledi: Bersay'ın heyetteki görevlisi ile heyetin Dubai'deki programının sorumlusu olan seyahat acentesinin görevlisi.
***

Ben güçlü bir devletin onurlu pasaportunu taşıyorum. Örseletmem.
Ben güçlü Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıyım. Ezdirtmem.
Buradan Dışişleri Bakanlığı'na çağrı yapıyorum: "Büyük millet, büyük güç"ün gereğini yapın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Dubai'de onur kırıcı muameleden kurtarın. Ya da mütekabiliyet ilkesini işletin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA