Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Yetişiiiiiiiin!..

Anlı şanlı ekonomistlerimiz sağ olsun, ekonominin ABD'yle veya "dış güçlerle" alakası olmadığına "yurdum insanını" ikna ettiler.
Haliyle, ekonomimize operasyon çekilemeyeceğini ulusça öğrenmiş olduk, rahatladık.
Trump da öğrenecek!
Öyle "ekonominizi mahveder / perişan ederiz" kolpasının bize sökmeyeceğini görecek, boşa kostaklandığına ikna olacaktır.
Doların ikna olması biraz zaman alacaktır.
Fakat bizim için fark etmez.
Dolar ikna olmuyor diye ABD'nin himayesindeki terör koridoruna "eyvallah" çekecek değiliz.
Türkiye'nin Kürtlerin de anavatanı olduğunu, Kürtlere karşı değil Kürtlerle birlikte teröre karşı savaştığımızı Trump bilmiyor mu?
Hiç bilmez olur mu?
Mesele, bilgiyle değil algıyla alakalı.
Suriye'den çekilme kararına itiraz edenlere karşı algı faaliyeti yapıyor işte.
Enformasyon çağındayız ama önce gerçekler vuruluyor.
Hülasa, algı faaliyeti her yerde.
Mesela, Başkan Erdoğan ve AK Parti'nin "yaşam tarzına" müdahale ediyor algısı gündüz gözüyle yerleştirilmeye çalışılmıyor mu?

***
Yılmaz Özdil arkadaşımız, Erdoğan bira içmiş olsaydı, bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu, demişti.
Erdoğan da bunu faşizan bulduğunu söyledi.
Geçen gün baktım, Özdil cevap veriyor: "Sümerler faşistti demek ki. / Birayı onlar icat etti."
Şaka yapmıyorum. Argümanı bu! Sanki bira tartışması yapılıyormuş gibi.
Demek konu vejetaryenlik olsaydı, "ilk insanlar çiğ çiğ et yiyordu" diyecekti.
Bir de şu argümanı var: "Hitler ağzına bira sürmezdi, demokrat mıydı?" (Bunun bir de liberallerimize mahsus, "Hitler de sandıkla geldi" versiyonu vardı.)
Konuyla alakası mı?
Nasıl olsun?! Hitler'in bile aklına, "Yahudiler domuz eti yeseydi, Almanya dahi iyi olurdu" sözü gelmedi.
Sonra da gazetesine isyan ediyor, neden beni savunmuyorsunuz diye.
Nesini savunacaklar bilemiyorum...
Fakat gazetesinin yazarlarından Soner Yalçın şöyle tevil etti: "Yılmaz Özdil espri yapmış, insanları gülümsetmiş (...) Her konudan gerginlik çıkartmaya ne gerek var?.." Burda tek sorun, Yılmaz Özdil espri yaptığının farkında değil. O kadar ki ancak "esprisini" savunurken gülebiliyoruz.
Soner Yalçın "her konudan gerginlik çıkartmaktan" şekvacı ama kendisi olmayan konudan "gerginlik" çıkartabiliyor.
Ortada "müzik haram mıdır" diye bir tartışma var mı muhterem?
"Biz 21. yüzyılda... Mozart - Beethoven dinlemeyi tartışıyoruz! / 'Müzik haramdır' sözünü tartışıyoruz" ne demek oluyor?
Konu müzik değil. Konu, "Mozart - Beethoven dinlesin, belki iyi gelir" şeklinde bu ülkenin Cumhurbaşkanını tahkir etmekten ibarettir. Yani, bir rahatsızlığı ihsas edercesine "iyi gelir" vurgusudur.
Bu "muhteşem görgüsüzlüğe" söyleyecek sözünüz yok mu?
***
Soner Yalçın böyle algı yürütürse, Cumhuriyet'in aklı evvel Balbay'ı "Mozart'tan faşizm anlayan bir bakış" der tabi. "Atatürk ilahımdır" diyen o frankofil de çok sesli müzik dinlenmediği için "tek adama" maruz kaldığımızı dillendirir. Demek, Ruhi Su rahmetli, ömür boyu "tek adama" çalışmış!
Enver Aysever arkadaşımız da "Mozart'ın sanık sandalyesinde olduğu günlerden geçiyoruz" diyebiliyor.
Ortam kaptırıp gitmeye müsait nasılsa.
"Yetişiiiin!...Mozart'ı kesiyorlar!..." demelerine ramak kaldı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA