Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gündemde olanlar üzerine..

Geçen hafta hem de dünya gündeminde tepeye oturan iki olay vardı. Yani nerdeyse benden başka herkes yazdı. Birini bilerek, ötekini bekleyerek, Hıncal'ın Yeri'ne sokmadım.

***

Wikileaks'le ilgili tek satır yazmadım. Yazmam da.. Tıpkı Ergenekon gibi.. Hiçbiri kanıtlanmamış iddialar umurumda değil. Halkın da umurunda değil zaten, aralarında yaşadığım için görüyorum.
İki ihtimal var..
Ya belgeler yalandır.
Bu da, dijital çağımızda yalan belge hazırlamak ve sızdırmanın ne kadar kolay olduğunu ortaya çıkarır..
O zaman yandı Ergenekon..
Ya da doğrudur..
O zaman kimlerin yanacağını göreceğiz zaten..
Yalnız bizim editörler biraz özenli olsunlar..
Ucu bize dokunan belgeler için "Yalan" manşetleri atıyorlar.. Türk düşmanı Sarkozy için olanlar mesela "Gerçek" diye tam sayfa sunuluyor..
"Niye yalan?.. Niye doğru" demez mi, okur?.
Bir de, çok haksız ithamlara uğrayan bu yüzden müthiş öfkelenen Başbakana bir sorum, bir de tavsiyem var.
Hele yüzde yüz haklı olduğunu herkesin bildiği konularda, kontrolü kaybedercesine öfkelenmesine gerek yok. Filmlere bile düşen Öfke Kontrolü /Anger Management'ten yararlanması gerektiğini bir danışmanı ona söylemeye cesaret etmeli.
"Yazan, yayan, kanıtlamayan, şerefsiz, alçaktır" diye gürledi, canlı yayınlarda. "Bana zamanında iftira edenlerden biri şimdi Ergenekon'dan Silivri'de" dedi.
Adının Ergenekon olduğu iddia edilen davadan Silivri'de yüzlerce insan yatıyor. Hele biri, Mustafa Balbay, tam 2 yıldır içerde.. Kanıtlanan tek suçu var mı?. Suçu kanıtlanan tek Ergenekoncu var mı, bugüne dek?
Ama Sayın Başbakan, son sözünüzle siz dahil, medyanın nerdeyse yüzde 90'ı, onları mahkûm ettik bile..
***

Barcelona, Real Madrid'i 5-0 yendi ve ben maç biter bitmez yayını kesen televizyonu tekmeledim. El Clasico adlı Dünya Derbisi, tarihte kaç defa 5-0 biter ki.. Ben o düdüğün ardından başta Mourinho, Reallilerin hezimeti nasıl hazmettiklerini, Guardiola ve çocuklarının da zaferi nasıl yaşadıklarını görmek isterdim. O duygusal anlar, maçın kendisinden güzeldir, unutulmazdır. Ama NTVSpor yayını hemen kesti. Ertesi sabah kıyameti koparmak için müdürüm Fuat Akdağ'ı aradım. Ateşim içimde kaldı. Maçı yayından alan, İspanyol televizyonuymuş, meğer..
Yuh, onlara!..
Yazın başında, ayni forma altında müthiş dostlardı, yedi Barcelonalı ve üç Realli futbolcu, Dünya Kupası'nı kaldırırken. Pazartesi akşamı, nerdeyse tekme sille birbirlerine girecek kadar düşman oldular.. Rob Hughes'un da dediği gibi "Büyük Takım" yapmanın iki yolu var. Barca gibi kurmak.. Real gibi almak.. O gece kuranların gecesiydi.
2000 yılını hatırlıyorum. Galatasaray'ın kurduğu takım, Almanya, İtalya, İngiltere, İspanya gibi Avrupa'nın en büyük liglerinin takımlarını ikişer ikişer geçerek en büyük kupaya ulaşırken, eledikleri, benim köşemde hep "Karma" adıyla geçti. Galatasaray ise "Takım"dı. Takım karmaları yendi hep.
1990'larda Cruyff'un başında olduğu Rüya Takım Barca da bir "Karma" takımdı aslında. Bugünün hocası Guardiola, o takımın nerdeyse tek yerli futbolcusuydu. Ötekiler, Hagi, Stoichkov, Laudrup, Romario, Koeman hep Cruyff'un topladığı yıldızlardı.. Arka arkaya dört yıl İspanya Şampiyonu olup efsane yarattılar. Cruyff, toplamalardan takım yapmayı başarmış, ama geleceğin de temellerini atmıştı. Barca'ya bir altyapı hazırladı. Bir Barca okulu kurdu. Pazartesi gecesi sahaya çıkan 11'den dokuzu, bu okuldan mezundu.
Ayni okulu Fatih Terim Florya'da kurmuş, bana da gezdirmişti. Muhteşemdi. Ama arkasından gelenler okulu unuttular. Galatasaray altyapısından gelen harika çocukları kulüpten sahipsiz gönderdiler. Hepsi yok oldu.
Neyse.. Konumuza dönelim. Pazar günü Barcelona'nın başkenti olduğu Katalonya eyaletinde seçimler yapıldı. Madrid'den daha fazla özerlik isteyen Catalan Ulusçu Partisi çoğunluğu elde ederken, siyasete yeni giren bir liderin "Solidaritat Catalana per la İndipendencia / Katalonya'nın Bağımsızlığı için Birlik" adlı en radikal partisi 4 sandalye elde etti. Bu parti, özerklik değil, ayrılık, Bağımsız Katalonya devleti istiyordu. Siyasete yeni giren ve girer girmez de 4 sandalye kazanan bu radikal "Ayrılıkçı" lider, Joan Laporta'ydı. Dünya onu Barcelona Futbol Takımının Başkanı olarak tanıyordu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA