Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Anılar için yaşamak gerek..

Önce Ankara'dan, Dr.Tolga Ünsal'ın satırlarını okuyalım.. "
Geçen gün 'Konser mi güzeldi, anılar mı?' başlıklı yazınızı, bir solukta okudum... O an farkettim ki;
1. Doğan Canku'yu hem de 70'li yıllarda canlı dinlemeye ömrümün 6 ayını verirdim...
2. Joan Baez'e 3 ayımı...
3. Olimpiyatları canlı seyretmeye, her biri için ayrı ayrı 8-10 ayımı...
4. Her Dünya Kupasına 6 ayımı...
5. 70'li yılların Amerika'sını görmeye 10 ayımı...
6. Atatürk'ü hisseden ve henüz unutmamış 40'lı yıllarda yaşamaya ise ömrümün yarısını verirdim...
Bu hayallerimin hepsini fazlasıyla yapmış olan siz aslında daha şimdiden 150 senelik bir ömürde yapılabilecekler kadar yaşamışsınız...
Bu işte haksızlık mı var sizce? Yoksa 42 yaşında da olsa bunu fark etmem bile iyi mi acaba? Belki de hâlâ yapabileceklerim için geç kalmamışımdır."
Tolga'yı okurken duygulanmamak mümkün mü?.
"150 senelik bir ömürde yapılabilecek kadar yaşamışsınız" derken ne kadar haklı.. Aslında eksik.. 300 senelik yaşadım hatta.. Yazdım da.. "Dönüp geriye baktığımda, içimde ukde kalacak bir şey nerdeyse bırakmamışım.. Artık ölsem gam yemem" dedim, bir kaç ay önce..
Peki nasıl yaptım?..
Gazeteci olmamın büyük rolü vardı tabii. Ama bu ülkede benim imkânlarıma, hatta fazlasına sahip yüzlerce gazeteci var.. Bakın bakalım yaşamlarına neler var?.
Yıllarca Galatasaray'la gezdik mesela.. Onlarla gazeteci vardı ekipte.. Kaçı Bilbao'da o mimari baş yapıtı, bir sıradan, hatta geri kalmış kasabayı, Avrupa'nın gözdelerinden biri haline getiren müzeyi merak etti?.
Prag'da en ünlü şeyin, sokakta üzerinize saldıran kadınlar değil, bir dünya şaheseri Kara Tiyatro olduğunu kaçı biliyordu?.
Londra'da ceplerindeki bütün parayı, Türkiye'de kıtlık varmış gibi Oxford Caddesi'nde harcayanların bir tekinin aklından, cebindeki 250 İngiliz lirasının 175'ini, karaborsadan bilet alarak Phantom at the Opera'yı seyretmek geçti mi?.
Madrid'e gidenlere sorun bakalım.. Oradaki iki günlerinden birini Kraliçe Sophia Müzesi'ndeki Penceredeki Kız (Dali) ve Guernica (Picasso) önünde saatlerce kalmaya ayırdılar mı?.
Bakın eleştirmek için söylemiyorum.. Onların yaşam tercihleri akşama kadar alış veriş, sabaha kadar çılgınca eğlenmek olabilir..
Ama aradan 40 yıl geçmiş.. Hatırlarlar mı?..
Diyelim hatırladılar.. "Yahu Oxford Caddesi'nde bir gün, bir sarı kazak almıştım" diye anı mı olur?.
Yaşamı güzelleştiren şey anılardır.. Anı sahibi olmanın yolu da yaşamak..
Yaşam şeklini tercihler belirler.. Beni 300 yıl, hatta fazlasını yaşamış hale getiren, imkânlarım değil, tercihlerim oldu.. Beni onlarca kez katlayanların ot gibi yaşadıklarına şahit olarak..
Kaldı ki..
Yaşamın güzellikleri sadece imkânla ortaya çıkmaz.. Onu sizin yapınız, kafanız ortaya çıkarır..
1943 kışını Van'da, o korkunç depremden sonra çadırda geçirdik, herkes gibi.. Hayatımın güzel anıları, o kışla başlar.. 4 yaşındaydım, daha evvelini hatırlamıyorum çünkü..
O deprem herkesin evlerini terk etmesine sebep olmuştu. Çadır kentte büyükler, biz çocukları büyük bir çadırda toplamışlardı.. Sabahtan akşama bir arada bir yığın çocuk.. Durmadan icat edilen yeni oyunlar.. Faciayı en azından çocuklar için neşeye çevirmeyi başarmıştı, büyüklerimiz.. O günleri hiç unutmadım.
Hayatınızda hiç "Turfanda hıyar çıktı. Şimdi beyaz peynirle yiyeceğiz" diye bayram yaptınız mı?.. Ya da "Bakkaldan bir kilo şeker almayı başardığınız için, anneniz evde reçel yapıyor" diye..
Karnımın tok olduğu bir tek şey var.. Sefalet edebiyatı.. Ben onun en derinini yaşadım, çocukluğumda.. Meslek hayatımın ilk seneleri, doğru dürüst maaş alamadan, basın kartı ile bedava bindiğim otobüsten başka vasıta kullanamadan, sabaha karşı eve dönerken otobüs de olmadığından yürüyerek geçti.. Hem de Ankara'nın sıfır altı 15 derece kışında.. Kurthan Hocamla o yürüyüş sohbetlerimiz unutulmaz..
Öğlenleri ceplerimizi karıştırıp denkleştirdiğimiz bozuk paralarla üzüm peynir ekmekten oluşan sofranın etrafında toplanışımız hâlâ en güzel anılarım arasındadır..
Yani..
Hayat sizindir aslında.. Onu güzel yapmak da sizin elinizde, kâbusa çevirmek de.. Koşullar ve imkânlarla o kadar alakası yok!..
Hayat, siz güzelleştirirseniz güzeldir. Siz yaşarsanız yaşanmaya değer!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA