Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Tatyos açılımı

Havada açılımlar uçuşuyor ya... Onlar sırf "laf" gibi görüldükçe havada kalıyor. Ama katı gerçek biçiminde yere inip kafaya dank edince sarsıyor insanı. Türkiye'nin en acar ve en ömür muhabiri Savaş Ay kardeşim, Türk müziğine harika katkılar sağladıktan, örneğin Atatürk'ün çok sevdiği "Mani oluyor halimi takrire hicabım" şarkısını besteledikten sonra unutulup giden Tatyos Efendi'yi gündeme getirdi. Ermeni açılımı falan değil bu. Kendi geçmişimize ve kültürümüze vefasızlık ayıbımızın ustaca gözümüze sokulması. Hani "Kavgayı kim çıkardı?" diye tartışa tartışa bir dostunuzdan kopmuşsunuzdur da, ortak insanlık yanınızı hatırlatan bir incelik belirtisine rastlarsınız günün birinde... Vaktiyle size gönderdiği bir mektup, bir fotoğraf, bir küçük armağan olabilir bu. Yüreğiniz sızlar. Savaş'ın siteminin kafamda canlandırdığı anılar beni hem utandırdı, hem güldürdü.

ROBERT KOLEJİ YILLARI
Robert Kolej'deki sınıflarda Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt, Laz arkadaşlar çoktu. Kimse kimsenin "ne" olduğunun farkında değildi; daha çok Deve, Hindi, Ayı gibi zoolojik unvanlar yaygındı. Vahram Dikran Çerçiyan el yazısı öğretmenimizdi; saatlerce değişik kalemlerle çeşitli kavisler çizdirerek canımıza okurdu ama, el yazım çoğu kişininki gibi reçete şifresine benzemediyse onun sayesindedir. Sevimsiz bir öğretmen yüzünden matematikten soğumuştum; çuvallıyordum sınavlarda. Meğer matematik Çerçiyan'ın özel merakıymış. Bir ay kendi dersinden sonra o konuda da çalıştırdı beni. Ondan sonra notlarım düzeldi. Dersleri asmak isteyenler yatırılmak için uydurma sağlık sorunlarıyla okulun küçük hastanesine başvurur, ateşleri yoksa aspirin yutturulup geri çevrilirlerdi. Kirkor adlı yaşlı bir hademesi vardı oranın. Edepsizliklerle onu kızdırmak oğlanların eğlencesi olmuştu. (Edepsizliğin derecesini merak ederseniz, affınıza sığınarak örnek: "Kirkooor! Ben olmasam sana kim k..?") Zavallıcık kızar, sesleneni kovalar, yakalayamaz, sonunda gülerdi. O hınzırlığa katılmadığım için severdi beni. "Ateşine baktım, 38!" diye Amerikalı hemşireye yalan söyler, bir iki gün misafir ederek derslerden kurtarırdı. Ermeni açılımına nasıl katılmam?

SEN VE SİZ MESELESİ
Savaş Ay bir ayrıntıya takılmış. Ülkemizde ilk konservatuvarı kuran, nefis besteler yapan, kanun ve keman virtüözü Tatyos Efendi'nin ölümünden sonra kayıtlara "çalgıcı" diye geçirilmiş olmasına üzülüyor. Bizde sosyal rütbe belirten ya da egoya dokunan sözcükler önemlidir. Kime siz, kime sen deneceği çok ince çizgilerle belirlenmiştir. (Ama bir yabancıya açıklamakta zorluk çekeceğiniz alışkanlıklarımız da vardır. Alttakine sen, üsttekine siz denir de, büyüklük bir noktayı aşınca "sen" uygun olur yeniden. Anıtkabir defterine "Atam rahat uyu" yazılır. Allah'a dua ederken "Yarabbi, bana sabır veriniz" demek tuhaf kaçar.) "Paşa" türünden lakapların kaldırılmasına çalışıldı. Padişahlık kalktı da o başarılamadı. Telefonda torunum yaşındaki sekretere hanımefendi dediğim oluyor hala. Kadınlara hitapta bir de yaş sorunu var. Esnafın saygı diye abla ya da teyze lafı etmesinden bela çıkabiliyor. Uğraşların adlandırılmasında egolar kendimi bildim bileli kollanmakta. Mühendislerimiz hep "yüksek" tir. Sonra öyle şeylere Frenk havası eklendi. Bugün "veteriner" dostlara baytar derseniz başınız derde girer. "Kuaför" olmayan berber kaldı mı Türkiye'mizde? Gerçekte önemli olan ise sözcük değil, uğraşın topluma katkısıdır. Savaş Ay kendini üzmesin. Tatyos Efendi'ye birileri çalgıcı demiş olsa da, onun yaşayan müziği dinleyenleri mutlu edip önyargı duvarlarını aşıyor. Asıl açılım budur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA