Bir şair ve yazar dostum var. "Kültürel toplantılar" için başkentimize gittikçe aynı otelde kalır, sabah kahvaltısında sohbet ederiz. Önceki gün ben yine gazeteleri karıştırırken gelip karşıma oturdu, haber başlıklarına gözü iliştikçe ateş püskürmeye başladı. Açılımlar felaketmiş, onlara karşı çıkanlar daha büyük felaket. Bütün partilere kızgındı. Hepsinin kendi dar çıkarlarından ötesini göremeyen miyop kurumlar olduğunu söylüyordu. Gazetelere de kızgındı. Hepsi kendi dümeninin peşindeymiş kanısınca; toplumun hayrını zerrece gözeteni yokmuş. Aydın gazetesi geçinen biri en beteriymiş. Öteki uçtaki Batı görünüşlü ceride (gazete) malum camianın sözcüsü, camianın kendi de CIA'in paralelindeymiş. Aynı tezgâhın bir başka parçası ise sırf orduyu yıpratmak için kurulan tetikçi gazeteymiş. Ordu dersen, kendi derdine düşmüş, havlu atmış. Gizli gerçekleri açıklama iddiasındaki bir derginin kapatılması konusunda ne düşündüğünü sordum. Amaçları belirsiz bir topluluğun borazanıymış o dergi; kapatılması herhalde göz boyamaymış. "Karanlık bir kişi" olan liderlerinin içeride tutulması da ayrı bir numaraymış. Ekonomi kötüye gidiyormuş. Bankaların dalavereleri yüzünden. Grip aşısı hikâyesi ticaret katakullisi imiş kesinlikle. Öylece, neye değinsek altından karanlıklar çıktı. Sonunda içim karardı, çayım boğazımda düğümlendi. "Peki birader," dedim, "neye inanılacak? Kime güvenilecek?" "Kimseye!" diye kestirip attı. "E ne yapılacak?" "Hiçbir şey. Akıllı insan böyle zamanda arazi olur." "Arazi...?" "Ortalarda görünmeyeceksin. Sesin soluğun çıkmayacak. Konuşursan taraf tutmuş duruma düşersin; öteki taraf ümüğünü sıkar. Bırakacaksın, dalaşanlar birbirini yiyip bitirsin. Hırgür kesilince ortaya çıkıp bir şeyler söylersin." "Ne söylerim?" "'Böyle olacağını biliyordum, dediydim' dersin." "Sen şimdi her yerde karanlık hesap görüyorsun. Bu aydınlık bir yol mu?" "Aydınlık yol insanı düze çıkarandır." Evet, sevgili okurlar, bu da bir yol işte. Arazi olabilenlere duyurulur.