Giriş Tarihi: 22.02.2010

Kriz Yorgunu ABD'de Gıda Yardımı Furyası

Gıda yardımını artık siyasetçiler de destekliyor.

Bir zamanlar eleştirilen gıda kuponu programı, çalkantılı ekonomi ortamında geniş destek buluyor. 1990'lardaki büyük kesintilerin ardından ABD Kongresi, fakir işçilere yardım amacıyla programın imajını güçlendirdi, yardım kriterlerini gevşetip bürokrasiyi azalttı. Artan işsizlik oranı ve bu değişiklikler sayesinde, programa rekor düzeyde katılım gerçekleşti ve şu anda her 8 Amerikalıdan 1'i gıda yardımı alıyor. Yardım programının güçlü bir destekçisi olan Indiana'dan Cumhuriyetçi Senatör Richard G. Lugar, "Çok büyük bir kayma görüyorum. İnsanlar artık güçlü bir gıda kuponu programı olması gerektiğini anlıyor" diyor. Değişim on yıl önce, yardım almayı zorlaştıran yasalar milyonlarca kişiyi parasız bırakıp düşük maaşlı işlere mahkûm ettikten sonra başladı. Yetkililer ise gıda kuponlarının bu insanlara yardım etmenin bir yolu olacağını düşündü. Eyaletler için programın başka bir cazibesi daha vardı. Yardımlar federal hükümet tarafından ödeniyordu. Yardıma muhtaç olanlara el uzatma isteği, New York'un Harlem semtinde yaşayan ve yarı zamanlı olarak bir okulda trafik ışıkları sorumlusu olarak görev yapan 45 yaşındaki dul Monica Bostick- Thomas örneğinde görülebiliyor. 3 yıl önce kocası öldüğünden beri yılda 15 bin dolarlık bir gelirle idare ediyor. Ancak şehrin sosyal yardım kuruluşlarından biri olan New York Gıda Bankası'ndan bir telefon gelene kadar yardım aramadı. Görevli ayda 147 dolar yardım alabileceğini belirtince, Bostick- Thomas, "Bu para çok işime yarar" demiş. "Bana kalsa başvurmayacaktım" diyor Bostick-Thomas. 1964'te ilk kurulduğundan beri gıda kuponu programı iki partinin desteği ve muhafazakârların saldırısı arasında gidip geldi. Demokrat George McGovern ve Cumhuriyetçi Bob Dole, Senato'nun önde gelen destekçilerindendi. Ancak Ronald Reagan "turp gibi sağlam" gençlerin gıda kuponlarını "biftek" almak için kullanacağını söyleyerek programı eleştiriyordu. 1990'larda program, Bill Clinton'un sosyal yardıma son verme taahhüdü kapsamında yürürlülükten kaldırıldı. Clinton'ın kastettiği nakit yardımıydı ama 1996'da çıkarılan yasa, nakit yardımlarını kısıtlarken gıda kuponu ve yardım almaya hak kazanma gibi konularda büyük kısıtlamalar getirdi. Bazı eyaletler daha da ileri giderek yardım almaya hak kazanan insanları haklarından mahrum etti. Ancak ilgi fakir işçilere kayınca, gıda kuponu programı yeniden destek görmeye başladı. Wisconsin'in eski Valisi Cumhuriyetçi Tommy G. Thompson, nakit yardımını kesmeyi savunurken, gıda yardımının artırılmasını destekleyip "çalışana ödül" olarak sunmuştu. Tarım Bakanlığı'na göre gıda kuponu alanların yüzde 90'ının gelirleri, ulusal fakirlik sınırının altında kalıyor. Çocuklu aileler içinde gıda yardımı alanların oranı 1990'larda yüzde 26'yken 2008'de yüzde 47'ye yükseldi. Aynı dönemde para yardımı alanların oranı ise üçte iki oranında düştü. Wisconsin eyaletinin Milwaukee şehrinden hükümet danışmanı Russell Sykes, "Bu paranın tamamını federal hükümet karşılıyor. Yerel ekonomilere dolar akışı sağlanıyor" diyor. Ancak yardımın yoksul işçileri daha az çalışmaya yönelttiğini ve bu yüzden fakir kaldıklarını düşünüyor. "Yardıma bağımlı olmaktan hoşlanan yoksul sınıfı bu tipte bir destekten koparmak oldukça zor olacak" diyor Sykes. Kendi kendine yetme ile yardım alma arasındaki gerginlik, fakir işçilerin gıda yardımı için form doldurduğu Harlem'deki şubede görülebilir. Ayda 2 bin 500 dolar maaş alan 24 yaşındaki Juan Diego Castro, başlangıçta gıda kuponu yardımının daha fakir insanlara gitmesi gerektiğini düşünmüş. "Eğer ben çalışan biri olduğum halde gıda yardımı alırsam, bu ahlaki açıdan doğru olur mu?" diye soruyor Castro. Ancak gıda bankası çalışanı, herkese yetecek kadar yardım olduğunu ve başvuruların yardım ihtiyacının devam ettiğine dair bir kanıt olacağını söyleyerek, başvuru yapması için ısrar etmiş. "Biz de bu yüzden başvurduk" diyor Castro. Castro'nun dalgın görünmesine karşın 44 yaşındaki Alba Catano karamsar görünüyordu. Kolombiya göçmeni olan Catano, yıllarca bir binada gece temizliği yaptı ama bir gün düşerek yaralandı ve geçirdiği diz ameliyatının ardından üç ay işe gidemedi. Geçen kasım ayında New York'un Queens bölgesinde bir kiliseye gitti. Burada bir gıda bankası görevlisi başvuruları topluyordu. Kesilen maaşı ile ilgili olarak dayanıklı görünmeye çalışarak yedikleri cocho'nun (bir Kolombiya çorbası) içinde etten çok plaintain adlı muz olduğunu söyledi. Ama Catano tüm bunların 10 yaşındaki kızını nasıl etkilediğinden bahsederken hâkimiyetini kaybetti ve "Buzdolabım bomboş" diye konuştu. 38 milyon Amerikalının aldığı devlet yardımından yararlandığı için hiçbir pişmanlık duymayan Catano, aylık 170 dolarlık yardım parası almaya başladı ve ocakta işe geri döndü. "Çalışanların alamayacağını düşünüyordum. Ama bana sonra programın iyileştiğini söylediler" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.