Pazartesi 01.03.2010

Taş Devrinin Korkusuz Denizcileri

İlk insanlar, hatta belki de onların ataları bile, sanılandan çok daha önceleri denize çıkıyordu. Yunanistan'ın Girit adasında yapılan iki yıllık kazıdan çıkan şaşırtıcı sonuç bu. Arkeologlar, bulunan taş aletlerin en az 130 bin yıllık olduğunu belirtiyor. Bunlar, Akdeniz'deki bilinen en eski denizcilik faaliyetine ilişkin güçlü kanıtlar olarak görülüyor. Keşif aynı zamanda ilk insanların denizcilik yetenekleri konusunda bildiklerimizi değiştirebilir. Girit adasının yaşı, 5 milyon yıldan fazla. Bu da, taş aletleri yapan insanların adaya gemiyle geldiğini gösteriyor. Taş Devri arkeolojisi uzmanlarına göre, bu durumda Akdeniz'deki deniz ulaşımının tarihi 100 bin yıldan daha eski. Önceki arkeolojik keşifler, insanların Kıbrıs ile başka bazı Yunan adalarına ve muhtemelen Sardunya'ya 10 ile 12 bin yıl kadar önce vardığını gösteriyor. Dünyada bilinen en eski deniz yolculuğu, anatomik açıdan çağdaş Homo Sapiens diye nitelenen türün yaklaşık 60 bin yıl önce başlayan Avustralya'ya göçüdür. Ayrıca, Endonezya'nın Flores adasında bulunan iskeletler ve insan yapımı eserler de bir göçe işaret ediyor. Bu ikinci göç, su yolunu kullanarak yeni yaşam alanları arayan ve 'insanımsı' (hominid) diye bilinen çok daha eski bir türe ait. Girit'teki aletleri bulan arkeologlara göre asıl şaşırtıcı olan şey şu: Bulunan el baltalarının tarzı, bunların 700 bin yıllık olabileceğini gösteriyor. Arkeologlar bunun kulağa abartılı geldiğini kabul ediyor ama aletler Acheulean adı verilen taş teknolojisiyle üretilen eserleri anımsatıyor. Bu teknoloji, Afrika'daki ilk insansı topluluklar tarafından geliştirilmişti. İçlerinde el baltalarının da olduğu 2 binden fazla eser, Doç. Dr. Thomas F. Strasser ve Eleni Panagopoulou liderliğindeki ekip tarafından Girit'teki Plakias kasabası yakınlarında bulundu. Panagopoulou, Yunan Kültür Bakanlığı'nda, Strasser ise Rhode Island'daki Providence Koleji'nde çalışıyor. Boston Üniversitesinden Curtis Runnels ile Amerikalı ve Yunanlı jeologlar ve arkeologlar onlara yardım etti. Strasser, geçen ay Amerikan Arkeoloji Enstitüsü'nde yapılan toplantıda keşfi anlattı. Saha araştırmasına destek veren Atina'daki Amerikan Klasik Araştırmalar Okulu'nun yayımladığı Hesparia adlı dergi, keşifle ilgili resmi raporu yayınlayacak. Plakias'taki keşfi yapan ekip aslında oraya, en fazla 11 bin yıllık olan eserler bulma düşüncesiyle gitmişti. Bu devirden kalma eserler, Neolitik (Cilalı Taş Devri) ve Mezolitik (Orta Taş Devri) dönemlere özgü bıçak ağzı, mızrak ve ok ucu gibi objeler. Strasser, "Önce bunları, sonra da el baltalarını bulduk" diyor. El baltaları onları çok şaşırtmış. Runnels, "Hayretler içinde kaldık. Bu baltaların orada bulunacağı aklımıza gelmezdi" diyor. Girit'teki keşif, Taş Devri uzmanları arasında heyecan yarattı. Verileri ve çoğunluğu Atina'ya getirilen eserlere ait bazı fotoğrafları görme şansı bulan birkaç kişi, ihtiyatlı olmakla birlikte son derece etkilendiklerini söylüyor. Sonraki araştırmalar bu verileri desteklerse, bu keşif, teknolojik gelişmeye ilişkin tarih bilgimizi ve ders kitaplarında insanlar ile insansı canlıların göçlerine dair anlatılanları değiştirecek. Harvard Üniversitesi'nde çalışan ve Taş Devri arkeolojisi konusunda önde gelen bir uzman olan Ofer Bar-Yosef, keşfin öneminin kazı yerinin yaşına bağlı olduğunu söylüyor. Bar-Yosef, "Araştırmacılar kesin tarihi belirlediğinde, keşfin önemi daha iyi anlaşılır" diyor. Bulunan aletlerin birkaç fotoğrafını gören Bar-Yosef, kesin bir dönem tespiti yapamamış. "Elle inceleme yapmak daha iyi fikir verebilir" diyen Bar-Yosef, tarihleme çalışmasının asıl cevabı vereceğini belirtiyor. Taş Devri araştırmalarında 30 yıllık bir tecrübesi olan Runnels, üç jeologla birlikte bölgede inceleme yaptı. Runnels inceleme sonucunda kazı yerinin yaşıyla ilgili fazla şüpheleri kalmadığını ve bulunan aletlerin daha da eski bir döneme ait olduğunu söylüyor. Bu konuda kabul gören kurama göre, Acheulean tarzı alet yapan insanlar, Ortadoğu'dan geçerek Avrupa ve Asya'ya yayıldı. Bu yolculuk, temelde Türkiye ve Balkanlar üstünden gerçekleşti. Yeni keşif, göçün sadece karayoluyla yapılmadığını gösteriyor. Keşif, Afrika'dan Cebelitarık yoluyla Avrupa'ya göçler olduğuna dair iddiayı da destekleyebilir. Aletlerin bulunduğu güney Girit kıyıları, Kuzey Afrika'ya yaklaşık 300 km uzaklıkta. Strasser "Aletleri yapanların 300 km uzaktaki Libya'dan geldiğini iddia edemeyiz. Bu, sal yolculuğu için uzun bir mesafe. Ama Avrupa anakarası üzerinden gelip Yunan adaları arasında kısa deniz yolculukları yaparak da Girit'e varmış olabilirler" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.