Pazartesi 22.03.2010
Son Güncelleme: Cumartesi 20.03.2010

Çin'le Baş Etmek

Renminbi'deki değer kaybı Çin-ABD ilişkilerini bozabilir.

Çin'in ekonomi politikası haklı bir şekilde gerilime yol açıyor. Kendi para birimi renminbi'nin değerini düşük tutmak isteyen Çin, toparlanmaya çalışan küresel ekonomiye büyük bir yük oluyor. Artık bir şeylerin yapılması gerek. Soruna biraz ışık tutmak gerekirse, Çin'in para birimine müdahale ettiği (parasını zayıf tutmak ve ihracatta rekabet gücünü yapay yoldan artırmak amacıyla renminbi satıp döviz aldığı) konusundaki şikâyetler 2003 yılında başladı. Çin, toplam 2,4 trilyon dolarlık rezerv dağına her ay 30 milyar dolar daha ekliyor. IMF, Çin'in 2010 cari fazlasının 450 milyar doları aşmasını bekliyor, bu da 2003'teki rakamın 10 katına denk geliyor. Hiçbir ülke şimdiye kadar böyle denge bozucu bir kur politikası gütmedi. Dünya bu politikadan ciddi zararlar görüyor. Büyük ekonomilerin çoğu bir likidite tuzağına düşmüş durumda. Ekonomileri durgunluk içinde olduğu halde faiz oranlarını kısarak ekonomiyi hareketlendiremiyorlar çünkü faiz oranları zaten sıfıra yakın. Çin ise haksız ticaret fazlasını sürdürerek kendilerini darboğazdan kurtaramayan bu ekonomileri fiilen baskı altında tutuyor. O halde nasıl bir tepki koymalıyız? Öncelikle, ABD Hazine Bakanlığı kafa karıştırmaktan vazgeçmelidir. Hazine, yasa gereği, yılda iki kez "nakit ödemeler dengesini bozmaya veya uluslararası ticarette haksız rekabet avantajı kazanmaya dönük olarak kendi para birimleriyle ABD doları arasındaki kura müdahale eden" ülkeleri tespit eden bir rapor yayımlamak zorundadır. Yasanın amacı açık. Bu rapor bir durum tespiti olmalıdır, siyasi bir bildiri değil. Oysa Hazine fiiliyatta hem renminbi'ye karşı önlem almaya isteksiz davranıyor hem de yasanın gereğini yapmaktan, yani neden önlem almadığını Kongre'ye açıklamaktan kaçınıyor. Onun yerine ne yapıyor? Son altı, yedi yıldır apaçık olanı görmezden geliyor. 15 Nisan'da çıkacak bir sonraki rapor sizce geleneği devam ettirecek mi? Bekleyin de görün. Diyelim ki Hazine, Çin'in parasına haksızca müdahale ettiği sonucuna ulaştı. Ne olacak? Bu noktada, "Çinliler bizi köşeye sıkıştırdı çünkü sinirlenip dolar rezervlerini satmaya başlarlarsa hapı yutarız" şeklindeki yanlış bir genel kanıyı düzeltmemiz gerekiyor. Sormamız gereken asıl soru şu: Çin, ABD varlıklarının büyük bir bölümünü satmaya kalkarsa, faiz oranları fırlar mı? ABD'nin kısa vadeli faiz oranları değişmez. Merkez Bankası faizleri sıfıra yakın tutuyor ve işsizlik oranı düşmedikçe de artmayacak. Uzun vadeli faiz oranlarıysa biraz artabilir ama onlar da gelecekteki kısa vadeli oranlara dair piyasa beklentileriyle belirleniyor. Ayrıca Merkez Bankası, Çinliler rest çekerse, uzun vadeli tahvil alımıyla bunun faiz oranlarına olan etkisini dengeleyebilir. Çin'in ABD varlıklarını satmaya başlaması halinde doların, euro gibi bütün büyük para birimleri karşısında değer yitireceği doğru. Ama bu ABD için iyi bir şey olur. Çünkü hem ihraç mallarımızın rekabet gücü artar hem de ticaret açığımız azalır. Öte yandan Çin, dolar rezervlerini eriteceği için bundan büyük zarar görür. Kısacası, şu an Çin ABD'yi değil, ABD Çin'i köşeye sıkıştırmış durumda. Dolayısıyla Çin'nden korkmak için bir nedenimiz yok. Peki, ne yapmalıyız? Hâlâ Çin'le zıtlaşmak yerine onun huyuna gitmemiz gerektiğini söyleyenler var. Oysa yıllardır zaten bunu yapıyoruz ve bu arada Çin'in ticaret fazlası artmaya devam etti ama başka hiçbir şey olmadı. Çin Başbakanı Wen Jiabao 14 Mart'ta saçma bir şekilde para birimlerinin değerinin düşük olmadığını açıkladı. (Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nün hesaplamalarına göreyse renminbi'nin değeri normalden yüzde 20 ila 40 kadar düşük.) Üstelik Wen, Çin'in bizzat yaptığı şey için diğer ülkeleri suçluyor ve onların, "sırf ihracatlarını artırmak için" para birimlerini zayıflatmaya çalıştıklarını ileri sürüyor. Tatlı dille bir yere varamayacaksak, belli bir alternatifimiz var mı? 1971'de benzer ama çok daha hafif bir sorunun üstesinden gelmiştik. O sıralar yabancı paraların değer yitirmesine karşı ABD geçici olarak ithalata yüzde 10 ek vergi koymuş ve birkaç ay sonra Almanya, Japonya ve başka ülkelerin dolara karşı para birimlerininin değerini yükseltmesiyle bu vergiyi geri çekmişti. Şu an Çin'in benzer bir tehditle karşı karşıya kalmadıkça politika değiştirmesi zor görünüyor. Tek fark verginin çok daha yüksek, örneğin yüzde 25 gibi olması gerektiği. Bu karşıt yaklaşımı kolay dillendirdiğim düşünülmesin. Ama Çin'in para politikası, ağır ekonomik şartlar altındaki dünyanın sorunlarını daha da derinleştiriyor. Buna karşı koymanın zamanı geldi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.