Pazartesi 12.04.2010
Son Güncelleme: Pazar 11.04.2010

Kişisel Mutluluk Mesleki Başarıya Karşı

Sandra Bullock yakın zamanda iki olay yaşadı. Önce, en iyi kadın oyuncu dalında Oscar aldı. Sonra, basında kocasının onu aldattığına dair haberler çıktı. Bu durumda günün felsefi sorusu şu: İşinizde elde edeceğiniz büyük bir başarı uğruna, özel hayatınızda ciddi bir sorun yaşamayı kabul eder miydiniz? Oscar kazanmak önemli bir başarı. Bullock, çok az kişinin başarabildiği bir şeyi gerçekleştirerek meslektaşlarının hayranlığını kazandı. Bu sayede, gelecekte daha fazla para kazanacak. Hatta belki de daha uzun yaşayacak. Donald A. Redelmeier ve Sheldon M. Singh tarafından yapılan araştırmaya göre Oscar ödülünü kazananlar, ödülü alamayan adaylara kıyasla ortalama dört yıl daha çok yaşıyor. Ancak yukarıdaki soruyu üç saniyeden çok düşünürseniz, kesinlikle aklınızı kaybetmiş olmalısınız. Çünkü mutlu bir evlilik, kişisel mutluluğu belirleyen en önemli etken. Başarılı bir evliliğiniz varsa, oldukça mutlusunuz demektir. Bu durumda, iş hayatınızdaki sorunlar çok da önemli olmaz. Evliliğiniz başarısızsa, işinizde kazandığınız zaferlerin hiçbir önemi kalmaz, çünkü ciddi ölçüde mutsuz olursunuz. Bunlar boş nasihatler değil, bizzat araştırmalardan çıkan sonuçlar. Örneğin, gelir durumu ile mutluluk arasındaki karmaşık ilişki, bir noktadan sonra neredeyse kaybolur. Yoksul toplumların, orta sınıfın büyümesiyle beraber daha mutlu hale geldiği doğrudur. Ancak temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, ileride kazanılacak gelirin mutluluk üzerindeki etkisi zayıflar. Brookings Enstitüsü'nden Carol Graham ve Eduardo Lora'ya göre, büyümekte olan ülkeler daha düşük büyüme oranına sahip ülkelere kıyasla biraz daha az mutlu. Günümüzde ABD 50 yıl öncekinden çok daha zengin, ama bu durum mutlulukta ölçülebilir bir artış sağlamadı. Öte yandan, ABD'de gelir dağılımının kötüleşmesi ulusal mutlulukta azalmaya yol açmadı. Kişisel düzeyde ise, piyangodan para kazanmanın kalıcı bir mutluluğa yol açmadığı görülüyor. İnsanların en mutlu zamanları, en çok terfi aldıkları dönemler değil. Yirmili yaşlarda üst seviyede olan mutluluk, orta yaşlarda düşerken emeklilikten hemen sonra, 65 yaşında doruk noktasına ulaşıyor. Gelir düzeyi arttıkça insanlar biraz daha mutlu oluyor. Ama bu mutluluğun derecesi, kişinin bu değişime nasıl baktığına bağlı. Zenginlik gerçekçi olmayan beklentileri körüklüyor mu? Oturmuş ilişkileri istikrarlı hale getiriyor mu? Yoksa zenginlik, daha sıkı çalışmaya özendiren ilginç bir işin getirdiği yepyeni fırsatlardan mı kaynaklanıyor? Yani kendi kendisini besleyen bir süreçte mi oluşuyor? Para ve mutluluk arasındaki ilişki karmaşıksa da, kişisel ilişkiler ile mutluluk arasındaki ilişki basittir. Mutlulukla en yakından ilişkisi olan günlük etkinlikler cinsel ilişki, iş çıkışı bir yerlerde oturmak ve akşam yemeğini başkalarıyla birlikte yemektir. Mutluluğa en olumsuz etkisi olan etkinlik ise işe gidip gelirken yaptığınız yolculuk. Bir araştırmaya göre ayda sadece bir kez toplanan bir gruba katılmanın mutluluk üzerindeki etkisi bile, gelirin ikiye katlanmasıyla aynı. Bir diğer çalışmada ise, evliliğin sağladığı psikolojik kazancın maddi karşılığının, yılda 100 bin dolardan fazla olduğu bulunmuş. Yaşamak için iyi bir yer arıyorsanız, insanlara komşularına güvenip güvenmediklerini sorun. Sosyal güven düzeyleri önemli farklılıklar gösterir. Ancak yüksek düzeyde sosyal güvenin olduğu ülkelerde insanlar daha mutlu ve sağlıklıdır, hükümet daha etkin, ekonomik büyüme daha yüksek ve suç oranı daha düşüktür. Bütün bu araştırmalardan çıkan ilk izlenim, ekonomik ve mesleki başarının aslında daha derin ve önemli olan kişiler arası ilişkilere bağlı yüzeysel olgular olduğudur. İkinci izlenim ise, çoğumuzun yanlış şeylere önem verdiğidir. İnsanların çoğunluğu, daha fazla para kazanmanın mutluluk üzerindeki etkisini ciddi biçimde abartır. Birçok okulda ve üniversitede öğrencileri iş hayatına hazırlamak için harcanan zaman, onları toplumsal kararlar almaya hazırlamak için harcanandan çok daha fazla. Ekonominin gidişatına ilişkin birçok veri sunan hükümetler, sosyal güven ve diğer toplumsal konular hakkında yeterli çalışma yapmaz. Kısacası, modern toplumlar asıl önemli konulardan ziyade, ölçülmesi ve sayılması kolay olan konulara odaklanan muazzam kurumlar oluşturdu. Maddi konulara daha fazla ilgi duyan bu toplumlar, sosyal ve ahlaki kaygılara karşı ilkel bir korku duyuyor. Bu durum artık değişiyor gibi. Kamu kurumlarının dar biçimde tanımlanmış maddi gelişmeden çok, mutluluğa önem vermesini salık veren bir dizi ilginç kitap arka arkaya çıkıyor. Refahı sağlayacağı düşünülen politikalar uygulayan hükümetler, her seferinde ruhsal körlüklerinin bedelini ödüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.