Pazartesi 31.05.2010
Son Güncelleme: Pazar 30.05.2010

Avrupa'da Rahat Günler Geride Kaldı

Avrupa'daki bütçe açığı krizi sosyal devlet kavramını tehdit ediyor

Bir zamanlar yaşam tarzı ç olan Batı Avrupa, birdenbire geçmişteki kazanımlarını yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Euroyu tehdit eden ve bütçe açığından kaynaklanan kriz, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Avrupa'daki sol eğilimli iktidarların yarattığı sosyal refah standartlarını zora sokuyor. Avrupalılar sosyal modelleriyle, uzun tatil ve erken emeklilikleriyle, ulusal sağlık sistemi ve kapsamlı sosyal yardım programlarıyla gurur duyarlardı. Vahşi Amerikan kapitalizmine karşı kendilerini örnek gösterirlerdi. Oysa aynı Avrupalılar NATO'nun koruması ve Amerika'nın nükleer şemsiyesi sayesinde askeri harcamalarını hep düşük tutabildiler. Aynı zamanda vergi oranlarını yüksek tutup bunu beşikten mezara kadar uzanan bir güvence ağına dönüştürebildiler. Nitekim AB'nin kuruluş prensiplerinden biri de "Koruyan Avrupa"dır. Ancak büyük bütçeli Avrupa hükümetleri artık zor durumda. Vergi gelirleri düşüyor, nüfus yaşlanıyor ve bütçe açıkları artıyor. Üstelik kötü haberler bundan ibaret değil. Büyüme hızı ve doğum oranı düşen, ortalama ömrü uzayan Avrupa artık konforlu yaşam tarzını sürdürebilecek durumda değil. Bunun için en azından bir süre kemerleri sıkıp ciddi değişimler yapması gerekiyor. Yatırımcılara güven vermek isteyen ülkeler maaşlarda kesinti yapıyor, emeklilik yaşını yukarı çekiyor, çalışma saatlerini uzatıyor ve sağlık yardımlarıyla emeklilik maaşlarını düşürüyor. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, "Şimdilik acil durum ilan ettik. Fakat çok geçmeden reform moduna geçmemiz gerekiyor. Asıl sorun 'reform açığı'" diyerek yapısal değişim ihtiyacına parmak basıyor. Vatandaşlar harcamaları kısan hükümetlere şimdilik kötümserlik ve öfkeyle tepki veriyor fakat mevcut sistemin böyle sürdürülemeyeceğini de kabul ediyorlar. 25 yaşındaki Atinalı Aris İordanidis iktisat bölümünden mezun ve bir kitapçıda çalışıyor. İordanidis, Yunanistan'ın şişmiş kamu sektörünü ve oradaki çalışanları beslemek için yüksek vergi ödemek istemiyor. "Orada yıllar boyu kahve içip telefonda çene çalarak oturuyor, şişkin maaşlarla 50 yaşında emekli oluyorlar. Ama biz bu gidişle 70'imize kadar çalışmak zorunda kalacağız" diyor. 52 yaşındaki Romalı Aldo Cimaglia da fotoğrafçılık dersi veriyor ama emekli maaşından umudu yok. Cimaglia, "İflas edecekler, çünkü emekli sandığının kasasını dolduracak kimse kalmayacak" diyor. "Yalnızca benim değil, bu ülkenin de bir geleceği yok" diye ekliyor. Artık acilen değişim gerekiyor. Avrupa'da doğum oranları düşerken nüfus hızla yaşlanıyor. Geleneksel sanayiler Asya'ya kaydığı için işsizlik artmış durumda. Bölgenin dünya pazarlarında rekabet gücü de kalmadı. Avrupa Komisyonu'na göre 65 yaşın üstünde olan Avrupalıların oranı 2050'de yaklaşık ikiye katlanacak. Oysa 1950'lerin gelişmiş ekonomilerinde her yedi çalışana bir emekli düşüyordu. 2050'ye gelindiğinde bu oran AB için 1,3'e 1 olacak. Fransız hükümeti için Avrupa'nın küresel ekonomideki yeri üstüne bir çalışma yapan Avukat Laurent Cohen- Tanugi, "Yalnızca Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın değil, bizim de rahat günlerimiz sona erdi" diyor. "Birçok Avrupalı sorunu bu çerçevede görmek istemiyor ama gerçek bu. Bir fırtınayla karşı karşıyayız. Artık eski sosyal refah modelinin yükünü kaldıramayız. Gerçek bir yapısal reforma ihtiyacımız var" diye ekliyor. 88 yaşındaki Parisli Malka Braniste ölen kocasının emekli maaşıyla geçiniyor. 49 yaşındaki gelini Dominique Alcan'la öğle yemeği yerken, "Gelecek nesiller için endişeliyim. Bir kenara para koymayanların eli boş kalacak" diyor. Alcan'sa gezici satış elemanı olarak daha uzun süre çalışmayı umuyor. "Fakat korkarım aynı rahata bir daha hiç erişemeyeceğim" diyor Alcan ve ekliyor, "63'üme geldiğimde işimi yapamayacağım, çünkü bu meslek çok fazla enerji istiyor." Sorunun ne kadar ciddi olduğunu görmek için istatistiklere bakmak yeterli. AB'de devletin gayri safi sosyal harcamaları 1980'de GSYİH'nın yüzde 16'sından 2005'te yüzde 21'ine yükselmiş (ABD'de bu oran 2005 için yüzde 15,9). Fransa halen yüzde 31'le AB'nin en çok harcama yapan ülkesi. Bu miktarın yüzde 44'ü emeklilik maaşları, yüzde 30'u da sağlık hizmetlerine ayrılıyor. Sorunun Fransa'daki boyutları özellikle göz korkutuyor. Bu ülkede devletin yükümlülükleri komşularına göre hâlâ çok fazla. İsveç ve İsviçre'de 10 kişiden 7'si 50 yaşından sonra da çalışırken Fransa'da bu yaş grubunun ancak yarısı çalışıyor. Fransa'da emeklilik yaşı 60'ken Almanya, 1963'ten sonra doğanlar için bunu daha geçenlerde 67'ye yükseltti. Fransa'da savaş sonrası kuşağın da istihdam sektöründen ayrılmasıyla emeklilerin sayısı 2050'ye kadar olan süreçte yüzde 47 artacak. Oysa 60'ın altında olanların sayısında bir değişme beklenmiyor. Euro bölgesinin "yeni demokrasilerini" (Avrupa'nın demokratik ideallerini benimseyen, savaş sonrası dönemde Avrupa'nın siyasi nedenlerle bağrına bastığı Yunanistan, Portekiz ve İspanya) bekleyen sorunlarsa daha da acil. Euroya güvenerek müsrif devlet sistemleri kuran bu ülkeler artık değişmek zorunda. Borçlarını ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya kalan Yunanistan emeklilik maaşları artışını 3 yıllığına dondurdu ve emeklilik yaşını 65'e yükselten bir yasa tasarısı hazırladı. Burada kamu sektörü maaşları da donduruldu ve devlet çalışanlarına yapılan ek ödemelerde kesintiye gidildi. Portekiz kıdemli kamu çalışanlarının maaşlarını yüzde 5 kıstı, vergileri artırdı ve büyük projeleri iptal etti. İspanya'ysa memur maaşlarını bu yıl yüzde 5 kısıyor, 2011'de donduruyor ve kamu projelerinde kesinti yapıyor. Fakat bu ülkeler gerçek bir rekabet gücü ve büyüme istiyorlarsa daha fazlasını yapmak zorundalar. En başta gelen ihtiyaçsa, personel almayı ve çıkarmayı fazla masraflı hale getirerek işsizliğin yüksek seyretmesine neden olan katı istihdam kurallarını değiştirmektir. Atina'daki kitapçıda aylık 800 euroya çalışan İordanidis, krizin olumlu bir yanı olabileceğini söylüyor. "Şu koca kokuşmuş sistemi baştan aşağı değiştirmemiz için bunu bir fırsat olarak değerlendirebilir ve gerçekten işleyen bir devlet yaratabiliriz" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.