Pazartesi 31.05.2010

Birinci Kural: Kurallardan Kaçarak Para Kazan

Kapitalizmin ilk zamanlarından beri, para kazanma konusunda yeteneği olanlar, kural koyucuları atlatmakta da oldukça yaratıcı olmuşlardır. Ortaçağda tefeciliğe karşı çıkarılan yasalar borca faiz uygulanmasını yasaklayınca, akıllı tüccarlar bir para birimi cinsinden verdikleri borcu, bir diğer para birimi cinsinden aldılar. Böylece, Katolik Kilisesinin gazabına uğramadan kâr ettiler. Aradan geçen yüzyıllarda çok şeyler olsa da tarihsel devamlılık bozulmadı. Mali yenilikler her seferinde kuralları aşmanın kârlı bir yolunu buldu. ABD Kongresi ve Obama yönetimi, Büyük Buhran'dan sonra en büyük ekonomik krize yol açan tehlikeleri azaltma çalışmalarında artık son aşamaya girdi. Uzmanlar, bu tarihi kuralın yine işleyeceğini tahmin ediyor. Eskiye göre fark şurada: Teknolojinin hızlı ilerlemesi, denetleyici kurumların etkili önlemler alması bir yana, piyasalarda oluşan riskleri fark etmesini bile zorlaştırıyor. Şu anda Harvard Üniversitesi'nde profesörlük yapan, IMF eski baş ekonomisti Kenneth S. Rogoff, "Finans sektörü her zaman piyasa düzenleyicilerinden önde olmuştur. Bugün hangi kanun çıkarsa çıksın, eğer 15 yıl içinde güncellenmezse, tamamen etkisiz ve yararsız hale gelir" diyor. Piyasa düzenleyiciliği gereksiz bir iş değil. Finans tarihi, düzenleyici önlemlerle sonuçlanan krizlerle doludur. Bu önlemler, yeni bir krizin doğana kadar problemleri uzakta tutabilmiştir. Bankaların kimi zaman değersiz olan kendi paralarını çıkardığı 19'uncu yüzyıldaki denetimsiz bankacılık dönemi, ulusal bankacılık denetleme kurumunun doğuşuna yol açtı. Fırsatçıların ve dolandırıcıların, borçlarının boyutunu gizleyerek halka hisse satması, 1929'da borsanın çökmesine neden oldu. Federal hükümet o ortamda, Sermaye Piyasası Kurulu'nu kurdu. 1933-1939 dönemindeki Yeni Düzen reformları, geleneksel bankacılığa güvenlik boyutunu kattı. Aynı zamanda bankacıları, düzenleyici kuralların kapsamı dışındaki sahalarda riskler alarak, daha büyük kâr peşinde koşmaya itti. Bunun sonucunda, geçtiğimiz 25 yılda gördüğümüz gölge bankacılık sistemi ortaya çıktı. Dolayısıyla, denetimsiz şirket sigortası sözleşmelerinin ve diğer türev ürünlerin oluşturduğu karanlık bir dünya oluştu. Bu sistem, en sonunda bugünkü finans krizine dönüşen pervasızlığı besledi. Hükümet geleneksel bankacılığı etkili biçimde ıslah edince, Wall Street kuralların dışındaki daha tehlikeli sahalara doğru genişledi ve oralarda eski Vahşi Batıdakine benzer kumarhaneler kurdu. Gölge bankacılık sistemi, risklerin sorumlu biçimde yönetildiği yanılsamasını yaratan yenilikçi ürünlerde uzmanlaştı. Bu ürünler, bazı hayati vakalarda aslında tehlikeleri artırdı. Finansal yenilikler, Yunanistan'ın borç sorununun boyutunu gizlemesine yardım ederek, Avrupa bankalarının borç vermeye devam etmesini sağladı. Böylece, Atina sokaklarında dolaşan arabaları üreten Alman oto işçileri iş buldu. Sonunda gerçekler yanılsamayı kovdu ve çıkan kriz Avrupa'yı sardı. Artık finansal yenilik kavramının bizzat kendisi tehlikeli görünüyor. Bazı türev ürünler, küresel şirketlerin kendilerini döviz kurlarındaki dalgalanmalara karşı güvenceye almasını sağlayarak istikrar yarattı. Ama anlaşılması imkânsız adlara sahip olan çoğu yeni ürünün, riskin hafifletildiği hissini veren bir hilenin aracı olduğu anlaşılıyor. Oysa gerçekte daha da artmış riskler bütün dünyaya yayılmıştı. Sigorta poliçeleri çöküp zararlar katlanınca, sıradan insanlar trilyonlarca dolarlarını, evlerini ve işlerini kaybettiler. Kimilerine göre, risk algılamasını yönetmekte usta ama riskin kendisini yönetmekte daha az yetenekli olan finans kuruluşlarının aldattığı düzenleyici kurumlar, bu duruma kayıtsız kaldı. Washington'un siyasi kadroları lobicilik ve bankacılık gibi yüksek maaşlı işlere yönelirken, Wall Street'teki yöneticiler Hazine'de üst düzey görevler alıyor. Bu durum uzun zamandır piyasa düzenlemelerine şüpheyle yaklaşmak için bir gerekçe olarak gösteriliyor. Wall Street'in nüfuz edilemez yapısını vurgulayan kimi insanlar, düzenleyici kurumlarda çalışmaları için finans sektörünün içinden gelen kişilere bağımlı olduğumuzu söylüyor. Bir bombayı etkisiz hale getirmek istediğinizde, patlayıcıları iyi bilen birisini bulursunuz. Bill Clinton'un başkanlık yaptığı dönemde Hazine baş denetçiliği yapan, şimdi ise Promontory Finans Grubunun genel müdürü olan Eugene A. Ludwig, "Düzenleyici kurumlarda sadece akademik geçmişi olan, deneyimsiz kişilerin çalışması gerektiğini söylerseniz, zayıf bir hükümetimiz olur. Bu insani zaaflar hep olacak" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.