Pazartesi 23.08.2010

1950'lerin Geri Dönüşü: Hırka Yerine Kaygı

Kısa Mesajlar, E-postalar İnsanı Esir Aldı. Onlar Olmadan Beyin Nasıl Çalışıyordu, Şimdi Nasıl?

1950'lerle ilgili en sık rastlanan imgelerden birisi, pipo içen huzur verici insanların görüntüsü. Şimdilerde bu dönemi tekrar anımsatan şey, bu görüntünün kaygı dolu bir versiyonu. Gecenin bir yarısında, sinirli ve paniğin eşiğine gelmiş bir şekilde uyanıyor musunuz? O halde, 1950'lere tekrar hoş geldiniz. Nedense 1950'li yıllar, ABD'de sürekli geri dönüyor. Sonra gelen on yıllık dönemlerin her birinde 50'lerin en azından bazı özelliklerine geri dönüldü. Rock'n roll ve üstü açık arabaların eğlenceli çağı 1950'ler, pipo içip hırka giyen insanların ve muhafazakâr siyasetin, ahlakın ve modanın devriydi. Budist huzur serabının peşinde yollara düşen pasaklı ve ipsiz sapsız asi gençler bi-bop türü cazın peşinden giderdi. 1950'lerin mutlu günlerine ait bu ayrıntıların her biri, en azından bir kez geri döndü. Şimdilerde, 1950'lerin belki de en karanlık yanı geri geliyor: bu dönemin "Kaygı Çağı" olarak adlandırılmasına neden olan sorun. New York merkezli sağlık politikası dergisi Milbank Quarterly'ye göre, 1950'lerin sembol nitelikteki akıl sağlığı sorunu kaygı bozukluğu veya anksiyete, 21'inci yüzyılda yeniden öne plana çıktı. Şüphesiz ki günümüzde kaygıya yol açan birçok neden var. Bunların en önemlisi, işten atılma tehlikesi ve bunun statümüze, güvenliğimize, rahatımıza ve tabii ki sağlımıza yönelik tehditleri. The New York Times'daki bir habere göre işten çıkarılan kişiler, sonradan yeniden işe girseler bile çoğunlukla devam eden sağlık sorunları yaşıyor. Ancak kaygılarımızın varoluşsal kaynağı, 1950'lerdekine benzer bir sorun olabilir: yalnızlık. Özellikle de, "Yapay Mutluluk: Yeni Mutlu Sınıfın Karanlık Yüzü" adlı kitabın yazarı Ronald W. Dworkin'in "içsel yalnızlık" dediği, "insanlar arasında hiçbir hakiki bağ içermeyen tutarsız arkadaşlık". Bu tür yalnızlığın 2010'larda yeniden soruna dönüşmesi, The New York Times'da çıkan bir haberde ele alınmıştı. Habere göre, bazı ABD ve Avrupa şehirlerinde yaşayan ve geleneksel olarak en yalnız insanlar olan "gece kuşları" bile, küçük ve neşeli çalışma grupları oluşturarak bir araya geliyor. Belki de geceleri başkalarıyla oturmak bu içsel yalnızlığı hafifletiyor. Bu geçici çare, çağımızın esasen yalnızlıkla savaşmak için bulduğu bir mecrada, yani sosyal medyada da var mı? Facebook bize, sürekli genişleyen bir arkadaş grubuna sahip olduğumuz yanılsamasını veriyor. Ancak çoğuyla yüzeysel bir bağımızın olduğu bu "arkadaşlar", sıradan tanıdıklardan öteye pek gitmiyor. Ayrıca, çoğu kullanıcı Facebook'tan pek hoşlanmıyor ve onu baskıcı bir kurum olarak görüyor. Bazılarımız ise, 1950'lerin bıkkın insanlarının 1960'lar gelirken benimsediği çözümleri tercih edebiliriz. Bu çözümler, "Mad Men" adlı çok sevilen Amerikan televizyon dizisinde cazip biçimde sunulan, ayartıcı bir karmaşıklığa sahip yöntemlerdir. Diğer bir deyişle, bolca evlilik dışı ilişki, sert kokteyller ve durmaksızın sigara içmek. Katie Roiphe, The New York Times'daki efkârlı yazısında apaçık bir gerçeği işaret ediyor. Çağımız belki de "Mad Men" dizisindeki insanların bazı çılgınlıklarına hasret duyuyor olabilir. Roiphe, "Bugünlerde dikkatli bir antropolog, çok düzenli ve görevine bağlı insanların bile aşırılıklar dünyasında kısa süreli kaçamaklar yaptığını görebilir" diyor. Kuşkusuz, dizinin yapımcıları da bunu sezmiş olabilir. Belki de benzerlikleri görüp, çektikleri dönem dizisinin bu yeni Kaygı Çağına uygun düşeceğini hissettiler. Tabii dizideki insanların zarif çapkınlıklarının neye yol açtığını unutmamalıyız. Dworkin, "1950'lerdeki Kaygı Çağı, 1970'ler, 1980'ler ve 1990'larda Depresyon Çağı oldu" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.