Pazartesi 14.02.2011

Sanata saygı sanatçıya saygı

Denver Sanat Müzesi'ni özel kılan Amerikan Yerlisi sanatı galerileri, 7 aylık bakımın ardından geçenlerde tekrar açıldığında, görülen en büyük değişim yeni teşhir vitrinleri veya çarpıcı ışıklandırması değildi. Esas değişim, daha az göze çarpan bir yerdeydi: Duvar etiketleri. Sergilenen eserlerin birçoğu ilk kez, kabileler yerine bireysel sanatçılara atfediliyordu. Çoğu bilim insanı, müzecilik uygulamalarındaki bu devrimin yaygınlaşmasını ve Amerikan Yerlisi sanatçıların öneminin arttırılarak eserlerini el işçiliğinden çıkartılıp daha saygın sanat eseri sınıfına yükseltmesini umuyor. Bu yüzden, müzede daha önce yalnızca "Kwakiutl" diye tanımlanan 1900 yapımı "Ormanın Vahşi Adamı" adlı maske, 1967'de ölen Kanadalı oymacı Willie Seaweed'in adı ile anılacak. Bir diğer galerideki 30'u aşkın çömlekten oluşan sergi 1860 civarında doğan, Hopi kabilesi üyesi Nampeyo adlı kadının olağanüstü yeteneğini gösteriyor. Yıllarca Amerikan Yerlilerine ait nesneleri toplayan sanat müzeleri, bunlara etnografik eser muamelesi yaptı. Denver Sanat Müzesi küratörü Nancy Blomberg, bunu değiştirmeye kararlıydı. Blomberg, "Burada sanatçıların olduğunu göstermek istiyorum" diyor. Bazı müzeler 20'nci yüzyıl öncesine ait yerli eserlerini yapan sanatçıları tanıtmak için tek tük girişimde bulunsa da, Denver'deki müze bunu bütüncül ve kapsamlı şekilde yapıyor. Blomberg kendi çalışmalarından ve diğer uzmanların araştırmalarından yararlanmış. Geçen Haziran'da bir müzayede katalogunu incelerken, mürekkep ve sulu boyayla yapılan iki resim dikkatini çekmiş. Denver müzesinde aynı sanatçıya ait olduğu belli olan, 1930'lardan kalma bir eser vardı ama Blomberg bunu Colorado'daki kabilelere göstermesine rağmen kökeni hakkında bilgi edinememişti. Blomberg, "Nereden geldiklerini kimse bilmiyordu" diyor. Oysa müzayede katalogu bilgi veriyordu. Buna göre resimlerde "üst sağ köşede" "Fenno" imzası vardı. Ayrıca "Ute kabilesi sanatçılarının en büyüğü olan" Louis Fenno'nun 1903'te vurularak öldürüldüğünü bildiren 1911 tarihli bir gazete makalesinden bahsediliyordu. Massachusetts Salem'deki Peabody Essex Müzesi'nin Müdürü Dan L. Monroe, "Amerikan Yerli sanatının kabileler değil bireylerce yapıldığının anlaşılmasının ve bu eserlerin uygun biçimde etiketlenmesinin zamanı çoktan gelmişti" diyor. Ayrıca Monroe'ya göre eski uygulamaları sürdürmek, "ırkçılık, etnomerkezcilik ve acılı ve yıkıcı devlet politikalarıyla dolu bir dizi fikri, değeri ve tarihsel uygulamayı kalıcılaştırıyor". Ancak müzelerin bir çoğu para ve personel sıkıntısı çekiyor. Amerikan Yerli Sanatı Çalışmaları Derneği'ni yöneten, Arizona Devlet Üniversitesi'nden Profesör Kate C. Duncan'a göre, çoktan unutulmuş sanatçıları yeniden keşfetme görevi zorlu ve ayrıca "bunu yapanların sayısı çok az". Denver'de bile Blomberg, sergilenen 600'ü aşkın eserin 100'den azına isim etiketi koyabildi. Bunların 50'si yaşayan sanatçılara ait. Ancak Blomberg, sanatçıları tespit etmenin "gelişen bir alan olduğunu ve herkesin bir diğerinin çalışmasından yararlandığını" belirtiyor. Eserlere sanatçı adı koyma çabasının geçmişi 1960'lı yıllara ve şimdi 85 yaşında olan, Seattle'daki Burke Müzesi'nde bulunan Kuzeydoğu Kıyısı Yerli Sanatı galerisinin onursal küratörü Bill Holm'e dayanıyor. Kendisi de sanatçı olan ve Kuzeydoğu Yerli sanatındaki tarz ile ilgili bir sözlük oluşturan Holm, bireysel sanatçıları karakteristik tarzları sayesinde belirlemeye başladı. Sanatçı adı belirleme araştırmaları titizlik gerektiriyor, yavaş yürüyor ve sıkça değişiyor. New Mexico Santa Fe Yerli Sanatları ve Kültürü Müzesi'nden küratör Valerie Verzuh, Güneydoğu Yerli çömlekçiliğini değerlendirirken saatlerce desenleri, kullanılan boyaları ve fırça vuruşlarını incelemiş. Ova Yerlileri'nin boncuk işlerine bakan Blomberg, ilmekler arasındaki boncuk sayısı gibi ayrıntılara odaklanıyor. Ancak ilerlemeler sevindirici. Washington Üniversitesi'nden Kathryn Bunn-Marcuse, 19'uncu yüzyıldan kalma "binlerce" gümüş işini incelemiş. 2007'de bir Tlingit kabilesi toplantısında konuşurken 19'uncu yüzyıl belgelerinde bulduğu yaklaşık 70 sanatçının adından oluşan listeyi göstermiş. Bunn-Marcuse, "İnsanlar sonradan yanıma gelip 'Bu benim büyük dedemdi' veya 'Bu benim büyük dayımdı' dediler" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.