Pazartesi 28.02.2011
Son Güncelleme: Pazar 27.02.2011

Arap Ordularının Ateşle İmtihanı

Halk Diktatöre Karşı Ayaklandığında Askerin Tutumunu Ne Belirliyor?
Neredeyse her baskıcı rejimde, liderlerin (ve onları uzun süre iktidarda tutan askeri güçlerin) geri dönüşü olmayan bir karar vermeleri gereken bir an gelir: Değiş veya ateş aç. Gelen haberlere göre Libya'da bazı güvenlik güçleri muhalefet saflarına geçti. Bazıları ise iktidarı destekleyip göstericilerin üzerine ateş açtı. Albay Muammer Kaddafi'ye sadakat konusunda Libya'nın bölündüğü görülüyor. Ülkenin geleceğine dair ikna edici bir plan sunmayan ve kabul edilebilir bir halefi olmayan 82 yaşındaki dünyadan habersiz bir firavunu savunmaya artık değmeyeceğini hesaplayan Mısır ordusu ise en sonunda sokaktaki göstericilerin tarafına geçti. Askerler böylece, Washington'la yaptıkları telefon görüşmelerinde Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in halka ateş açması gerektiğini ve Amerikalıların "evrensel haklar"dan söz etmeyi bırakıp Mübarek'i desteklemesini söyleyen Suudilerin tavsiyesini dinlememiş oldu. Demokrasi amaçlı gösteri salgını Arap dünyasına yayılınca, Bahreyn'in çok daha az disiplinli güvenlik güçleri, kapı komşuları olan Suudilerin gerçekten haklı olduklarına kanaat getirdi. Onlar Mısır'dan iki ders çıkardı: Başkan Obama aradığında telefonu meşgule al ve daha en baştan ateş aç. Tüm polis devletlerinde olduğu gibi bu iki ülkede de, değişimin kilidi ordunun elinde. Ayrıca her çıkarcı kurumun yaptığı üzere, ordu liderlerinin de şu soruyu soracakları tahmin edilebilir: Bizim bundan çıkarımız ne olacak? Ticari girişimlerine ek olarak Amerika'dan para yardımı ve ileri teknoloji silahlar alan Mısır ordusu, Washington'un aşamalı ve somut reform müjdesi vermesine göz yumdu ama gücü elinde tutmasını sağlayan bir dönüşüm talep etti. Öte yandan, Obama'nın tavsiyesini intihar olarak gören Bahreyn ordusu, bunu hiçe saymaya karar verdi. Geçen yaz Obama'nın isteği üzerine bu rejimlerin kırılganlığını inceleyen ve yakın zamanda da demokrasiye geçişi başarılı kılan etkenleri araştırmaya başlayan Beyaz Saray için bunlar hiç de şaşırtıcı değildi. Beyaz Saray'da üst düzey bir ulusal güvenlik danışmanı olan ve Beyaz Saray "Ahmaklar Dairesi" diye şakacı bir ad taktığı birimi yöneten Michael McFaul, haftalar boyunca çalışarak Obama ve Ulusal Güvenlik Konseyi için vaka çalışmaları oluşturdu. McFaul, "Tek bir model veya senaryo yok. Demokrasiye geçişi hazırlayan ve çoğunluğu karmaşık olan birçok yol var" diyor. Mısır'da başta polisle göstericiler arasında sokak çatışmaları yaşanmış, göstericileri Tahrir Meydanı'ndan çıkarmak isteyen çeteler hücuma geçmişti. Ancak Mısırlı muhataplarıyla yaptıkları gergin konuşmaları anımsayan ABD'li yetkililer, ordu krizin sekizinci gününde halkın üzerine ateş açmayacağını belli ettiğinde, Mübarek'in günlerinin sayılı olduğunu anladıklarını söylüyor. Mısır'daki hassas pazarlıklara katılan üst düzey bir Amerikalı yetkili, "Bir öğüdü sürekli tekrarladık: Kendi halkınızla olan bağınızı koparmayın" diye anlatıyor. Amerikalıların sözleri ikna edici oldu ama çoğu Amerikalı yetkiliye göre bunda, Mısır ordusunun Amerika'yla olan köklü ilişkilerinin de önemli etkisi oldu. Amerikalı generaller, onbaşılar ve istihbarat subayları, eğittikleri arkadaşlarıyla telefon ve e-posta aracılığıyla sessizce bağlantı kurunca, 30 yıllık yatırım meyvesini verdi. Ama işin en zor kısmı, yani sivil bir hükümetin gelişmesine izin vermeyi vaat eden ordunun bu sözünü tutmasını sağlamak, şimdi başlıyor. Bu, ülke ekonomisinde önemli bir ağırlığı olan ordunun iktidar tekelinden vazgeçmesi anlamına geliyor. Mısır ordusu bu açıdan, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'na benziyor. Sorun, Mısır ordusunun Güney Kore, Endonezya, Filipinler ve Şili ordularının daha önce yaptığı gibi demokrasiye geçişi yönetip yönetemeyeceği. İyi sonuçlanan bir değişimin en açık örneği, şu anda dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olan Güney Kore. 1980'lerin ortalarında büyük sokak gösterileriyle karşılaşan generaller, serbest seçimlere izin verdi. Ayrıca Endonezya örneği de var. 31 yıl boyunca ülkeyi yöneten General Suharto, hareket imkânını kaybetti ve 1998'de patlak veren gösterilere iki buçuk hafta dayanabildi. Endonezya ordusunun seçimleri düzenlemesi bir yıldan biraz uzun sürmüştü. Beyaz Saray'ın eski bir Endonezya uzmanı olan Karen Brooks, bu süreçte açık bir tarih belirlenmesi kadar dini muhafazakârlara siyaset yapma izni verilmesinin de önemli olduğunu belirtiyor. Brooks, dünyanın bu en kalabalık Müslüman ülkesindeki İslamcı partilerin bile, küçük bir azınlık olarak kaldığına dikkat çekiyor. Bahreyn ordusu Pentagon'a Şiilerin önemli mevkilere gelmesine asla izin vermeyeceğini söyledi. Savunma Bakanlığı'nın eski bir kıdemli yetkilisi, "Bize, tüm Şiilerin İran casusu oldukları söylendi" diyor. Bu nedenle ordu, gösteriler başladığında ateş açmazsa işinin biteceğine ve Şii çoğunluğun yönetimi ele geçireceğine karar verdi. Askeri liderler, Kral Hamad Bin İsa El Halife''ye güvendi. Kralın oğlu Veliaht Prens Salman "ulusal diyalog"u başlatmakla görevlendirildiğinde, birlikler tekrar halka ateş açtı. El Cezire'nin Washington'daki Arapça servisi büro şefi Abdürrahim Fukara, "Sabahın üçünde kadınları ve çocukları öldürürseniz bir süre daha iktidarda kalabilirsiniz ama tüm meşruiyetiniz kaybolur" diyor. Ancak Halk Kurtuluş Ordusu'nun Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda halka ateş açtığı 1989'da aynı şeyin yaşandığını söyleyenler de var. Bu ordu şimdi, yaygın ticari girişimleriyle öyle zengin ve güçlü oldu ki, Çin'in liderlerinin çoğu ona meydan okuyamaz. DAVID E. SANGER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.