Pazartesi 28.02.2011

Patron Kim, Siz mi Cihazlarınız mı?

Günümüz profesyonelleri günün 24 saati çalıştıklarını söylüyor. Çoğu internet sayesinde gerçekleştirdikleri bu çalışma temposundan gurur duyuyor. Bu iş temposu, BlackBerry ortaya çıkınca belirdi. Daha sonra akıllı telefonlar, sosyal medya ve tablet bilgisayarın çıkmasıyla iyice kanıksandı. Ancak bu verimlilik artışının getirdiği bir tedirginlik de var. Pew Araştırma Merkezi'nin İnternet ve Amerikan Hayatı Projesi'nin Başkanı Lee Rainie, "Ev, işi işgal ediyor. İş de evi. İkisi arasındaki sınır ise büyük ihtimalle hiç geri dönmemek üzere kalktı" diyor. Ekonomik kriz yüzünden insanlar internette yaşar hale geldi. Berkeley, California'da yönetici koçluğu yapan Peggy Klaus'e göre, iş imkânlarının ve terfi fırsatlarının artık sınırlı olması yüzünden insanlar öne çıkmak için her yolu deniyor. İşle yatıp kalmak da bunlardan biri. Dockers yöneticisi Karen Riley-Grant, sürekli işle bağlantılı olmaya çalışmanın stresini omuzlarında hissettiğini söylüyor. Bu stresin kaynağı patronlarının baskısı değil, kendi korkuları. "İşimi seviyorum. Sürekli işle bağlantıda olmak kişisel bir karar. Benim işim yüksek tempolu ve çok emek isteyen bir iş. Mesai saatleri dışında gerekli dikkati vermezsem işler sarpa sarabilir" diyor. Riley-Grant, geçen yıl ikinci çocuğunu dünyaya getirmiş. Özel hayatındaki bu büyük değişiklikten önce bile temposunu biraz düşürmesi gerektiğini fark etmiş. Klaus'un yardımıyla çalışma arkadaşlarına, geceleri ve hafta sonları iPhone'unu birkaç saatliğine kapatacağını söylemiş. Araştırmacılara göre, çalışanlardan mesai saatleri dışında ne beklendiğinin açıklığa kavuşturulması, beklentiler açısından önemli. Ofis iletişim sistemleri tedarikçisi Avaya'nın Küresel Stratejik Danışma Müdürü Craig Wilson, farklı ülkelerde farklı zaman dilimlerinde çalışan iş arkadaşlarına karşı düşünceli davrandığını söylüyor. "Akşam 7'de birine bir e-mail atarsam, ondan o gece ya da sabah 7'de bir cevap gelmesini beklemem doğru olmaz" diyor. Çalışanların elektronik cihazları günlük yaşamlarına entegre etme derecesi kişiye göre değişiyor. Bazıları, iş ve özel hayatı kesin bir çizgiyle ayırırken, diğerleri ikisini tamamıyla birleştiriyor. New York merkezli pazarlama firması Fleishman-Hillard'dan Stephanie Marchesi'nin, yanında sürekli 4 cihaz taşıması gerekiyor. Ailesi ve sosyal ilişkileri için bir iPhone ve iPad taşırken iş için bir BlackBerry ve dizüstü bilgisayarını kullanıyor. "Cihazları önüme koyup hayatımın tüm unsurlarını aynı anda kontrol edebiliyorum" diyor. Normal bir günde, Connecticut'ten New York'a giden sabah 7 trenini yakalıyor. Trene biner binmez dizüstü bilgisayarı ve BlackBerry'siyle internete bağlanıyor. Trendeki bir saati, ofisteymiş gibi geçiyor. "Yolculuk yaparken dünyayla iletişimimi kesmek zorunda kalmıyorum" diyor. Aynı şey geri dönüş yolculuğu için de geçerli. Marchesi, "Bu süreç bana son derece doğal geliyor. Stresli bir insan değilim. Stresten boğulan bir insan değilim. Manyak da değilim. Ben sadece kendimi işe adamış sürekli irtibat halinde olan biriyim" diyor. Charlotte, Kuzey Carolina'da bir muhasebe firmasının başında olan Alan Atwell, özel hayatı ile işini ayrı cihazlarla ayırmıyor. Ancak işin özel hayatını boğmamasına özen gösteriyor. "Genelde, elimdeki telefona bakıp etrafta dolaşmamaya çalışıyorum. Ayrıca, zamanımı iyi düzenleyip ona göre herkese zaman ayırmaya çalışıyorum" diyor. Chicagolu insan kaynakları yöneticisi Ana Dutra'nın BlackBerry'sinden bir e-postaya cevap verirken aynı anda iPhone'uyla konuşması çok şaşırtıcı değil. Eskiden geceleri telefonlarını titreşim moduna alıyormuş. Bu yüzden geceleri ortalama 20 telefon çağrısına cevap vermek zorunda kalıyormuş. Artık geceleri her iki telefonu da sessizde. "Eğer biraz kafanızı dinlemek istiyorsanız, kendinize bir veya bir buçuk saat ayırmak size kalmış" diyor. Teknolojinin kendisini biraz daha bağımsız yaptığını söylüyor. "Ancak bizi köleleştirdiği de bir gerçek" diyor. Firefox internet programını üreten Mozilla'nın eski başkanı John Lilly, bir süre önce sürekli internete bağlı olma alışkanlığının üstesinden gelmeye çalışmış. Blogunda, bazen Google Reader, Twitter ve Facebook'u kapattığını söylüyor. Lilly'nin bu çabası başarısızlıkla sonuçlanmış. "Tüm bu bağlantılardan ayrı kalmayı başaramadım. Daha doğrusu, ayrı kalmak istemedim" diyor. "Teknolojinin iyi yanı, nerede olursanız olun çalışabilmeniz. Kötü yanı ise, nerede olursanız olun, çalışmanız gerektiği" diyor. Ca l i f o rnia'daki Stanford Üniversitesi'nden Profesör Robert Sutton, internete bağlı olarak sürekli iş yapmanın, işin kalitesini düşürdüğünü söylüyor. "Bu cihazlar yüzünden herkes daha fazla iş yapıyor ve bu da yapılan işin kalitesini düşürüyor" diyor. Ancak yönetici koçu Klaus, "Bir teknoloji tsunamisi yaşıyoruz. Sevsek de sevmesek de bu durumu kabul edip ayak uydurmamız gerekiyor" diyor.
MICKEY MEECE

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.