Pazartesi 16.05.2011
Son Güncelleme: Pazar 15.05.2011

Fabrikasyon Gıda Çevre Düşmanı

İncil'de herkesin bildiği bir öykü vardır. Hazreti İsa beş somun ekmek ve iki balıkla 5 bin kişiyi doyurur. İşte, uzmanların kanısına göre öyküdeki balık, tilapi veya tatlı su çipurası. Fakat buradaki Aquafinca balık çiftliğinde modern bir mucize her gün gerçekleşiyor. On binlerce etli butlu tatlı su çipurası Yojoa Gölü'ndeki kafeslerden çıkarılıp soğuk bir kesimhanede fileto haline getiriliyor ve ABD'ye giden uçaklara yetiştiriliyor. Bu filetolar 12 saat içinde de tabaklarda servis ediliyor. Amerikalılar geçen yıl 215 milyon kilo tatlı su çipurası yedi. Bu miktar on yıl öncesinin dört katı. Bir başka deyişle, bir zamanlar Afrika'ya özgü olan bu gizemli balık, ABD'nin en sevilen çiftlik balığı oldu. Tüketilen balıkların çoğunun doğada yetişmesine rağmen tüketilen çipuranın çok büyük bir bölümü Latin Amerika veya Asya'daki çiftliklerde yetiştiriliyor. Besin sektöründe "su tavuğu" olarak da bilinen (çünkü kolay üreyip tadı hafif olan) çipura adeta kusursuz bir fabrika balığı; mısır ve soya ağırlıklı yemlerle beslenerek hızla kilo alıyor, ucuz tavuk yemine benzer bir besinle düşük maliyetli bir su ürünü olup çıkıveriyor. Aquafinca'nın Genel Müdürü Orlando Delgado, "On yıl önce kimsenin bundan haberi yoktu. Şimdiyse tadı hafifi olduğu için herkes, özellikle de hastanelerle okullar onu istiyor" diyor. Çiftlik çipurası, denizlerdeki doğal yaşamın açıkça talan edildiği bir dönemde sağlığa ve çevreye yararlı olarak lanse ediliyor. Oysa öbür balıklarla karşılaştırıldığında, çiftlik çipurasının sahip olduğu yararlı omega 3 yağ asidi (yani doktorların sık sık balık yemeyi önermesinin esas nedeni olan balık yağları) epeyce az. Örneğin, somon balığındaki miktar tatlı su çipurasının 10 katı. Kuzey Carolina'daki Wake Forest Baptist Tıp Merkezi'nden Fizyoloji ve Farmakoloji Profesörü Floyd Chilton, "Görüntüsü ve tadı balık gibi olabilir, ama aynı yararlı özelliklere sahip değil. Zararlı bile olabilir" diyor. Tatlı su çipurası çiftliklerini savunanlar ise hızla büyüyen bu genç endüstride standartların yükseldiğine dikkat çekiyor. WWF koruma dairesi ve IDH'nin (Hollanda merkezli bir sürdürülebilir ticaret programı) oluşturduğu Akuakültür Yönetim Konseyi şu an tatlı su çipurası çiftlikleri için bir denetim programı yürütüyor. Denetimden geçenler, balıklarını "sorumlulukla üretilmiştir" şeklinde tanımlayan birer belge alacak. Aquafinca bu belgeyi alan ilk kuruluş oldu. Balık stoklarının azaldığı ve insan nüfusunun arttığı bir dünyada besin ve istihdam sağladığı için bu sektörün büyüyeceği belirtiliyor. Arizona Üniversitesi'nden Biyolog Kevin Fitzsimmons, "Çiftliklerde her yıl daha çok balık üretilecek. Bir düşünün; kırmızı et için avlanmak zorunda olsaydık birçok insan aç kalırdı" diyor. Afrika'daki göllere özgü olan tatlı su çipurası 20'nci yüzyılın ikinci yarısında, yoksul tropikal ülkelere sokuldu. Amaç, yosun ve sivrisineklerin yayılmasını önlemekti. Tatlı su çipurası çiftliklerine standart getirilmesi için çalışan ve WWF'de biyolog olan Aaron McNevin'e göre bu "belki de iyi bir fikir değildi". Çünkü tatlı su çipurası "bilinen en yayılmacı türlerden biridir ve bir kere yerleşti mi ondan kurtulmak çok zordur". Özel sektör 1990'larda bu dayanıklı balığın üretiminde bir fırsat gördü. Bilim insanları seçici üretme yöntemiyle bugünün endüstriyel soyunu geliştirdiler. Bu iri ve etli balıkların başı ve kuyruğu küçük olup bağırsakları besini daha çabuk özümsüyor. Yaklaşık bir kiloluk satış ağırlıklarına dokuz aylık yoğun bir beslenme döneminin sonunda ulaşıyorlar. Nikaragua'nın başkenti Managua'nın dışındaki Nicanor Balık Çiftlikleri'ne bağlı tatlı su çipurası üretim kafeslerinde teknisyenlik yapan Danilo Sosa, "Doğa yabani türler içindir; bizim burada yaptığımız şey fileto" diyor. Çin, Honduras veya Ekvador çipuralarını seçen tüketicilereyse yol gösteren yok. California'daki Monterey Körfezi Akvaryumu'nun Akuakültür Araştırma Müdürü Peter Bridson, "Akuakültür üretimi bu hızla yayılırken tüketicilerin neyi yiyeceğine karar vermesi çok zor" diyor. Sürdürülebilir balık tüketimi için bağımsız bir rehber olan ünlü Seafood Watch programı bu akvaryumun bir eseri. Seafood Watch listesindeki tatlı su çipurası içinde "en iyi seçim" şimdilik ABD'de yetiştirilenler. Latin Amerika'dakiler "iyi bir alternatif", Çin'dekiler ise "kaçınılması gereken" sınıfında yer alıyor. Bridson, bu derecelendirmelerin büyük ölçüde fiili gözlemlere ve atıkları nasıl tasfiye ettiklerine dayandığını belirtiyor. Fakat birçok biyolog, büyük bir sektör halini alan tatlı su çipurası çiftliklerinin tedbiri elden bırakacağından ve arkasında ölü göller ve nesli tükenmiş türler bırakacağından endişe ediyor. Balık biyologu Doktor Jeffrey Mc- Crary son on yıldır, küçük ve kısa ömürlü bir tatlı su çipurası çiftliğinin Nikaragua'daki Apoyo Gölünü'nü nasıl etkilediğini inceliyor. 1995-2000 arasında çalışan çiftlikle ilgili, "Küçücük bir kafes koca gölün tamamını mahvetti!" diyor. Çiftliğin atıkları ekosistemi kirletmiş ve bazı çipuralar serbest kalmış. Balıklar için önemli bir besin kaynağı olan "charra" adlı su bitkisi ortadan kaybolmuş ve göl çöle dönmüş. Nikaragua merkezli FUNDECI vakfı için çalışan McCrary'ye göre bugün bazı bitki ve balık türleri yavaş da olsa kendine geliyor, fakat bazıları da belki de temelli olarak yok oldu. Nikaragua Su Kaynakları Araştırma Merkezi'nin Müdürü Doktor Salvador Montenegro da, "ulusal bir hazineyi tehdit ettiği" gerekçesiyle, Nikaragua Gölü'ndeki Nicanor tatlı su çipurası çiftliğinin kapatılması için on yıldır mücadele veriyor. Göldeki "gökkuşağı levreği" gibi zayıf balıkların yok olduğu biliniyor. Fakat Nicanor'un yöneticisi David Senna, kafeslerinin gölde çok küçük bir alan kapladığını ve oradaki güçlü akıntıların balık atıklarını uzaklaştırmaya yettiğini iddia ediyor. Tatlı su çipurası Nikaragua Gölü'ne 1980'lerde girmiş, "dolayısıyla gölü ele geçirecekleri varsa zaten şimdi bunun için bir şey yapmak için çok geç". Doktorlarsa tatlı su çipurasının besin değerine odaklanıyor. Ontario'daki Guelph Üniversitesi'nden Besin Bilimi Profesörü Bruce Holub, tatlı su çipurasının bir protein kaynağı olduğunu ve omega 3 içerdiğini belirtiyor. Fakat bazıları da başka bir yağ asidi olan omega 6'nın çiftlik tatlı su çipurasında omega 3'ü 2'ye 1 oranında geçtiğine dikkat çekiyor. Kimi araştırmaların sonucuna göre bu oran kalp hastalıkları riskini artırabiliyor. Amerika'da bir tıp araştırma grubu olan Mayo Clinic, hastalarına tatlı su çipurası "göründüğü kadar kalp dostu" olmadığını söylüyor. Ayrıca dünya piyasalarındaki tatlı su çipurasının çoğu Çin'den geliyor ve buradaki çiftlikler sağlıklı bir işleyişten yoksun olarak değerlendiriliyor. Çin çipuraları donmuş olarak ihraç ediliyor ve çözüldüğünde rengi bozulmasın, taze görünsün diye karbonmonoksit içeren paketlere konuyor. Nicanor'un yöneticisi David Senna, "Özellikle kriz döneminde insanlar taze çipuranın yarım kilosuna 5,99 dolar vereceklerine donmuş olanına 3,99 dolar ödemeyi tercih ettiler" diyor. Bridson da Çin'deki balık çiftliklerinde düzenlemelerin eksik olduğunu ve sektörün kesin standartlara ihtiyaç duyduğunu aktarıyor. O güne kadar ucuz ürünlerin daha avantajlı olacağı kesin. McCrary de, "Bir havuzda 100 tatlı su çipurası varsa rahatça yüzebildikleri için belki de hepsi mutludur, ama o maliyetle dünya pazarlarına girip onları satamam. Köy tavuğu bulabilirsiniz, ama benzer bir çipura yok" diyor.
ELİSEBETH ROSENTHAL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.