Giriş Tarihi: 22.8.2011

Çokkültürlü Hollanda Kimlik Sorunu Yaşıyor

Geçen ayki toplu katliamın kafasını İslam'la bozmuş sanığı Norveçli Anders Behring Breivik, Kuzey Avrupa'da göçmen karşıtı sağın güçlenmesine örnek oluşturan Hollanda'yı çok övüyor. Avrupa'da bazen şiddetlenen, İslam'a ve onun ulusal değerlere karşı yarattığı tehlikeye yönelik tepkinin, Avrupa'nın din savaşlarından doğan ülkesi Hollanda'da başladığı söylenebilir. Halkın öfkesinin arttığı on yıllık bir dönemin ardından, hükümeti iktidarda tutan ülkenin en büyük üçüncü partisinin başında, göçmen ve Müslüman karşıtı saldırganlığı ile bilinen siyasetçi Geert Wilders var. Maria Kuhlman ve arkadaşları Amsterdam'ın güneyinde, çoğunlukla göçmenlerin yaşadığı Slotervaart semtinde bir Ramazan günü öğleden sonra dolaşan, içlerinde cübbeli ve sakallı erkeklerle başörtülü kadınların olduğu Müslüman aileleri izledi. İri bir sarışın kadın, "Bastır Wilders!" diye bağırdı. Irkçı söylemlerle sosyal harcamaların artırılması talebini birleştiren Wilders'ın Özgürlük Partisi, Haziran 2010'daki seçimde yüzde 15.5 oy aldı. Wilders Kuran'ı Hitler'in "Kavgam" kitabıyla karşılaştırıp camilere "nefret sarayları" diyerek nefret söyleminde bulunduğuna dair suçlamadan geçenlerde beraat etti. Tüm göçmenlerle çocuklarının sınır dışı edilmesini isteyen ve Müslümanların "Avrabya"yı kurmaya yönelik sözde komplosu hakkında uyarıda bulunan Wilders, röportaj taleplerimizi geri çevirdi. Söylemleri çoğu Hol landal ıyı ürkütse de, Wilders hakiki korkulara değiniyor. Kuhlman, "Bazen İslam'dan korkuyorum. Çok güçlüler ve semti ele geçiriyorlar. Wilders'ı sevmiyorum, o bir domuz. Ama o çoğu kişinin aklından geçenleri söylüyor" diyor. Norveç'teki olayın ardından Hol landal ı lar durumu yeniden değerlendiriyor. Partisinin Wilders'ın desteklediği hükümete katılmasına karşı çıkan, katliamın herkesi korkuttuğunu söyleyen Surinam doğumlu Hıristiyan Demokrat milletvekili Kathleen Ferrier, "Norveç'teki olay, Hollanda toplumunun nasıl diken üstünde olduğunu açıkça gösteriyor. Wilders nefret dolu şeyler söylüyor ama kimse itiraz etmiyor. İfade özgürlüğümüz olsa da, kişi sözlerinin yaratacağı sonuçlar için sorumlu davranmalı" diyor. Kökeni Yahudilerin Nazilere teslim edilmesine dayanan, ırk ve etnik köken tartışmasına dair tabular çoktan kayboldu. 36 yıldır Slotervaart'ta yaşayan Kuhlman, "Artık kendimi evimdeymiş gibi hissetmiyorum" diyor. 1950'lerde kurulan Slotervaart'ın mevcut sakinlerinin yüzde 60'ı, Faslılar ve Türkler başta olmak üzere göçmenlerden oluşuyor. Özellikle ikinci nesilde suç oranı yüksek. Bir göçmen komşusundan bahseden Kuhlman acı biçimde gülerek, "O değil ben çalışıyorum. Tüm vardiyalarda çalışıp vergi ödüyorum. Onlar için çalışıyorum" diyor. Başka bir semt sakini Willem Stuyter, "Artık çok geç. On yıl içinde Müslüman bir ülke olacağız" diye ekliyor. Hollandalıların kaygılarının bir kısmı kimlikle ilgili ama Müslümanların da benzer endişeleri var. Okuma yazma bilmeyen Faslı göçmen bir çiftin oğlu olan 42 yaşındaki İşçi Partisi milletvekili Ahmet Markuş'a göre, birbirine paralel iki kimlik krizi mevcut. Çoğunluğu Fas ve Türkiye'nin doğusundaki yoksul ve az eğitimli kesimlerden gelen Müslümanlar bireycilik, cinsiyet eşitliği ve eşcinsel haklarını destekleyen laik toplumdan korunmak için geleneksel değerlerle camiye sarıldı. Markuş, "Hollandacayı bilmiyor, ülkeyi tanımıyorlardı. Cinsel devrimi, feminizmi ve gençlerin anarşizmini bir kışkırtma, çürümüş toplumun parçası gibi gördüler" diyor. Onların Hollandacayı akıcı konuşan ama kolayca kabul görmeyen çocukları, daha da büyük tehlike altında. Çok sayıda gencin suça yöneldiğini ve kendi kimlik sorunlarıyla uğraştığını söyleyen Markuş, "Ben kimim? Aslında nereliyim? Hollandalı olabilir miyim?" diye soruyor. Hollandalı siyasetçilerin bu sırada dil ve meslek eğitimi yoluyla ekonomik bütünleşmeyi desteklediğini söyleyen Markuş, "Dini kimliğin göçmenler için önemini anlamadılar. Artan göçmen nüfusunun yarattığı öfkeyi anlayamadıkları gibi, gerici dedikleri dini de önemsemediler. İki tarafta da korku var" diyor. Amsterdam'ın doğusunda ülkenin en genç şehri Almere'de, Wilders yüzde 30 oy aldı. Surinam göçmeni bir ailenin burada doğan 24 yaşındaki kızı Raihsa Sahinoer, buna şaşırmamış. Sahinoer, "Wilders burada doğsak bile hepimizin geri gitmesi gerektiğini söylüyor" diyor. Hollandalılar gibi yaşadığını söyleyen Sahinoer, "Ama bize siyahların Hollandalı olamayacağını söylüyorlar" diyor. Peki, o kendisini Hollandalı olarak hissediyor mu? "Hayır" dedikten sonra durup, "Hollandalı ne demek?" diye soruyor.

STEVEN ERLANGER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.