Yaşamın Başlangıcı Nerede?
Yeni Yaşam Biçimleri Düşünmek
Başka laboratuvarlarda da artık türlü olasılıklar araştırılıyor. Steven Benner gibi araştırmacılar, dört harfi aşkın bir alfabeye dayalı şifreler kullanan DNA'lar geliştirip deney yapıyor. İnsan genomunun çözülmesine yardım eden ve bugün J. Craig Venter Enstitüsü'nün başkanı olan J. Craig Venter, hazır kimyasallarla bakteryel bir keçi parazitinin genomunu baştan yapıp onu bir bakterinin içine yerleştirdi, o da bakteriyi ele geçirip kendi kopyalarını üretmeye başladı. Harvard Tıp Fakültesi'nden George Church ve Farren Isaacs, E. Coli bakterisinin genomunu baştan programladıklarını, böylece ona yeni özellikler katmanın yolunu açtıklarını bildirdiler. Yine Harvard Tıp Fakültesi'nden Jack Szostak ve meslektaşları, kendini kopyalayabilen ve tahminen evrimleşebilen suni bir hücre yapmak gibi iddialı bir projeye giriştiler.
Yaşamın Başlangıcını Aramak
Bilim insanları Dünya'da yaşamın 3,8 milyar yıl kadar önce başladığına inanıyor. Kimyacılara göre yaşamın ilk örneği bir RNA olabilir. (The New York Times, 22 Ağustos'ta, Avustralyalı ve İngiliz yerbilimcilerinden oluşan bir ekibin tek hücreli canlılara ait 3,4 milyar yaşında fosiller bulduklarını bildirdi. Bilim insanlarına göre bunlar, Dünya'da bilinen en eski fosiller.) Bugün RNA, DNA'nın ayak işlerini yapıyor. DNA gibi genetik bilgileri şifreliyor fakat ondan farklı olarak, başka moleküller arasında kimyasal tepkimeleri de başlatarak onları ayırabiliyor veya birbirine bağlayabiliyor (modern organizmalarda bu işi daha çok proteinler yapmaktadır). Mas sachus et ts Tek no l o j i Enstitüsü'nden biyolog Alexander Rich, 1962'de RNA'nın başlangıçta iki rolü de üstlenmiş olabileceğini dile getirmişti. Bilim insanları Dünya'da yaşamın bu şekilde doğduğunu ispatlayamıyor ama kendi RNA'larını yapıp ona hayat üfleyip üfleyemeyeceklerini görebilirler. 2002'de Dr. Joyce ve araştırmacı Natasha Paul, küçük bir molekül çiftini tanıyıp birbirine bağlayan bir molekül tasarladılar. Birleşen moleküller başlangıçtaki T biçimli molekülün yeni bir kopyasını oluşturacaklardı. İşe yaradı; RNA, kendine ait yeni bir kopya üretebildi ama bu, başlangıçtaki RNA'nın doğal çözülme eğilimine ayak uyduracak kadar hızlı değildi. Yani RNA üremeye kalmadan ölüyordu. Dr. Joyce, birbirini tümleyen iki RNA versiyonunun yekdiğerini üretmesini sağlayarak, işlemi hızlandırmanın bir yolunu buldu. 1 Ekim 2007'de "kritik bir aşamaya" gelindi ve molekül nüfusu katlanarak çoğalmaya başladı. Dr. Joyce'un ekibi 12 türden çoğaltıcı geliştirdi ve bunlar üreme kabiliyetlerini artıracak şekilde mutasyona uğrayıp evrimleşebiliyorlardı. Rekabet etsinler diye onları doğru "besinlerin" olduğu bir potaya attılar. Sonunda kazanan moleküller artık her 15 dakikada bir ikiye katlanıyordu. Yanlış değiş tokuşlar mutasyonlara götürüyordu. Baş l angıçtaki versiyonların çoğu neredeyse tamamen ortadan kalktı. Kısacası, moleküller evrimleşti.
Molekülleri Kullanmak
Başka bir deneyde de moleküller, ancak başka bir kimyasalın varlığı halinde çoğalacak şekilde yeniden tasarlandı. Çoğaltıcı moleküllerin çevredeki kirletici maddeleri veya tehlikeli toksinleri saptayacak şekilde tasarlanabileceğini açıklayan Dr. Joyce, "Bunun da böyle bir uygulaması olacak" diyor. Dr. Joyce'un ekibi şimdi 256 değişik çoğalma enzimiyle aynı turnuvayı yeniden başlatmaya hazırlanıyor. Bunun sonucunda 65 bin olası gen kombinasyonu doğabilir. Dr. Lincoln'ün belirttiği gibi, "Kapıyı çalıyoruz, ama içeri girmemize daha var". RNA'nın bazı yeteneklerini keşfetmekle ilgili bir Nobel ödülünü paylaşan Yale Üniversitesi profesörü Sidney Altman, deney tüpünde gerçek yaşama hâlâ birkaç yıl olabileceğini aktararak, "Gerry Joyce'un çoğaltıcı molekülleri çok akıllı" diyor ama henüz kendi kendine hayatta kalamadıklarını ekliyor. RNA'larına örnek olarak ne öğretebileceği sorulan Dr. Joyce, küçük bir molekül çiftini birleştirerek kendini kopyalamasını sağlayan malzemelerden birinin yaratılmasında rol alabileceğini söylüyor. Yeteneği artırmanın karmaşıklıktan geçtiğini belirtiyor. Dr. Joyce'un molekülünün yalnızca iki geni var, insanın ise 25 bin; deneylerde bu genlerin dört harfi kullanılıyor, insan genomununsa 3 milyar harfi var. "Bize yaşam kitabının tamamını verebilecek küçük bir oyuncak genomumuz var ama cümleler henüz iki sözcükten ibaret" diyor Dr. Joyce. Öte yandan, Dr. Joyce'un genomu hiç tahmin edilmeyen bir sözcükle belki yaratıcısını da şaşırtabilir. Dr. Joyce, "Öyle bir şey olursa bunu benim için yapmış olur ve beni mutlu eder" diyor ve ekliyor: "Bunu yüksek sesle söylemem ama o bir canlı."
EN SON HABERLER
- 1 Antikalar Ülkelerine Dönerken
- 2 Ne Kadar Gereksiz ve Ucuz da Olsa Fikirler Tutabilir
- 3 Eski Şehir Göçmenler Sayesinde Canlanıyor
- 4 Yapımı Geciken Berlin Havalimanı Turist Çekiyor
- 5 Vergi Kaçakçılığına Karşı Piyango Çözümü
- 6 Umut Yolculuğu Ölümle Bitti
- 7 Atina'da İşsizlerin Acıları Duvara Yansıyor
- 8 'Kupayı Engelleyeceğiz'
- 9 Yabancı Otomotiv Şirketlerinin Çin Pazarındaki Payı Artıyor
- 10 Dev Ekranları Kontrol Savaşı