Giriş Tarihi: 10.10.2011

Dirençli Bir Avrupa

Birçok uzmana göre Avrupa'yı daha yakın bir birlik içinde görme rüyası artık darmadağın, ortak para birimi de çökmeye mahkûm hale geldi. Avrupalı politikacılar aylardır sanki felç oldu. Bir yandan kurtarma fonuna milyarlarca euro daha ekleme ihtiyacı duyuluyor, öbür yandan da üye ülkelerden daha müreffeh olanların vatandaşları, sorumsuz buldukları Yunanları kurtarmak için tekrar para göndermeyi istemiyordu. Avrupa Komisyonu'nun Başkanı José Manuel Barroso, bunun AB tarihindeki en ağır kriz olduğunu ve etkili çözümler bulunamamasının "Avrupa'nın ölümü" anlamına geleceğini belirtiyordu. Fakat Avrupalı liderler son haftalarda köklü reformların gerekliliğini anlamışa benziyor. 27 üyeli AB'den 17 ülkenin ortak para birimi olan euronun artık kurtulma şansı olabilir. Kimi ekonomistler "Birleşik Avrupa Devletleri"nin kurulmasını öneriyor. Buna göre üye ülkeler vergileri toplayıp Brüksel'e gönderecek, Brüksel de bu fonları daha zayıf olanlara dağıtabilecek. Almanya gibi zengin üyeler paralarını devretme fikrinden daha şimdiden yaka silktikleri için bunun gerçekleşme şansı yok. Bir diğer alternatif de "Çekirdek Avrupa", yani ödeme gücü olan ülkeler euro bölgesinin çekirdeğini oluşturması. Borç kriziyle boğuşanlar da eski para birimlerini canlandıracak. Bu seçenek fazla maliyetli olduğu için reddediliyor. Yunanistan euro bölgesinden ayrılıp drahmiye dönerse euro cinsinden borca batmış olan Yunan bankaları iflas eder. Fakat Yunanistan'ın borç yükünü taşıyan Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki bankalar da onlarla birlikte batar. Fransa eurobond, yani tüm euro bölgesi ülkelerinin garanti ettiği borçlanma tahvilleri çıkarmaktan yana. Alman Şansölyesi Angela Merkez'se, yoksul Avrupa ülkelerini yine fazla harcamaya teşvik edeceği korkusuyla bu fikre karşı çıkıyor. Merkel, euro bölgesi liderlerinin ulusal maliye politikalarını birbiriyle bağdaştıracağı bir Avrupa "ekonomi hükümetini" tercih ediyor. Öyle görünüyor ki, Almanya veznedar rolünün karşılığında daha çok söz sahibi olmak istiyor. 1995'ten 2004 yılına kadar Avrupa Komisyonu'nun tarımdan sorunlu üyeliğini yapmış olan Franz Fischler bana, doğru adımların gecikmeden atı lması durumunda euronun kurtulacağına inandığını söyledi. Fischler, 67 milyar dolarla Avrupa Birliği genel bütçesinin neredeyse yarısını oluşturan yıllık bir bütçeye nezaret etmiş biri olarak, konuya en çok vakıf olanlardan biri. Müstakbel bir krizin önüne geçmek için teklif ettiği çeşitli çözümler arasında, bir ülke kamu harcama sınırlarını aştığında otomatik olarak devreye girecek yaptırımlar da var. Fischler, "Mali sektörün, özellikle türev piyasaların daha iyi düzenlenmesine de ihtiyacımız var. Uluslararası finans piyasasının birer birer euro bölgesi üyelerini seçip saldırmasını artık kabul edemeyiz" diyor. Avrupa'da üye devlet ler i denetleyecek ve eurobondlar çıkaracak para fonuna benzer bir merciye ihtiyaç duyulduğuna inanan Fischler, Almanların bu fikre itiraz ettiklerini biliyor ve "Sonunda faturanın yine onlara patlayacağından korkuyorlar" diyor. Almanya ve Fransa dâhil olmak üzere, birliğe üye devletlerin bütçe açığı ve borç düzeyini düşük tutmayı hedefleyen Maastricht adlı kriterleri karşılayamamasını "ilk günah" olarak niteliyor. "Yunanların yaptığı gibi Avrupa Birliği'ni aldatmak ileride imkânsız hale getirilmelidir. Bu yapılamayacaksa eurobond da olmayacak ve çöküş yaşanacaktır" diyor Fischler. Bu akıbeti gören AB nihayet harekete geçiyor. Gelecekte mali disiplini korumak üzere yeni bazı katı kurallar yürürlüğe kondu. Bu çerçevede Brüksel, bütçe dengesini sağlamak için yerel bürokratların faaliyetlerini denetleyecek. Bütçe açığını sınırlar dâhilinde tutmayan veya aşırı borçlanan hükümetler de gayrisafi yurtiçi hâsılanın en az yüzde 0.2'si oranında bir cezaya çarptırılabilecek. Her kesimden birçok Avrupalı, 27 ülkeden 500 milyon insanı barındıran birlikten giderek bıkar hale geldi. Fakat onu sonuna kadar savunanlar da var. Fransız Yeşiller Partisi'nin üyesi ve Avrupa Parlamentosu'nun en açık sözlü milletvekillerinden olan Daniel Cohn-Bendit, birliğin yurttaşlar için faydalarını bana sıralarken, "Küreselleşme üstünde söz sahibi olmak istiyoruz" diyor. Hiçbir Avrupa devletinin kendi başına küresel bir rol oynayamayacağını söyleyen Cohn- Bendit, Napolyon veya Hitler olmadan, İngiliz veya Rus derebeyleri olmadan barışçıl bir devrimle birleşmek üzere yola çıktıklarını ekliyor. Nitekim yalnızca elli yılda, Avrupalıların çıkarlarını dünyada temsil etme gücüne sahip bir kurum var edildi. Cohn-Bendit, "Amerika Birleşik Devlet lerine bakın" diyor. "Yurttaşlarını korumak üzere varlar. Bunu tek başına ne Vermont, ne de Yunanistan kadar iflas etmiş olan California yapabilirdi" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.