Pazartesi 26.12.2011

Donmuş Toprakta Saklı Tehlikeler

Donmuş göldeki bir delikten bir kabarcık yükselip patladı. Bu kabarcığı bir yenisi, onu da bir başkası izledi. Buzlu suyun derinliklerinde bir kazan kaynıyormuş gibi görünüyordu. Her kabarcık bir miktar metan gazını serbest bırakıyor. Gölün dibindeki çürüyen bitki çöküntülerinin ürettiği bu gazın sera etkisi büyük. Dipteki bitkiler en son 30 bin yıl önce gün ışığını görmüş, ardından bir derin dondurucuya hapsolmuştu. Ancak artık serbest kalıyorlar. Metan gazının serbest kalmasını inceleyen önde gelen bilim insanlarından Katey M. Walter Anthony, "Bu çok can alıcı bir konu" diyor. Birkaç dakika sonra buzun kenarından eğilerek suya bir şişe indiriyor ve gaz örneği alıyor. Yeryüzünü bekleyen akıbetle ilgili en büyük gizemlerden birini anlamaya uğraşan bilim insanları için küçük bir ipucu daha çıkarıyor.
Gaz Deposu
Dünyanın kuzey bölgelerinin donmuş bir karbon deposu olduğu uzun süredir biliniyor. Bu karbonun kaynağı, buzlu topraklarda hapsolmuş yapraklar, kökler ve benzeri organik maddeler. Buzları çözülen bu karışım, metan ve karbondioksit gibi sıcağı tutan ve gezegenin ısınmasına yol açan gazlar ortaya çıkarıyor. Son yıllarda ortaya çıkan ve büyük şaşkınlık yaratan gerçek ise, aşağılarda saklı olan organik çöküntülerin çokluğu. Permafrost olarak bilinen donmuş topraklar kuzey yarıkürenin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. Ve yeni bir araştırmaya göre buradaki karbon miktarı tüm atmosferin iki katı kadar. Bu coğrafyanın büyük bir b ölümünde ısıartıyor v e uzmanlar bunu esas olarak insan kaynaklı sera gazlarına bağlıyor. Fakat bu arada donmuş topraklar da ısınıyor. Bazı yerlerde bu topraklar çözülmeye başladı bile. Ve donmuş karbonun istikrarsızlaştığına dair belirtiler ortaya çıkıyor. Colorado'nun Boulder kentindeki Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nden araştırmacı Kevin Schaefer, "Buzluğunuzdaki sebzeye benziyor bu. Orada olduğu sürece bozulmayacağını bilirsiniz. Ama çıkarıp buzdolabına koyduğunuzda çözülecek ve eninde sonunda çürüyecektir" diyor. Topraktaki karbon atmosfere karışırsa gezegenin ısınması hızlanacaktır. Asıl kaygı verici olasılıksa, bu maddenin önemli bir bölümünün karbondioksit değil, metan olarak serbest kalması. Çünkü karbondioksit genelde organik maddelerin çözülmesiyle ortaya çıkarken, güneş ısısını çok etkili bir şekilde hapseden metan, çözülmenin göl ve sulak arazilerde gerçekleşmesiyle belirir.
ABD Enerji Bakanlığı ve Avrupa Birliği sorunun anlaşılmasına dönük projeler için destek verirken NASA'nın da benzer bir stratejisi var. Fakat araştırmacılar tahsis edilen para ve insan kaynağının risklere kıyasla çok yetersiz olduğuna dikkat çekiyor.
Bilgisayarlarda yapılan ön analizler, Arktik ve yarı Arktik bölgelerden bir yılda sızabilecek karbonun bugün insan faaliyetlerinden kaynaklanan yıllık emisyonun yaklaşık yüzde 15'ine ulaşabileceğini gösteriyor.
Yakınlarda yapılan bir araştırmadaysa 41 permafrost uzmanı, dünyanın hızla ısınması halinde donmuş topraklardan çıkacak gazların bugünkü emisyonun yüzde 35'ini bulabileceğini hesaplıyor.
Aynı uzmanlar, toplumların kendi emisyonlarını kısa sürede kontrol altına alması halinde donmuş topraklardan çıkan sera gazlarının çok daha düşük düzeyde, belki de insan kaynaklı emisyonların yüzde 10'una eşdeğer kalabileceğini aktarıyor.
Dünya çapında sera gazlarını takip eden Avustralyalı araştırmacı Josep G.
Canadell, "Bugünkü emisyonların yüzde 5 ila 10'u bile aslında çok büyük bir oran.
Yüzde 30 ise facia boyutunda. Yüzlerce yıl sürecek kronik bir emisyon kaynağı demektir" diyor.
Donmuş Toprakların Tarihi
Alaska Üniversitesi'nden A. David McGuire, Kuzey Amerika'nın batısının ve doğu Sibirya'nın farklı bir jeolojiye sahip olduğunu ve orada bu yüzden bu kadar bitki çöküntüsünün buzlar içinde kaldığını belirtiyor.
Bu bölgeler son buzul çağında buzullarla kaplı değil ama iklim yine de dondurucu ve fırtınalıydı. Toprağın ince üst tabakası yazları çözülüyor, yetişen otlar da karbondioksiti emiyordu. Sert kışlardaysa otların kökleri, yapraklar, hatta hayvan leşleri çürümeye başlamadan donuyordu. İşte bu donmuş toprak katmanları yıllarca birbirinin üstüne bindi.
Buzul çağının doruğa ulaştığı 20 bin yıl önce ABD'nin güneyindeki eyaletlerde bile toprak donmuştu. Bazıları bu gerçeğe dikkat çekmeyi seviyor ve donmuş toprağın mevcut erimesini buzul çağının son evresi olarak yorumluyor.
Fakat bilim insanlarının geneli bu teze karşı. Onlara göre iklim son 10 bin yıldır gayet istikrarlı. Şimdiyse, insanların muazzam miktarda fosil yakıt (yani karbon) tüketmesiyle yeryüzünde sıcaklık artıyor ve Arktik bölge iki kat daha hızlı ısınıyor. Bilim insanlarına göre donmuş topraklar bu yüzden bir tehdit oluşturuyor.
Toprağın çözülmesi özellikle don bölgesinin güney sınırlarında dikkat çekici. Orta Alaska'nın büyük bir bölümü dâhil, geniş alanlardaki topraklar sıfır derecenin hemen altında seyrediyor ve bu gidişle 2020'lerde çözülmeye başlayabilir.
Bilim insanlarının tarihöncesi karbon stoklarına ait daha iyi verilere ihtiyacı var. 2009'da Kanadalı araştırmacı Charles Tarnocai, kutup bölgesinde 1.5 trilyon ton kadar karbon bulunduğunu ve bunun yüzde 88 civarının donmuş toprakta hapsolduğunu hesaplamıştı.
Bu miktar atmosferdeki karbonun iki buçuk katı.
Fransız bilim insanı Philippe Ciais de, önceki hesaplamaların bu kadar yukarı doğru revize edilmesi karşısında "dehşete düştüğünü" dile getirmişti. "Isınan bir dünyada bakteriler topraktaki organik maddeleri daha hızlı çürüterek karbondioksiti serbest bırakacaksa" diye yazmıştı, "bu pozitif bir geribesleme döngüsü yaratacak ve küresel ısınmayı hızlandıracaktır".
Göller ve Yangınlar
Donmuş topraklar çözülmeye başladığında bazen yüzey çöker ve termokarst denen çukur alanlar oluşur.
Burada meydana gelebilecek göllerin koyu renkli yüzeyleri güneş ısısını daha fazla tutarak toprağın çözülmesini hızlandırır. Termokarst alanlarının yakınlarında ağaçlar sık sık tuhaf bir açıyla, hatta "sarhoş ormanlar" dedirtecek şekilde, yan yatabilmekte.
Bunun nedeni köklerinin yeraltındaki hızlı değişimlerden etkilenmesidir.
Döngüye giren çözülmeyse giderek daha çok bitki çökeltisini serbest bırakır.
Alaska Üniversitesi'nden Guido Grosse, "Termokarst faaliyetindeki artışın güçlü etkileri olmasını bekliyoruz" diyor.
Yangınlar da toprağın çözülmesini hızlandırabilecek bir başka etken. Liken, yosun ve narin bitkileriyle tundralar nemli ve yanması zor alanlardı. Fakat iklimin ısınması ve kurumasıyla buralarda da artık yangınlar görülüyor.
2007'deki bir yangın Alaska'da bin 35 kilometrekarelik bir tundra alanını etkilemişti. Göl çökeltilerine bakılırsa o bölgede en az 5 bin yıldır o çapta bir yangın çıkmamıştı.
Bilim insanları bu yangınla toprağın üst katmanlarının çözüldüğünü, bunun da coğrafyada temelli değişiklikler yaratmış olabileceğini belirtiyor.
Tundra yangınını araştıran Florida Üniversitesi'nden Michelle C. Mack, "Bana göre donmuş toprağı çözmenin ve atmosfere karbon salmanın en hızlı yolu yangınların sıklığını artırmaktır" diyor.
Fakat uzmanların henüz bilmediği başka etkenler de var ve onlardan bazıları bu süreci yavaşlatabilir.
Örneğin, çözülmeyle ortaya çıkan besin Arktik bölgede gür bir yeşilliğe neden olursa bu bitkiler karbondioksitin bir bölümünü emebilir.
Alaska'da saha çalışması yapan Edward A. Schuur, eski çağlardan beri toprakta depolanan karbonun serbest kalmasından endişe ediyor.
Schuur, "Büyük bir değişimin başlangıcına tanık oluyoruz. Başladıktan sonra bu süreci bir anda sonlandırmamız mümkün olmayacak" diyor.
JUSTIN GILLIS

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.