Giriş Tarihi: 27.02.2012

Babasının Oğlu

Suriye ordusunun Devlet Başkanı Beşar Esad rejimine karşı süren isyanı bastırmak için Humus şehrini vurması, Beşar'ın babası Hafız'ın 30 yıl önce bir Şubat ayında başrolünde oynadığı gerçekten kötü bir filmin yeni versiyonu. 1982 Nisan'ında The New York Times muhabiri olarak Beyrut'a gittiğimde, Şubat'ta Suriye'nin Hama şehrinde Müslüman Kardeşler önderliğinde çıkan isyanla ilgili korkunç öyküler kulağıma geldi. Anlatılanlara göre Devlet Başkanı Hafız Esad bu isyanı, Hama'nın semtlerini top ateşine tuttuktan sonra, bazılarında hâlâ insanların yaşadığı binaları dinamitleyerek bastırmıştı. O yılın Mayıs ayında, Hama'nın yeniden ziyarete açıldığı dönemde Suriye vizesi aldım. Rejim, vatandaşlarının şehirde dolaşmasını ve bunun ne anlama geldiği hakkında düşünmesini "teşvik ediyordu". Bir taksi kiralayıp şehre gittim. Sersemletici bir deneyimdi. Binalar gerçekten de yerle bir edilmiş ve daha sonra silindirle ustaca düzleştirilerek, her biri bir futbol sahası büyüklüğündeki otoparklara dönüştürülmüştü. Ayakla yeri kazdığınızda parçalanmış bir kitaba veya bir ayakkabıya rastlardınız. Uluslararası Af Örgütü'nün tahminine göre, şehirde 20 bine yakın insan öldürüldü. Bu boyutta bir vahşetle hiç karşılaşmamıştım. Sonradan yazdığım bir kitapta buna "Hama Kuralları" adını verdim. Hama Kuralları kural bile değil. İktidarda kalmak için ne gerekiyorsa yaparsın. Düşmanlarını yenmekle kalmazsın; evlerindeyken bombalar ve çocuklarının ve onların çocuklarının asla unutamaması ve sana bir daha meydan okumayı aklından bile geçirmemesi için, üzerlerinden silindirle geçersin. Ancak o zamandan 30 yıl geçti ve o Suriyelilerin çocukları olanları unutmadı. Artık korkmuyorlar. Ancak bu kez sadece Müslüman Kardeşler'in tek bir şehirde çıkardığı isyan söz konusu değil. Şimdi Suriye'nin her yerinde gençler isyan ediyor. "Bekleyen Kuşak: Ortadoğu'daki Gençler ve Tutulmayan Sözler" kitabının editörleri Navtej Dhillon ve Tarık Yusuf, bölgede 15 ila 29 yaşları arasında 100 milyonu aşkın kişinin yaşadığına dikkat çekiyor. 1990'da bu rakam 67 milyondan azdı. Hükümetlerin bu gençlere verdiği iş, evlenme fırsatı, konut ve kendi geleceklerini belirlemede söz hakkı gibi vaatlerin çoğu yerine getirilmedi. Bütün bu öfkeli isyanları ateşleyen de buydu. Ayrıca Suriye aşiret ve mezhep ekseninde oldukça bölünmüş bir ülke. Nüfusun yüzde 12'sini oluşturan Esad ailesi liderliğindeki Alevi azınlık devlete, orduya ve güvenlik kuvvetlerine hâkim. Nüfusun yüzde 75'i Sünni Araplar, yüzde 10'u Hıristiyanlar, kalanı da Dürzi, Kürt ve diğer azınlıklardan oluşuyor. İsyan, gençlerin yurttaş muamelesi görme arzusunu mezhep anlayışından bağımsız ve barışçı biçimde ifade etmesi olarak başladı. Esad'ın Hama Kurallarıyla karşılık vermesi, tepkiye yol açtı. Bu tüm kesimlerde mezhep kaygılarına neden oldu. İsyancıların demokrasi isteğinin nerede bittiğini ve mezhepçi arzularının (Suriye'deki Sünni çoğunluğun, Alevi azınlığı iktidardan indirme yönündeki açık isteği) nerede başladığını söylemek artık zor. Sonuç olarak Alevilerin çoğu ve özellikle Halep ile başkent Şam'da yaşayan ve bu rejimden yarar gören bazı Sünniler, Esad'ın yardımına koşuyor. Rejim yanlısı bu Alevilerle Sünniler, Mısır'daki kargaşayı ve futboldan kaynaklanan isyanları görüyor ve kendi kendilerine "Esad mı kaos mu? Biz Esad'ı seçeriz" diyor. Ne yapılmalı? Tercihen, Esad'ın tek adam yönetiminden daha çoğulcu bir siyasete barışçı şekilde geçmesini isteriz. Suriye'de iç savaş istemiyoruz. Bu, bölgenin tümünü istikrarsızlaştırabilir. Hatırlayın: Mısır, Libya ve Tunus çöker, Suriye patlar. Esad'ın iktidarı bir ulusal birlik hükümetine bırakmaya ikna edilmesi için neyin yeterli olduğunu bilmiyorum. Ama neyin gerekli olduğunu biliyorum: Rejimini ayakta tutan iki önemli desteği kaybetmek. Birincisi Çin, İran ve Rusya'nın verdiği destek. BM, Avrupa Birliği, Arap ve İslam ülkeleri Moskova, Pekin ve İran'ın, Esad'ın silahsız sivillere yönelik toplu katliamlarına destek verdiğini haykırmaya devam etmeli. ABD'nin kınamalarını dikkate almayan Çin, İran ve Rusya, dünyanın geri kalanının kınamalarını önemseyebilir. Diğer desteği yalnızca Suriyeliler kaldırabilir. Hâlâ kavgalı olan Suriye muhalefeti, birleşmenin bir yolunu bulmalı. Ayrıca Aleviler ve Suriye'nin Hıristiyan ve Sünni tüccarları ile temas kurarak, Esad rejimini terk etmeleri için onlara yeni Suriye'de çıkarlarının korunacağına dair güvence vermeliler. Bu yapılmazsa, isyandan hiçbir iyi sonuç çıkmaz. Suriye muhalefeti kendisine, tüm Suriyelilere ve dünyaya, herkesin eşit yurttaş muamelesi gördüğü çoğulcu bir Suriye kurmakta olduğunu ne kadar gösterirse, Esad o kadar zayıflar ve Esad sonrası Suriye'de istikrar ve ılımlılık olasılığı da artar. Suriye muhalefeti kavga etmeyi sürdürdükçe, Esad daha da güçlenir, Suriyeliler kargaşa korkusuyla ona sadık kalır ve Hama Kuralları daha uzun süre Esad'ın yanına kâr kalır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.