Fransızlar Zenginleşen Asya'ya Göç Ediyor

HONG KONG - Gregory Joinau- Baronnet yaklaşık bir yıl önce birkaç valizle Hong Kong'a geldiğinde tek isteği Fransız şarabı satmaktı. Üzüm bağları türü mülklerin ticaretini yaptığı emlak bürosu iş yapamayacak duruma gelinde çareyi ülkeyi terk etmekte buldu. Geçen yılın Ocak ayında, hızla büyüdüğünü bildiği Hong Kong'a gitmeye karar verdi. Memleketi Bordeaux'nun lüks şaraplarını ve maden sularını satan Jetson Trading adlı küçük firma kuran 31 yaşındaki Joinau-Baronnet, "Oradan ayrılmak zorundaydım" diyor. Lüks ürün şirketleri, artan zenginlikten pay kapmak ve ürünlerine yönelik büyük iştahı doyurmak için Asya'ya hücum ediyor. Hong Kong ve Singapur'da yaşayan Batılılar şimdiye kadar genelde İngiliz ve Amerikalılardan oluşuyordu. Ancak artık buralardaki Batılılar Fransızlar sayesinde yeni bir tarz kazandı. Bu iki şehir, işleyen adalet sistemleri ve Çin ile Güneydoğu Asya'daki uzak piyasalara erişim sağlamaları nedeniyle gözde yerler. Hong Kong'daki işe alım şirketi Hudson'ın üst düzey yöneticisi James Carss, iş arayan veya iş fırsatı kovalayan Batılıların Asya'ya akışının son yıllarda hızlandığını söylüyor. Birçok Fransız şirketinin Hong Kong'da şubesi veya bölge müdürlüğü var. Hong Kong'daki Fransız konsolosuna göre, şehirdeki Fransız nüfusu 2006'dan beri yüzde 60 büyüyerek 10 bini geçti. Aynı dönemde, Singapur'daki Fransızların sayısı iki kat artışla 9 bin 200'ü geçti. Çin, Bangkok ve Hindistan'ın güneyinde yaşayan Fransız sayısı da hızla artıyor. Bunun nedenlerinden biri, lüks ürün, lüks restoran, şarap, bankacılık ve diğer sektörlerdeki Fransız şirketlerin, yerel kadrolarında kendi vatandaşlarını çalıştırmak istemesi. ABD'nin daha kalabalık nüfuslu bir ülke olması ve Hong Kong'un İngiltere'yle olan geleneksel bağları nedeniyle, Çin'in özel bir idari bölgesi olan bu şehirdeki Amerikalıların sayısı, yine de Fransızların 10 katı. Ayrıca bir o kadar İngiliz var. Ancak şehirdeki Amerikalı ve İngilizlerin sayısındaki artış 2006'dan beri yüzde 10'dan az oldu. Alman toplumunun nüfusu aynı kaldı. Hong Kong'un barlar bölgesinde veya lüks alışveriş merkezlerinde dolaşırken, Fransızca konuşan insanlara rastlama olasılığınız yüksek. Uluslararası Fransız okulu tamamen dolu. Fransızların işlettiği restoranların sayısız katlanarak artıyor. Hong Kong'daki Pastis adlı küçük restoran, açıldığı 2009'dan beri buradaki Fransızlar arasında gözde bir mekân oldu. Son birkaç ayda, en az iki Fransız restoranı daha açıldı. Şehirde birçok mala daha az vergi uygulanmasından yararlanan komşu bölgelerdeki Çinliler için, Hong Kong cazip bir yer. Bu da şehri, Çinli tüketicilere hizmet veren herkes açısından kilit öneme sahip bir yer yapıyor. Bunun sonucunda, Hong Kong'daki Fransız toplumu Asya'daki benzerleri arasında en kalabalıklardan birisi. Fransa'nın Hong Kong Başkonsolosu Arnaud Barthélémy, "Genel olarak Asya ve özellikle Çin hızla büyüyor. Fransız şirketler diğer bölgelerde yerinde sayarken burada büyüyor" diyor. Fanny Duguet buna iyi bir örnek. Duguet A ğustos'ta k ocası ve iki çocuğuyla şehre taşınmış. Çalıştığı lüks ürün devi Richemont onu buraya, bölgedeki genişlemesine yardım etmesi için göndermiş. Parisli 38 yaşındaki sanat simsarı Edouard Malingue, şehrin yeni bir sanat galerisi için Avrupa ve Amerika'ya kıyasla daha iyi fırsatlar sunduğuna karar verdikten sonra 2009'da Hong Kong'a yerleşmiş. Malingue Eylül 2009'da Hong Kong'a taşındıktan sonra, şehrin finans bölgesinde bir galeri açmış. O da diğer girişimciler gibi, bürokratik gecikmeler olmaması ve görece daha kolay şirket kurulabilmesi nedeniyle buraya gelmiş. Ancak Hong Kong'da her şey güllük gülistanlık değil. Şirketler pay kapmak için akın ettiğinden, çoğu sektörde sert rekabet var. Gittikçe daha nadir verilen ek ödemeler göz önüne alınmazsa, maaşlar birçok Batılının beklentisinden çok daha düşük. Carss, hem yerli hem de yabancı işverenlerin, genelde Asya'da iş tecrübesine ve gerekli lisan bilgisine sahip kişileri tercih ettiğini söylüyor. Ticari bina ve konut kiraları da astronomik düzeyde. Pera kendeci ler, ürünler ini tanımayabilen müşterilerinde istek ve alışkanlık yaratmak için Avrupa ile ABD'dekinden daha çok çalışmak zorunda. Malingue, "Hong Kong'da, Avrupa'daki gibi sanat galerilerine gitme kültürü bulunmuyor. İnsanların dikkatini çekmek için çok daha fazla çaba harcamak lâzım" diyor.
BETTINA WASSENER