Pazartesi 23.07.2012

Seçkinler Neden Berbat?

Protestan Seçkinler 19 ve 20'nci yüzyılların büyük bölümünde, ABD'deki güç sisteminin tepesinde oturdu. Beyaz Protestan erkeklerden oluşan görece küçük bir şebeke, üniversitelere, finans dünyasına, yerel şehir kulüplerine ve hatta üst düzey devlet kurumlarına egemen oldu. Son yarım asırda, Protestan Seçkinlerin yerini daha farklı ve liyakate dayalı bir seçkinler grubu aldı. İnsanların okul notuna, sınav puanına, çabasına ve başarısına göre yükselme olasılığı daha fazla. Ama liyakate göre yükselen ve kurumları ele geçiren bu seçkinlere duyulan güven hızla azaldı. Zeki seçkinlerin kurumları, aynı okulları bitirip birbirlerini kayıran seleflerinden daha iyi yönetip yönetmediği bile kesin değil. Wall Street'in veya hükümetin artık 60 yıl öncesine göre daha iyi işlediğini söyleyebilir miyiz? Meritokrasi (liyakate göre yükselme), sözünü tutamadı. MSNBC ve The Nation'dan Christopher Hayes'e göre sorunun kaynağı, meritokrasilerin doğası. Hayes, "Seçkinlerin Alacakaranlığı" adlı kitabında, meritokratik seçkinlerin notlarına, çaba ve yeteneklerine göre yükselebildiğini ama konumlarını korumak için yozlaşabi leceğini savunuyor. Müthiş ölçüde eşitsiz toplumlar yaratabilen seçkinler, düzeni altlarındaki kişilerin çok azının tırmanabileceği şekilde ayarlar. Meritokrasi, oligarşiye yol açar. Hayes kendi seçkin eğitim kurumuna (New York'taki Hunter Koleji Lisesi) dikkat çekiyor. Giriş sınavında çok yüksek not almak gerek. Ama zenginler çocuklarını en iyi dershanelere gönderdiğinden, artık okula çok az siyahî ve Latin öğrenci girebiliyor. Hayes meritokrasinin en adil sistem olmak bir yana, devasa eşitsizliklere yol açtığını ve işlevsiz olduğunu söylüyor. Kurumsal başarısızlığın çağımızda sıkça görülmesi boşuna değil. Bu ilginç ama yanlış bir görüş. Günümüzün meritokratik seçkinlerinin konumlarına ulaşmayı ve bunu korumalarını esasen yozlaşarak değil, hırs ve disiplinle başardığını düşünüyorum. Çocuklarını düzenli aile ortamında büyüten, zenginleşmek için muazzam bir zaman ve para harcayan, alt gelir düzeyindekilerden daha uzun süre çalışan bu insanlar, çocuklarını piyano derslerine götürüyor ve bekleme odasındayken konferans bağlantısına katılıyor. Üst orta sınıf mensubu adayların bazılarına, aynı sınıfa üye diğer adaylara göre küçük bir avantaj sağlayan dershane sektörü gibi olgular sadece birer yan ayrıntı. Asıl avantajlar çok daha derin ve hakiki. Şu anda finans dünyasına ve diğer mesleklere yayılan yozlaşma meritokrasiye değil, bizim özel meritokrasi kültürümüze özgü. Asıl sorun mevcut meritokratik seçkinlerin, seçkin olduklarını kendilerine itiraf edememesi. Herkes kendini karşı kültürün isyancısı, daima bir yerlerde olan gerçek düzene karşı ayaklanan birisi gibi görür. Bu düşünce saygın üniversitelerde, şirket yönetim kurullarında ve hatta Harvard, Stanford ve Brown gibi okullardan mezun sunucuların düzene sövüp saydığı TV stüdyolarında çok yaygın. Sonuçta çağdaş seçkinler, birbirini kayıran ırkçı, cinsiyetçi ve Yahudi düşmanı eski seçkinlerin sahip olduğu bilinçli liderlik ruhundan yoksun. New England'daki efsanevi yatılı okul Groton'a bir asır önce gitseniz, ayrıcalıklı olduğunuzu bilirdiniz. Size ayrıcalığın ahlaken şüpheli olduğu ve ne kadar sorumluluk yüklediği öğretilirdi. WASP (beyaz, Anglosakson, Protestan) seçkinlerin en iyilerinde, kuşaklar boyu ayakta kalacak kurumların geçici bekçileri olduğuna dair koruyucu bir zihniyet vardı. Bunlar kendi davranış kurallarına ve dürüstlük ilkesine uymayanları acımasızca dışlardı. Günümüzün seçkinleri daha yetenekli ve açık görüşlü, ama ilkeden yoksun. Meritokrasinin dili (nasıl başarılı olunur), ahlakın dilini (nasıl erdemli olunur) gölgede bıraktı. Wall Street şirketleri, çalışanlarını artık deneyim ve kişiliğe değil gençlik ve zekâya göre seçiyor. Sorunlarının çoğunun kaynağı bu olabilir. Libor skandalındaki e-postaları okuyunca, son zamanlardaki birçok skandalda görülen e-postalardan aldığınız hissi alırsınız: bu insanlar arsız, dünyanın güvendiği kurumların koruyucuları olduklarına dair anlayışları yok, genel sosyal rolleri konusunda bilinçsizler. Hayes'in görüşüyle benimki arasındaki fark, Fransız ve Amerikan devrimleri arasındaki fark gibi. O sosyal düzeni altüst etmeyi, bense ona farklı bir ruh ve mevcut idealleriyle daha uyumlu kurumlar kazandırmayı istiyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.