Pazartesi 24.09.2012

Afganistan'da Bitmeyen Savaşın Karanlığında Yitirilen Küçük Yaşamlar

KABİL, Afganistan - Abdül Ferhad bugünlerde yatak odasının ışığı ve göz kapakları açık olarak uyumaya çalışıyor, çünkü onları ne zaman kapatsa 8 Eylül günü saat 11.30'a ve Kâbil'in göbeğindeki dükkânına dönüyor. İşyerindeki masasının başında oturuyor Ferhad. Küçük odanın cam olan ön cephesinden gördüğü manzarayı hiç unutamayacağını söylüyor. Başkentin askeri ve diplomatik merkezinde bulunan araç kiralama dükkânının önü, genelde sokak çocuklarıyla dolu. 15 yaşındaki Hurşid, bir gün dünya kızlar şampiyonluğunu kazanmayı hayal eden bir kaykay şöhreti. Kız kardeşi olan 11 yaşındaki Pervane'nin hayalleriyse daha da büyük, o doktor olmak istiyor. Yakında bir yerde duran iri gözlü küçük kız kardeşi 7 yaşında ve yoldan geçen askerlerin kalbini yumuşatacak, "yalnızca bir dolar, bayım" diyen diğer çocuklardan ayırt edilebilecek kadar iyi bir İngilizce konuşuyor. Yanlarında arkadaşları olan 17 yaşındaki Nevab, 16 yaşındaki Muhammed İsa, 15 yaşındaki İlyas ve 17 yaşındaki Neval var; hepsi de kaykaycı ve sokak satıcısı. Burası onların bölgesi. Okuldan sonra her gün buraya geliyorlar; suikasta kurban giden Taliban karşıtı bir liderin anıldığı 8 Eylül gibi tatil günlerinde de. Başörtüsü ve bayat sakız satıyor ama daha çok dileniyorlar. Ferhad dışarısını izlerken 15-16 yaşında gösteren, sırt çantalı tanımadık biri kadraja giriyor. Yeni bir rakibin çıkmasından endişelenen çocuklar onun başına üşüşüyor ve yanında ne taşıdığına bakmaya çalışıyorlar. Sırt çantası infilak ediyor. Ferhad kulağında şiddetli bir çınlamayla kendini masanın gerisinde, yerde buluyor. Birkaç yeri kanasa da ciddi bir yarası yok. Vitrinin içi, camın ölümcül küçük parçalar halinde dağılmasını önleyen Mylar adında bir filmle kaplı; ona bunu satan tüccara hayır duası ediyor. "O olmasa kesin ölürdüm" diyor. Fakat çocuklar o kadar şanslı değildi. Sadece bu sene Afganistan'da elli beşincisi meydana gelen intihar saldırısında çocukların dördü öldü ve üç yetişkin daha yaşamını yitirdi. Hayatını kurtaracak kadar olay yerinden uzaklaşmış bulunan İlyas yaralı olarak sokakta yatıyordu. Etrafına bakıp kan ve cesetlerle dolu manzarayı görünce korkunç bir gerçeğin farkına vardı. Olaydan sonra konuşan İlyas "Akranım olan arkadaşlarımın hiçbiri artık yaşamıyor. Tek başıma kaldım" diyordu İlyas. Masum çocuklar bir kez daha ayrımsız saldırıların en kötüsüne kurban gitmişti. Asilerin 2006'da çok sayıda intihar bombacısı kullanmaya başlamasından beri polis ve ordunun istihkâmları güçlendirildi, ama bu arada olan, tesadüfen olay yerinde bulunan sivil kurbanlara oluyor ve neredeyse her seferinde aralarında çocuklar da bulunuyor. Afganistan dünyada nüfusu en hızlı artan ülkelerden biri. Halka açık yerlerde mutlaka çocuk oluyor. İnsan hakları araştırmacılarına göre bu yılın ilk sekiz ayındaki intihar saldırılarında veya başka saldırılarda ölen veya yaralanan 865 sivilin yüzde 38'i çocuk. 24 yaşındaki Ferhad patlama anını hatırlamıyor. Aryana Caddesi'ndeki dükkânının zemininde uzanırken hâlâ hayatta olduğuna inanamamış. Bombacı ondan yalnızca dokuz metre uzaktaymış. Olayın birkaç gün ardından konuşan Ferhad, "Eller, ayaklar ve vücutlara ait başka parçalar hep buralara saçılmıştı" diyor. Dışarı çıktığında öyle bir vahşet sahnesiyle karşılaşmış ki, kimin kim olduğunu anlamak mümkün değilmiş. Kurbanların çoğu umutsuz bir durumdaymış. Polis memurları gelip olay yerini temizlemiş ve naaşlardan kalanları iki hastaneye teslim etmiş. Taliban'sa C IA'ye a it b ir s aklanma yerini hedef aldığını açıkladı ve bombacının yaşının küçük olduğunu inkâr etti. Kimin hayatta olup kimin öldüğünü anlamak birkaç gün aldı. Nihai fatura çıkınca yedi ölü, biri de ağır olmak üzere dört yaralı olduğu görüldü. Patlamada yara almayan Mürsel patlama yerinin yakınında çığlık atıp ağlayarak dikiliyormuş. Ablaları Hurşid ve Pervane'yi aramak istiyor, ama polis onu bırakmıyormuş. Hurşid'in cesedini daha sonra kaykaycı bir arkadaşı morgda buldu ve annesi Bibi Havva'ya haber verdi. Havva, "Pervane'nin de korkup bir yere saklandığını sanmıştık, ama gece vakti bir telefon geldi" diyor. Pervane'nin cesedi diğer hastanenin morgunda, Havva'nın 22 yaşındaki damadı E sad'la b irlikte b ulunmuştu. Kız kardeşlerin kaykaycı arkadaşları Muhammed İsa'yla Nevab da öldü. Baba Muhammed Zaman, "Kızlarım sporcu ve çalışkan birer öğrenciydi. Karıma, çocuklarımın mezarı başına bir çadır kuracağımı ve bundan sonra orada yaşayacağımı söyledim" diyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.