Pazartesi 28.01.2013

Sıkılmanın Güzel Yanları

Başkan Obama geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısında, Beyaz Saray'da boş boş gezinen yalnız bir adammış gibi acıklı bir izlenim vermişti. Başkanın ikinci döneminin başlamasına günler kaldı, ama ilkinde yaşanan heyecan ve coşkudan eser yok. Sanki yalnız kalan ve daha çileli siyaset hayatına, daha anlamsız kavgalara hazırlanan bir adamın yorgunluğu, hatta can sıkıntısı üstüne gelmiş. Obama, "Kızlarım büyüdü ve zaten benimle fazla vakit geçirmek istemiyorlar. Ben de herhalde insanları arayıp kâğıt oynamak isteyen var mı diye bakınacağım. Yoksa bu koca evde sıkılacağım gibi görünüyor" diyordu. Ama belki de biraz can sıkıntısı iyidir, hatta yararlıdır. Zaten Sheila Heti'nin 2012'de çıkan romanı, "İnsan Nasıl Olmalıdır?"daki kişilerden biri de, "Sıkıcı insanları seviyorum. Bence bu bir erdem" demiyor mu? Üstelik uzmanlar da giderek böyle düşünüyor ve can sıkıntısının beynimizi farklı yönlere gitmeye ve yaratıcı olmaya zorladığını söylüyorlar. Psikoloji Profesörü Gary Marcus, "Sıkıntı, beynin başka bir şey yapmamızı söylemek için başvurduğu bir yoldur" diye açıklıyordu The New York Times'a. "Ama beyin yapacak en iyi şeyi her zaman bilmez. Sıkıldığınızda enerjinizi gitar çalmaya veya yemek yapmaya harcarsanız mutlu olursunuz. Ama televizyon seyretmek, bir süre mutlu etse bile, uzun vadede size iyi gelmeyecektir." Sıkıldığımızda oyalanmayı ve kendimize daha fazla hâkim olmayı öğrenebilir, sürekli hareket halinde veya teknolojiyle iç içe olmadan da rahat etmenin mümkün olduğunu anlayabiliriz. Basit şeylerle yaratıcı olmaya yöneliriz. Oysa çocuklar video oyunları, cihazlar ve televizyonun sürekli etkisi altında. Araştırmacılar can sıkıntısının ergenlik döneminde zirve yaptığını belirtiyor. Oyuncak sektörü de hiç boş bırakmamacasına ürün geliştiriyor. Plastik inşaat parçalarının yaratıcısı Lego yine moda olmaya başladı. Ancak aileler, eskiden kullanım kılavuzu bile olmayan bu oyunun artık "Yıldız Savaşları" ve "Yüzüklerin Efendisi" gibi milyar dolarlık ürünlere bağlandığından yakınıyor. Kullanım kılavuzları o kadar ayrıntılı ve öyküleri o kadar belirlenmiş ki, çocuklar kendi oyunlarını yaratamıyor. Lego'nun diğer oyunlara benzemesiyle bazı temel özelliklerini yitirdiğini aktaran Stanford Üniversitesi'nden Sosyoloji Profesörü Clifforn, "Lego, siz arkanıza yaslanın, işi biz yaparız, diyor". Oysa başarısızlığı öğrenmek "müthiş derecede önemli" diye açıklıyordu. Ontario'daki Guelph Üniversitesi'nden Nörobilim Doçenti Mark J. Fenske'nin belirttiğine göre de çocuklar ne kadar hayal kırıklığı ve can sıkıntısıyla kıvransa bile bu aslında onların uslu durmak zorunda kalanlara göre daha çok şey öğrenmelerine ve bilgiyi akılda tutmalarına yardım ediyor. Sıkılmanın belirtisi sayılan kıpırdanma ve bir şeyler karalama, insanların bedenen teyakkuzda olmalarını sağlıyor. Ama siz yine de arada bir gevşeyin. Fişi çekip sessizliğin tadını çıkarın. Heti'nin The New York Times'a söylediği gibi, "Uyaranların abartıldığını ve kesintisiz uyarılmanın yorucu olduğunu düşünüyorum. Bazen banal ve sıkıcı olmak gerekiyor; ritminizi yumuşatıp yavaşlatın, zihninize huzur verin."
ANITA PATIL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.