Pazar 05.01.2014
Son Güncelleme: Cumartesi 04.01.2014

Misyoner Okulları İçin Taze Miras

Nelson Mandela'nın yüzlerce sayfalık otobiyografisi "Long Walk to Freedom"ın (Özgürlüğe Uzun Yürüyüş), sadece 12 sayfasında beyaz Hıristiyan misyonerler tarafından kurulan Fort Hare üniversitesi'nde aldığı lisans eğitiminden bahsediliyor. 95 yıllık ömrünün iki yıldan az bir kısmını orada harcamıştı. Mandela, üniversitenin İskoç evangelist yöneticisi Alexander Kerr ile fakülte seçimlerine yönelik bir öğrenci boykotu hakkında tartıştıktan sonra Fort Hare'den ayrılmıştı. Anılarında "O an, Kerr'i bir hayırseverden çok, tamamen de merhametsiz olmayan bir diktatör olarak gördüm. Tatsız bir şekilde arafta kalmıştım" yazan Mandela o zaman 1940'ların sonlarında yani 22 yaşındaydı. Mandela'nın ifade ettiği karışık duygular sadece şahsına has değildi. Afrika'daki misyoner okul teşebbüslerinin tamamı belirsiz ve tartışmaya açık bir dönemeçte idi. Okullar, sömürgeciliğe karşı çıkan öğrenci leri eğitirken, sömürgeciliğin bir parçası oldu. Siyasete bulaşmaktan kaçındı ancak, dini idealleri kanalıyla ırksal eşitlik arayışına ilham kaynağı oldu. Mandela'nın ölümünün ardından, misyoner eğitim daha pozitif bir değerlendirme kazandı. Mandela, dersleri okul dışından alarak son diplomasını Fort Hare'den almıştı ve 2006 yılında üniversite ceketiyle çekindiği fotoğrafta gözlerinin içi gülüyordu. Fort Hare gibi okullar mağduriyet, çekingenlik, elitizm gibi kusurları olsa da yalnızca Mandela'ya değil bir dizi siyahi Güney Afrika liderine de eğitim verdi. Fort Hare; Afrika Ulusal Konseyi'nden Oliver Tambo'yu, ülkenin Komünist Partisi'nden Chris Hani'yi, Inkatha Özgürlük Partisi'nden Mangosuthu Buthelezi'yi ve Pan Afrikancı Kongre'den Robert Sobukwe'yi yetiştirdi. (En kötü ünlü mezunu ise Zimbabve'nin diktatör başkanı Robert Mugabe) Bir diğer misyoner okul Lovedale, Apartheid sonrası Güney Afrika'nın ikinci başkanı olan Thabo Mbeki'yi yetiştirdi. Siyahi Bilinç hareketinin lideri Steve Biko da, bir Katolik yatılı okulu olan St. Francis'e gitti. Nobel ödülü sahibi Albert J. Luthuli ise, Amerikalı misyonerler tarafından kurulan Adams College'de hem eğitim aldı hem de derslere girdi. Misyoner okulların başarıları hem maksatlı hem de değildi. Kurucuları ve fakülteleri, siyahi Afrikalıların eğitilebilirliğine ve onların Mesih tarafından kurtarılabilirliğine inanarak, sömürgeci liderlerle yollarını bariz bir şekilde ayırdı. Artık o inançlar kurtuluş teolojisinden çok uzaktaydı. Güney Afrika'daki Protestan misyonerleri anlatan "The Equality of Believers" (İnananların Eşitliği) isimli kitabın yazarı Richard H. Elphick, "Misyonerleri kahraman yapmaya çalışmıyorum. Misyonerler ve diğer beyaz Hıristiyanlar, Tanrı nezdinde tüm insanların eşit olduğu ve bu eşitliğin halkın hayatında da olması gerektiği fikriyle telaşa düştüler. Fakat 'inananların eşitliği' fikrini Güney Afrika'nın içine bıraktıklar"diyor. Mi syoner eğit im, sömürgeci dönemin büyük bir kısmında siyahi Afrikalıların ulaşabileceği neredeyse tek resmi seçenekti. Nijerya'daki ilk misyoner okul, ilk devlet o kulundan 5 0 y ıl sonra 1859 yılında açıldı. Elphick'in hesaplamalarına göre, 1920'lerin ortasında Güney Afrika'daki misyoner okullar (215 bin öğrenci) devlet okullarındakinden (7 bin öğrenci) daha fazla sayıda Afrikalıyı yetiştiriyordu. Mandela, Fort Hare hakkında "Benim gibi genç siyahi Güney Afrikalılar için, Oxford, Cambridge, Harvard ve Yale'in toplamı gibiydi" demişti. Üniversitedeki siyasi etkinliğin tarihini anlatan "Under Protest" (Protesto Altında) isimli kitabın yazarı Daniel Massey, Fort Hare'de, Mandela gibi bir insanın yetişmesi için önemli olduğu kadar, onu birden fazla ırkın bulunduğu bir topluluğun içine koyduğunu söylüyor. Mandela'nın sınıf arkadaşları arasında Hintli öğrenciler hatta fakülte üyelerinin beyaz çocukları da vardı. Bu yüzden, beyaz milliyetçiler misyoner okullardan nefret etti. 1938'de konuşan siyasi lider Daniel Malan, "bizim hayat tarzımızı paylaşmak isteyen ve bizimle eşit olmak için her tür mücadeleyi veren medeni ve eğitimli beyaz olmayan insanların" sayısındaki artış konusunda ikazda bulunmuştu. Beyaz milliyetçiler, Güney Afrika'nın 1948 seçimlerinde çoğunluğu kazandıktan sonra on iki yıl içinde misyoner okullar üzerinde devlet kontrolünü sağladı, ırksal sınıf ve kabile kimliğine dayalı apartheid ayrımını dayattı ve İngilizceden ziyade Afrika dillerinde eğitim noktasında baskı yaptı. Nelson Mandela'nın hapisten çıkmasıyla birlikte, diğer birçok şey gibi Güney Afrika da değişti. 1991'in Ekim ayında, Mandela'nın siyasi müttefiki ve fakülteden sınıf arkadaşı Oliver Tambo, Fort Hare'in rektörü olarak seçildi. Tambo, öğrencilik yıllarında yaşanan anlaşmazlıkları kabul etse de, atama konuşmasında üniversitenin sloganını dile getirdi: "Senin ışığında, ışığı görmemize izin ver."
SAMUEL G. FREEDMAN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.