Son Güncelleme: Cumartesi 14.06.2014
Osmanlı sebilleri eskiden hayrattı, şimdi büfe
Osmanlı'dan kalma sebillerin birçoğu günümüzde büfe olarak hizmet veriyor. Yüzlerce yıllık eserlerin mimari ve kültürel değerinin hiçe sayıldığı bu büfelere karşı çıkanlar "Hayır için yapılan yerler ticarethane oldu" diyor
Sokaktan geçenlere parasız su dağıtmak için 1500-1700 yılları arasında yaptırılan sebiller, Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri. Bu hayratlar yapılırken mimarlar kentin estetiğini de düşünerek kalem işçiliklerini de incelikle yapmış. Sebillerde dağıtılan su ve şerbeti içenler bir yandan da bu eserlerin güzelliğiyle büyülenmiş. Günümüzde ise artık birer büfeye dönüştürülen sebiller, tost kokularının yükseldiği birer ticarethane haline geldi. Önlerine konan dondurma dolapları, sıra sıra dizilmiş pet su şişeleri, rengarenk gofret kutularıyla eski etkileyiciliklerinden çok uzaktalar... İstanbul'un 100 Çeşmesi ve Sebili kitabını incelediğimizde de 11 sebilin sekizinin büfe olarak kullanıldığını görüyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları'ndan çıkan kitabın yazarı, sanat tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Gül Sarıdikmen de bu durumdan şikayetçi. Sebillerin günümüzde yapılış amacından tamamen saptırıldığını söyleyen Sarıdikmen, "Adeta atıl durumdalar. Allah rızası için karşılık beklemeden yapılan, hayır amacına hizmet eden sebiller, günümüzde büfe, lokanta, kafe, dükkan, satış birimi olarak ticari amaçla kullanılmakta. Sosyal dayanışmanın, yardımlaşmanın yerini maalesef ticari boyut aldı" yorumunu yapıyor. Sebillerin bilinçsiz bir şekilde büfe olarak kullanılması sırasında eserlere zarar da verilmiş. Sarıdikmen'in verdiği bilgiye göre Sirkeci'deki Muradiye Sebili'nin kemerli pencere açıklıklarını örten, dekoratif madeni şebekelerin su verme aralıklarının bir kısmı kesilmiş. Uzun yıllar kafeterya olarak kullanılan Kabataş'taki Koca Yusuf Paşa Sebili'nde de pencere açıklıklarını örten dekoratif madeni şebekelere zarar verilmiş. Bazı sebillerin de madeni şebekelerinin özellikle su verme aralıkları kırılarak hasara uğratılmış. Geçmişten günümüze miras sebillerin birçoğunun harabe halinde olduğunun da altını çizen Sarıdikmen, bu eserlerin bakımının yapılması gerektiğine dikkat çekiyor: "Sebillerin, yapılış amacı dışında kullanımına pek olumlu baktığım söylenemez. Vefa'daki Hüsrev Kethüda Sebili gibi pek çok örnek harabe haldedir. Ancak, bakımsız, harabe olarak, zamanın tahribatına bırakılmalarındansa sebillerin bakımı yapılıp başka amaçlı kullanıma devam edilmesi daha uygun görünüyor. Bu başka işleve dönüştürme aşaması ve kullanımı sırasında da mimari ve mimariye bağlı dekorasyonuna zarar verilmemesi gerekli. En büyük temennim, sebillerin öncelikle inşa ediliş gayesine uygun kullanılmaları. Pek çok şirket, firma, dernek vs. dönüşümlü olarak buralara su temin edebilir, sponsorluk yapabilir. En azından kandil, bayram ve Ramazan akşamları için bu yapılabilir. Sebil ya da sebilhane kültürü yaşatılabilir."
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde