Açıkgözoğlu şöyle konuştu: "Döngü dahilinde eğer bir gebelik oluşmazsa bu süreç kanda başta progesteron hormonundaki düşüş ve üreme sisteminde progesteronun etkisinin azalması sonucu, rahim iç zarının yani endemetriumun aylık periyodlar halinde bir miktar kan ve dokularla birlikte vücuttan atılması ile tamamlanır."
"Bu dönemi kimi kadın ağrısız ya da hafif ağrılı, kimisi ise yataklara düşecek kadar ağrılı geçirebilir. Regl ağrısı; tipik olarak kramplı, orta hat ve alt karın bölgesinde hissedilen ayrıca bazı kadınların alt sırt veya uyluklara yayılan şekilde de hissedebildiği bir ağrı türüdür. Bazı kadınlar bu ağrıyla beraber bulantı, ishal, yorgunluk, baş ağrısı ve ağrıya eşlik eden genel bir halsizlik hisside yaşayabilirler."
REGL AĞRISI: BİRİNCİL Mİ İKİNCİL Mİ?
Bu ağrının bu süreçte salgılanan 'prostaglandinler' adı verilen kimyasalların salgılanması ile yaşandığını belirten Uzm. Dr. Açıkgözoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ağrı hissine sebep olan prostaglandinlerin, regl döneminin ilk günlerinde vücutta seviyesi yüksek seyreder ve birkaç gün içerisinde seviyesi düşer."
"Bu durum primer (birincil) adet sancısı dediğimiz doğal sürecin bir parçası. Fakat bazen seconder (ikincil) adet sancısı dediğimiz altta yatan çikolata kisti (endometriozis), rahim fibroidleri, pelvik inflamatuar hastalıklar, adenomiyoz, rahim, fallop tüpleri, miyomlar, yumurtalık kistleri ve diğer üreme organlarıyla sorunlar, crohn hastalığı ve idrar bozuklukları gibi nedenlerde kadınlarda uzamış ve aşırı adet sancısına neden olabilmekte."
"Adet sancısının tedavisi için öncelikle hastanın bir kadın hastalıkları uzmanından destek alması gerekir. edavi sürecine başlamadan ağrının birincil ya da ikincil adet sancısı olup olmadığı belirlemek çok önemli. Özellikle şiddetli ve uzun süre devam eden adet sancısı şayet günlük hayatı etkiliyorsa ve ağrı kesicilerle kontrol altına alınamıyorsa bir hastalığın habercisi olmasından dolayı riskli olabilir."