Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında verdiği 'Yargılanmalı' kararı pek manidar. Kürt sorununun çözülme olasılığı ciddi biçimde Türkiye'nin önünde duruyor.
Ancak bunu isteyenler var, istemeyenler var: Kirli savaştan bir biçimde nemalanan yerli ve yabancı odaklar istemiyor.
Tabii bir de bu işi bitirmek isteyenler var: Cumhurbaşkanı Gül onlardan biri. Bu konuda birçok mesaj verdi. Çözüme öncülük etmeye çalışıyor.
Tam böyle bir anda çıkan tuhaf kararla Kürt açılımı engellenmek ya da en azından yavaşlatılmak isteniyor.

***

Olayın başka yönleri de var. Dikkat ederseniz yıllardır 'Yargının bağımsızlığı' tartışılıyor bu ülkede.
Tabii gerçek anlamda bir tartışma değil bu. Çünkü 'Yargı bağımlı olmalı' diyen yok.
"Karşı tarafın" söylediği şu: 'Yargı bağımsız olurken, aynı ölçüde de tarafsız olmalı.'
İşte kritik mesele bu:
Yargı mekanizmasını, ideolojilerini hâkim kılmak amacıyla siyasi bir güç olarak kullanmak isteyenler, yargının tarafsızlığından asla söz etmiyor.
Ağzına tarafsız kelimesini alanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a yaptıkları gibi hemen susturmaya çalışıyorlar.
Çünkü yapmak istedikleri, Anayasa'ya aykırı da olsa, Abdullah Gül'ü yargılayıp ceza vermek...
Sadece Gül'e değil kendi ideolojilerinden olmayan herkese bunu yapmak arzusundalar.
Eğer tarafsız olurlarsa yani sadece adalet dağıtmayı düşünürlerse, bunu yapamazlar.
Dolayısıyla 'tam bağımsız ve tam taraflı' olmak en büyük arzuları!