Nur Özkan Erbay

ABD dış politikası ve yaklaşan seçimler


Obama'nın başkanlığının ilk günlerinde dış politikada baskın olarak öne çıkan ilerlemeci stratejisi son iki senede yerini daha pragmatist ve realist bir çizgiye bırakmıştı. Kasım ayında gerçekleştirilecek başkanlık seçimi yaklaştıkça bu çizginin daha da belirginleştiğini ve derinleştiğini görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta Seul'deki Nükleer Zirvesi'nde gerçekleşen Obama-Medvedev görüşmesinde mikrofonun açık kalması sonucu ortaya dökülen kelimeler de aslında bu paradigma değişikliğinin ironik bir izdüşümü niteliğinde. Zira, Obama'nın Medvedev'e, Rusya'nın hayli rahatsız olduğu NATO Füze kalkanı projesi ile ilgili "Bu benim son seçimim. Seçimden sonra daha fazla esnekliğe sahip olacağım" yolundaki ifadelerinin yankıları hala sürüyor. Cumhuriyetçiler bahse konu görüntülere yer veren hicivli bir videoyu internette dolaşıma sundular bile.
Son dönemde, Obama dış politikadaki sorunlu alanlarda yabancı ülke devlet başkanlarına, muhataplarına yer yer Amerikalıların tabiriyle "give me a break" – "Biraz ara vermeme müsaade edin" kabilinden mesajlar veriyor. Bu mesajın arka planına baktığımızda, Obama ve ekibinin diplomasinin tüm kanallarının kullanılmasını salık verdiğini görüyoruz. "ABD'nin sorunlu meselelerin çözümüne "multilateral"-çok taraflı baktığı, tek taraflı bir eyleme girişmeyeceği" mesajını yerleştirmeyi de hedefleyen bu strateji ile Washington yönetimi topu adeta taca atıyor, böylelikle beklenen hamle sırası hem karşıya geçmiş hem de zaman kazanılmış oluyor. Washington, bu arada güçlü müttefiklerinden gelen şikayet ve talepleri de giderme yoluna giderek onların da gönlünü yapmış oluyor.
Bu politikanın en somut örneğini, Washington'un İsrail'in başını çektiği "İran'a karşı saldırı" lobisini en azından bir dönem için geri püskürtmesinde gözlemledik. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Obama-Netanyahu görüşmesinin ardından şimdilerde İsrail'den gelen sinyaller İran konusunda Washington'a en azından önümüzdeki yıla kadar baskı yapılmayacağı yönünde. Obama ve ekibinin bu stratejide başarılı olduğunu söylemek gerekir. Zira, seçimler öncesi İsrail yanlısı lobinin gönlünü yapması beklenen Obama'nın İran'la diplomasinin bir süre için daha sürdürüleceği mesajını vermesi malum lobide birçoğunu hayal kırıklığına uğrattı. Gerçi bu noktada, Washington'un İsrail'e güvenliğinin artırılması yolunda verdiği taahhütleri de göz ardı etmemek gerekir. ABD Savunma Bakanlığı daha geçtiğimiz hafta İsrail'in "Iron Dome" Füzesavar Savunma Sistemi'ne yardım için Kongre'den daha fazla mali ödenek talebinde bulundu.
Peki Obama neden seçimlere kadar dış politikada zaman kazanmak istiyor? Seçimler öncesinde dış politika ne ölçüde belirleyici?
Bu noktada yapılan son araştırmalar ve kamuoyu anketlerine bakmakta fayda var. Araştırma sonuçları, Amerikalıların büyük bir çoğunluğunun ABD'nin Suriye'de bir savaşa müdahil olması, İsrail'e İran'a olası bir saldırıda arka çıkılması, Afganistan'da yola devam edimesi konusunda büyük bir mukavemet gösterdiğini ortaya koyuyor. Öte yandan, seçim öncesi vaatlerde listenin birinci sırasında yer alan "ekonominin düze çıkartılması" üç seneyi geride bırakırken henüz tam manasıyla gerçekleşebilmiş değil.
Her ne kadar istihdam rakamlarında göreceli bir iyileşme olsa da henüz beklenen büyük ivme yakalanabilmiş değil. İşte bu nedenle ki halk ABD'nin dış politikada yeni maliyetler yaratacak her adımına şiddetle karşı çıkıyor.
ABD'nin ulusal güvenlik hesaplamaları ve dış politikadaki öncelikleri bir yana, halkın özellikle Suriye ve İran konusundaki "bu bizim işimiz değil" şeklinde özetlenebilecek tavrı Obama'yı en azından seçimlerin bitimine kadar bu konuda fazla müdahaleci bir pozisyon almamaya itiyor. Aslında bu bir anlamda yönetimin işine de geliyor. Bu tavır, Kongre'deki Cumhuriyetçi muhalefet ve Cumhuriyetçi başkan adaylarına karşı Obama'ya biraz rahat nefes aldırıyor. Zira Cumhuriyetçiler İran'la diplomaside çarelerin tükendiği ve İsrail'e desteğin acilen arttırılması gerektiği, Suriye'ye bir askeri müdahalede yer almasa bile muhaliflerin silahlandırılması gerektiği, Rusya ve Çin'e karşı daha sert olunması gerektiği yolunda daha agresif-şahin politikalarla seçimler öncesinde Obama'yı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Lakin bu noktada ABD'nin İran ve Suriye'ye yönelik multileteralist-pragmatist-realist bir çizgide olmasının altında yatan sebep sadece içerideki seçimlere indirgenmemeli. Bu anlamda her ne kadar popülizm seçimler öncesi başvurulan en önemli taktik olsa da tüm hesaplamaların iç politikadaki dengeler üzerine yapıldığın söylemek mümkün değil. Öyle ki yakın tarih, dış politika açısından hayli riskli görünen şartlarda bile "American Exceptionalism" – "Amerika'nın rakipsizliği" nin sürdürülmesi adına girişilen savaşlarla dolu.

Şimdi dış politikada en önemli ve sorunlu iki gündem maddesi İran ve Suriye. İçeride Cumhuriyetçiler dışarıda da müttefikler Washington yönetiminden daha fazla inisiyatif almasını bekliyor. Bu iki ülke ile ilgili sürecin, önümüzdeki 10-15 yıl için ABD'nin Orta Doğu'daki varlığının ve etkisinin ne olacağına dair önemli ipuçları vereceği düşünüldüğünde Washington'un acele kararlar vermesini beklemek nafile olacaktır. Şimdi tüm risk ve kazanımların hesabı yapılıyor. İşte bu hesaplar yapılırken de sadece seçimler için değil, ABD'nin Orta Doğu'ya yönelik politikalarının oluşturulması için de zaman kazanılmış oluyor.


@nurozkanerbay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.