Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Hep kendine duygusal toplum

Ergenlik çağında bir yeniyetme... Fiziğine, duruşuna, davranışlarına bakarsanız, henüz o kadar bile değil...
Basbayağı küçük bir çocuk...
Annesinin üzüntüyle söylediklerine bakılırsa "duygusuz, kayıtsız, hatta merhametsiz" bir çocuk!
Babası ise ne zaman konu açılsa "pek düşüncelidir benim yavrum" diyor.
Yine de bir sıkıntı var belli ki...
Ama çocuğun da bir "sıkıntısı" var ki, bir gün, birdenbire benden kimselere göstermediği günlüklerini okumamı istiyor.
Okuyorum...
Günlüklerin taşıdığı yoğun duygu ve düşünce yükü sarsıyor beni önce...

***
Anne babasının sabah akşam en aptal tv dizilerini bile izlediği için eleştirdikleri çocuklarının her satırında derin bir bakış ve kavrayış var.
Neredeyse bir Dostoyevski karanlığıyla hikâye ediyor yaşadıklarını...
Bilgiye dayalı birikimi de hiç fena değil!
Tam içimden "ah şu anne babalar, nasıl da yanılıyorlar" diye geçirecekken... Fark ediyorum ki...
Kerata hassas olmasına çok hassas da...
Sadece kendine hassas.
Başka insanlar figüran...
Başkalarının duyguları, acıları, sevinçleri
içinde bulunduğu "sahne"nin dekoru, o kadar!
Benimki de saflık tabii!
Çünkü sonunda ufaklık itiraf ediyor; erkenden yazarlık yeteneği keşfedilir de "üne kavuşur" (aynen bu deyimi kullanıyor) diye istemiş günlüklerini okumamı...

***
Haydi o ergenlik çağında bir zamane çocuğu!
Peki ya yetişkinler?
Geçenlerde olgun yaşlarda bir grup kadının sohbetine tanık oldum. Hepsi Saba Tümer'le televizyon söyleşisine çıkmış gibiydi!
Hepsinde "pop ünlüsü" hali tavrı...
"Benim duygularım, benim özelliklerim, benim güzelliklerim" diyerek saatlerini geçirdiler.
Erkekler de farklı değil...
Artık söze hal hatır bile sormadan "bak, ben var ya..." diye başlıyorlar; "ben şöyleyim, ben böyleyim, ben, ben, ben..."
Arkadaşlık
deseniz "aynada kendine çeki düzen vermek" işine yarıyor. O yüzden herkesin sıkı arkadaşları var, yanılmayın!
Yoksa gözü kendinden başkasını görmeyen insanlardan oluşan; başkalarının acılarının, sevinçlerinin bir televizyon dizisi kadar değer ifade etmediği hastalıklı bir dünya bu.
Bu ortamdan bol bol sosyopat (eski tabirle psikopatlar) çıkmasına şaşmamalı!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA