Salı, öğleden sonra...
Binyamina tren istasyonu...
Sivil giyimliler ama her hâllerinden asker oldukları belli iki genç...
Birinin koltuk değneği var.
Gazze'den konuşuyorlar.
Tam olarak şöyle:
"Bak birader, bilgisayar oyunu sanırsın, öyle bir şey. Yiyecek konserve kutularını yola yerleştirerek tuzaklar kuruyoruz. Ellerinde olmadan yaklaşıyorlar. Bize hepsini uzaktan patlatmak kalıyor. İnsanlar havaya uçuyor. Şimdi kendi aramızda konuşur olduk, bu yaptığımız çok ağır bir suç değil mi ya!"
***
Yukarıdaki alıntıladığım satırlar İsrailli bir kadının tanık olup Facebook hesabına koyduklarından...***
Bir parça vicdanınız varsa ve "insan nedir, ne değildir" veya "dünyanın düzeni" meselelerine biraz olsun odaklanabiliyorsanız...***
Gazzeli çocukların bedenleri kâğıt gibi artık...***
İsrail Genelkurmay Başkanı geçenlerde, "Birkaç ay içinde Gazze'deki zaferimizi ilan edeceğiz; bölge bütünüyle imha edilmiş olacak" dedi.
Global medyada bin türlü yorum yapılıyor; şöyle olacak, böyle olacak.
Geçiniz...
Asıl hedef İsrail Genelkurmay Başkanı'nın söylediğidir: İmha ve kalanların transferi...
Bu hedefe ulaşılır mı, ulaşılmaz mı?
Bilmiyoruz, yaşayıp göreceğiz.
Çünkü ne zaman bu konu devletlerin gündemine gelse, Türkiye hariç kafalar başka yöne çevriliyor, laflar karıştırılıyor.
Ya insanların gündemi?
Bizlerin...
Gazze, bizim kişisel gündemlerimizin neresinde?
Konuşacak hâlimiz var mı?
***
NOT DEFTERİ
Dr. Svecenski babacan tavrıyla kolumu kavradı ve "bunu hiç unutma" dedi; "Çoğu zaman ailenin yanlış üyesi hastaneye yatar." Sonradan bu sözü hatırlatacak o kadar çok durumla karşılaştım ki, zaten unutamazmışım. (ENGİN GEÇTAN / Rastgele Ben)