Joel Rosenberg yakında çıkacak "The Beijing Betrayal/Pekin'in İhaneti" adlı romanında Çin'i anti-semitizmin yeni küresel merkezi diye tanıtıyor. 'All Israel News'ün yayın yönetmeni de olan Rosenberg'in cevvalliği Gazze'deki soykırım nedeniyle küresel öfkenin hedefindeki İsrail'in siyasi sıkışmışlığının en 'sanatsal itirafı' aynı zamanda. Zira Çin, bütün baskılara rağmen Hamas'ın 7 Ekim taarruzunu terörist eylem diye tanımlamadı ve Filistin Devleti'nin kurulması çağrısını tekrarladı.
Fakat Evanjelik-Siyonistleri çıldırtan asıl hamle Çin'in 27 Mart 2021'de Tahran ile 25 yıllık Kapsamlı Stratejik İşbirliği Anlaşması'nı imzalaması oldu.
Çin'in İran'a yapacağı 400 milyar dolarlık yatırımların aslan payını ise enerji, nükleer program ve silah sektörü oluşturuyor. Bu da ABD'nin Ortadoğu'da İsrail üzerinden devreye soktuğu yeni Siyonist planın aslında İran'dan çok Türkiye ve Çin'i hedef aldığını gösteriyor.
***
Bu çerçeveden bakınca Gazze'deki barbar soykırımın ve Trump'ın sürgün planının aynı zamanda Çin'in Kuşak Yol Projesi yerine Türkiye'yi de by-pass eden Hindistan-Ortadoğu ve Avrupa Ekonomik Koridoru'nu (IMEC) inşa etmeye endeksli olduğunu görüyoruz...***
1965'te Filistin Kurtuluş Örgütü'nden (FKÖ) bir heyeti kabul eden Mao, emperyalizmin Çin'den ve Müslümanlardan korktuğunu belirterek "İsrail ve Formosa (Tayvan) Asya'daki emperyalizmin üsleridir. İsrail'i sizin için, Formosa'yı da bizim için yarattılar. Amaçları aynı" uyarısında bulunmuştu.