Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Denizli'nin dersleri

İlk 45'in saha içindeki her figüründe 'yürek' sorunu vardı. İki teknik adam da önceliği oyunu dengede tutmaya vermişler, emir-komuta da stoperlerinde ve bir ön liberolarına orta sahayı geçmeme hükmünü vermişlerdi.
Korkuyorlardı yenilmekten. Takımlarının gücünü, kendi yürek ölçüleri ile belirlediklerinden dolayı, 100 yıllık derbiyi bir kontrol oyununa çevirmeyi tercih ettiler. Bu sinerjinin demir yumruğu ise Fırat Aydınus oldu. İki takım aleyhine ters fauller ile başının ağrıyacağı pozisyonların başlamamasını sağlarken, Fenerbahçe'nin net bir penaltısını da yorum hakkını kullanarak imha etti.
Denizli'nin Alex'in başına diktiği Fink'in tüm planlarını bozan golü de böyle bir tereddüt anından çıkan füzeydi. Sakatlanan Emre'nin kapatması gereken alanda, İbrahim'in 'kurtulmak' için vurduğu top, Beşiktaş'ın yoktan var ettiği gol oldu. İkinci yarının başlangıcına gidelim. Mustafa Denizli sahada dolaşan Serdar Özkan'ın yerine Tello'yu oyuna alarak takımına mesaj veriyordu. Karşı tarafta Daum ise sanki her şey yolundaymış gibi aynı takım, aynı tertip, aynı taktik ve aynı görevlerle dizmişti oyuncularını...
Kazım'ın son maçtaki 'bitik' performansının benzerini göstermesini sürprizmiş gibi karşılıyor, Santos'un etkisiz eleman olmasına da seyirci kalıyordu. Alex'in prangalanmış oyununa da alternatif aramadı. Oyuncularının içgüdüsüne sığınarak, Carlos ve Gökhan'ın bindirmeleriyle gol bulmayı umdu.
Maçın puslu havasını, belirsizliğini bozma adına, böyle anların 'kurdu' olmayı Mustafa hoca yine başkasına bırakmadı. Ders veriyordu adeta. Yaptığı her değişiklik ile oyunun dengesini kendi istediği gibi olmasını sağladı. Her oyuncusundan maksimum verimi almayı beceriyordu.
Böylesine büyük paralar verip, seçme bir takım kuruyorsunuz ama maç öncesinde tedbir alacağınız oyuncusunu bile belirleyemediğiniz bir rakibe teslim olmayı tercih ediyorsanız, bu takımın her türlü yönetimi ciddi şekilde sorgulanmalıdır. Sorun kaybetmek değil, böyle yenilmek. Verilmeyen penaltı, oyuncularınızın yorgunluğu, şımarığınızın (Kazım) kendini attırması hep mazeretler olabilir. F.Bahçe'ye yakışan yenilgiye mazeret bulmak değil, mazeretleri de yenmektir. Elbet bir gün böyle düşünen bir teknik yönetimi de olacak, bunu anlayan oyuncuları da.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA