Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Cinsellik denemeleri

Bazen bir danışana yaşam koçluğu yaparken, herkesin izlediği yolun tam tersini önermek lazım. Çok akıllı bir kadın vardı. Güzeldi de. Ama evlenememişti, hem de çok istemesine rağmen. Dışarıdan bakıldığında her şey mükemmel görünüyordu ama durum hiç de öyle değildi. Sayısını hatırlamıyordu ama hayatına giren erkeklerin pek çoğuyla aşkı yakalayamadan terk ediliyordu. Hem de 10 gün içinde ve hiç yakınlaşamadan. Bedenleri birbirine değmeden, duygusal olarak derinleşemeden... Bilirsiniz, normalde bir kadınla fazla ilgilenmeyen erkek, onu istemiyor demektir, öyleyse aramamak, peşine düşmemek gerekir. Üzüntümüz varsa, onu topraklama yöntemiyle sileriz, geçer. Hesap sorma faslını, ancak onu içimizde tam olarak unuttuğumuzdan emin olunca yaparız. Çoğu zaman ayrılık acısı unutulunca, hesap sormak kimsenin içinden gelmiyor, çünkü kişi çoktan başka mutluluklara yelken açmış oluyor.

BU KAÇINCI AYRILIK?
Ama bu sefer durum öyle değil. Genç kadın ağlıyordu: "Seda Hanım, bu kaçıncı ayrılık! Kaçıncı unutmak. Ben artık çok yoruldum. Bana kim, ne derse, onu yapıyorum. Yeter ki o kişi, bana geri dönsün. Artık öyle yoruldum ki, kendi yüreğimden gelen doğruları anlayamıyorum bile. Kendime hiç güvenim kalmadı." Gerçekten o güzelim, akıllı kadın zayıflamış, neredeyse bir deri bir kemik kalmıştı. Ne çok seanslar yapmış, korkularını silmeye uğraşmıştık, ama hiçbiri işe yaramamıştı. Asıl köke inemiyorduk. Tam olumlu duygular yakalayacakken, kendi kendini sabote ediyordu bilinçaltı. Aslında kendi gönlünden geçene kulak vermesi gerekiyordu. Ama yüzleşmekten çok korkuyordu. Ben de bunu yaptırdım. Telefonu aniden eline verdim ve onu aramasını, neden ilgilenmeyi bıraktığını sormasını istedim. Çok mutsuz olduğunu anlatmasını söyledim. Ve ekledim: "Eğer kötü bir cevap alırsan ben burada olacağım. Acını alırım. Ama artık onu düşünmekten vazgeçersin." Genç kadın bunu yapamayacağını söyledi. Sorun da buradaydı ya... Yüzleşmek çok zordu. Birdenbire karnına ağrı girdi. O ağrıya odaklanarak gözlerini kapatmasını istedim. Ağrı, genç kadını küçük, ama çok önemli bir anıya götürdü. Çok yakın bir arkadaşı olan komşu kızıyla yedi-sekiz yaşlarındayken baş başa kalmışlar ve birlikte uyurken soyunmuşlar. Birbirlerinin bedenlerine dokunmuşlar... Ve bu üstlerine öylesine bir suçluluk yüklemiş ki, kimseye anlatamamışlar. Akıllarına gelen ilk şey, "Çok kötü bir şey yaptık," olmuş. Bu duyguyu içlerinde barındırmışlar. Sonuç mu? Her ikisi de hâlâ evli değil ve 30'lu yaşların ortalarına geldiler. Bu güzel kadının bilinçaltına şu cümle kazınmış: "Eğer cinselliği yaşarsam ve bunu kimseye danışmadan kendi başıma, çok mutlu olarak yaparsam, kötü şeyler olabilir. Öyleyse ben her şeyi başkalarına sorarak yapayım. Kendime sınır koyayım. Sınırsız olursam özgür olursam hata yaparım." İşte böyle... Biliyor musunuz? Bu deneyi yapan öyle çok çocuğumuz var ki, şaşırırsınız. Kimbilir belki kendinizden de bilirsiniz. Cinsellik, toplumda bu kadar tabu olursa, çocuklarımız bu konuyu anne babalarına danışmaktan korkarsa, sonuç kocaman bir suçluluk duygusu ve işte böyle deneyler olur. Oysa bir annenin yapması gereken tek şey, küçük çocuğunu takip etmek. Onu böyle deneyler yapacak ortamlardan sakınmak ya da eğer yakalarsa, hiç kızmadan, sadece aklını dağıtmak. "Çocuklar gelin, bakın size güzel bir oyun kurdum," dese, zaten çocukların aklı dağılır. Özellikle de o yaşlarda... Aslında çocuklar bu yaşta sadece bedenlerini keşfetmek ister. Bu bir taciz değildir. Zaten tacizden söz etmek için çocuklar arasında yaş farkı olmalıdır, en az dört yaş gibi... Kardeşler arasında da bu deneyler çok yaygın. Bu, çok sık karşımıza çıkan bir sorun. Özellikle de buluğ çağlarındaki erkek çocuklar, kız kardeşleriyle deneyler yapabiliyor. Kız kardeşler korkularından hiçbir şey anlatamıyor. Eğer psikolojik yardım almazlarsa, izlerini atlatamıyorlar. Bu, küçük bir çocuğun omuzlarında taşıyamayacağı kadar büyük bir yük. Sevgili anne ve babalar, çocuklarınızın cinsel kimliklerinden korkmayın. Onları doğru yönlendirin, kızmadan. Onları yaşlarına uygun şekilde eğitin. Bu konuda uzmanlardan bilgi alın. Onları sakın korkutmayın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA