Kıymetli okur, artık tesadüf mü, ilahi bir fısıltının gücüyle mi, her hafta, bir sonraki hafta olacaklara dair bir şeyler yazıyorum. Bilmem farkında mısınız, geçen hafta çıplak eylem yapan Ukraynalı feminist kızlardan söz ettim, hemen arkasından 'Peta Kızları' çıkıp cennet yurdumuza geldi. Aziz milletimizi kürk giyilmemesi konusunda uyarmak üzere, iki tanesi, Taksim Meydanı'nda, kendilerini çita kılığında boyamış halde 45 dakika bikinilerle dikildi. Benim aziz milletimin kürk giymekten başka meselesi yokmuş gibi, toplumsal duyarlılık yaratmaya çalıştı elin Kanadalı Ashley'si ile Emili'si de, ben işin orasında değilim tabii. Efendim, anlaşılan bu Peta Kızları bilimsel kimseler. Gelmeden önce bir fizibilite çalışması yapmış olacaklar ki, ekseriyetle üstsüz yaptıkları bu eylemi cennet vatanımda daha mutaassıp bir şekilde, bikininin üstünü de giyerekten icra eylediler. E, ne olur ne olmaz, hep beraber sorardık sonra, "Ashley ile Emili'nin suçu ne?" diye... Efendim, tabii ki kürk giymek, hele hele soyu tükenme tehlikesi yaşayan canlıların kürklerini matahmış gibi sırtımıza geçirmek ayıptır. Lakin bu iş için Peta Kızları'nın soyunmasından ziyade, genel olarak silah-külah işleriyle uğraşan dünya devletlerinin etkili tedbirler alması daha mantıklıdır. Hadi, anladık, birbirinizi öldürmeden duramıyorsunuz da, bari arada hayvanları ellemeyin be abicim...
ÇIPLAK TARKAN İÇİN YAZILANLAR
Bu arada, sevinçle müşahede ettim ki, bir hanım dergisi için soyunan Tarkan kardeşimiz, bayağı bir doğal kürk sahibiymiş. Kendisiyle beraber soyunmak için taa İsviçre'den kalkıp gelen fotomodel kızımız, Tarkan nezdinde tüm Türk erkeklerini methedince, ister istemez ben de kendime pay çıkardım. Bu bi'hoş olma hali, aynaya bakıp acı gerçekle yüzleşene kadar sürdü. Neyse efendim, merak etmeyiniz, sizi kendi kelliğimle meşgul edecek değilim. Mesele, Tarkan'ın soyunmasının yarattığı tepkiler. Twitter'da konuyla ilgili yorumları takip ederken, kendilerini 'gay' olarak deklare etmiş bir kısım simanın 'çıplak Tarkan' üzerine yazdıklarına rastladım ve irkildim. Hayır, konu sadece Tarkan'ın pozları falan da değil, anlaşılan memlekette bir 'gay fraksiyonu' vücut bulmuş, 'kamusal alan'da topluca sağa sola saldırmakla iştigal ediyor. A be güzel kardeşim, bunu sen yaparsan, 'camia dışından' gelen taarruza ne edeceksin? Geçelim efendim, bu hususta elimden bir şey gelmez... Fakat hazır laf şu internet üzerinden anlık muhabbete girme işlerine gelmişken, son haftanın enteresan hadiselerinden birine daha dikkat çekeyim: İçinden geldiği gibi davranmasıyla tanıdığımız oyuncu Nejat İşler, Twitter âlemine ani bir dalış yaparak, kendisi namına sahte hesap açan şahsa 'online' sövdü. Şık bir hareket! Ben de aynı dertten mustarip olmama rağmen, sahte Tosun benim kimliğimle sanal sanal dolanmaktan bıkıp da ortadan kaybolana kadar sabırla bekledim. Halbuki kendisine sövmeyi çok istemiştim. Üstelik takdir edersiniz ki, taklit edilerek üzerinden prim yapılabilecek bir kimse de değilim.
ŞAHİN K.'NIN FİLMİ İZLENİR ARKADAŞ
Lakin kıymetli okur, memlekette küfrün haber değeri kalmamıştır. Artık TRT'ye mesaj yollayan izleyici, rejiden cevabını pekala enseye tokat, kabaya pışpış şeklinde alabilmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarıyla, vergisini ödeyen vatandaşın arasındaki samimiyet dozu, bu seviyelere yükselmiş vaziyette. Yakında çeşitli müesseseler de müşteri hizmetleri niyetine tesis ettikleri 'call-center'lara bant kaydı olaraktan, "O laflar boy boy, seni öpen kovboy," gibi laflar yerleştirip samimiyet çıtasını daha da yukarıya taşırsa, hiçbiriniz şaşırmayınız. Böyle bir memlekette Şahin K.'nın çektiği sinema filmini, "Fazla izleyici gelmez," diyerekten az sayıda ikinci sınıf salona sıkıştırma kararı alan dağıtım yetkililerini uyarmakta kamu yararı görüyorum: O film izlenir arkadaşlar. Hatta Şahan G.'nin gişe rekoru kırdığı bir atmosferde, Şahin K.'nın uygulayabileceği basıncı ölçmeye barometre bulamazsınız. Ben uyarıyor ve görevimi yapıyorum. "İş yapmaz," deyip kızdırmayın Şahin K. abimizi, o lafları atlatır, barometreleri patlatır...
