Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

O tam bir öncüydü

Hafta sonunda 83 yaşındayken (1927 doğumluydu) vefat eden Nijat Özön, bizim mesleğin, yani sinema yazarlığının gerçek öncüsü sayılmalıydı. Gerçi ondan önce başlayanlar da vardı. Nitekim bir kitabını onlardan Semih Tuğrul'a adamıştır (sevgili Serra Yılmaz'ın babası!). Ayrıca elbette Tuncan Okan, Ali Gevgilili, Tarık Dursun, Çetin Özkırım, Giovanni Scognamillo, Agah Özgüç, Onat Kutlar vb. adlar da hatırlanmalı. Ama Nijat Özön bambaşkaydı. Klasik bir sinema yazarı değildi o... Daha çok bir sinema tarihçisi denebilir.
Ama asıl fark, onun bir dil adamı olmasındaydı. Türk Dil Kurumu'nun üyelerinden olup önemli temel sözlükler yazmıştıı: Temel Yazım Kılavuzu, Büyük Yazım Kılavuzu, Büyük Dil Kılavuzu. Sinema alanında ise Sinema Terimleri Sözlüğü; Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü; Sinema, TV, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü; vs. Ayrıca Türk Sinema Tarihi 1896-1960, Sinema El Kitabı, Türk Sineması Kronolojisi, Sinema Sanatı, Karagözden Sinemaya- Türk Sinemasının Sorunları; Sinema: Uygulayımı, Sanatı, Tarihi; Sinema El Kitabı gibi sayısız kitabı vardır. Hepimiz hâlâ onun ünlü Türk Sineması tarihi bölümlemesini kullanırız: Başlangıç Yılları, Tiyatrocular ve Muhsin Ertuğrul Dönemi, Geçiş Dönemi, Sinemacılar Dönemi. O 1970 sonrasına Yeni Sinema Dönemi der ve bitirir. Gerisini getirmek artık bizim işimiz olmalıdır. Özön ayrıca Eisenstein, Pudovkin, Andre Bazin gibi kuramcıların temel kitaplarını, Eisenstein, Ford, Renoir vb. senaryolarını da (Fransızca'dan) çevirmiştir.
Ve yıllar boyu bu uğraşında ona kapılarını açan TDK yayınları, Bilgi, Elif, Kitle, Gerçek, Hil, Kabalcı gibi yayınevleriyle Türk Dili, Yeditepe, Sinema 65, Devrim, Yön, Dost, Yeni Sinema, Akis, Vatan-Sanat, Yedinci Sanat vb. dergileri de anmak gerekir.
Ben Özön'ü en çok 1960'lı yıllarda Metin Toker'in Akis'indeki yazılarıyla tanıdım. Halit Refiğ filmleri yazardı, o ise sinemamızın genel sorunlarını. Ancak Refiğ'le dostluğu uzun sürmedi. Çünkü Özön, onun Ulusal Sinema hareketine pek katılmadı. Hatta Metin Erksan gibi ikonlaşmış bir sinemacıyı bile küçümsedi. Bu konuda kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle demişti: "Akıl hastanelerinde de zaman zaman çok özgün, çok çarpıcı resimler, yontular yapılır. Ama bunlar sanat alanını değil, psikiyatri alanını ilgilendirir. Bence Erksan'ın sanat alanını ilgilendiren önemli filmleri Gecelerin Ötesi, Susuz Yaz, Yılanların Öcü'dür. Sonraki filmleri olan Sevmek Zamanı, Öldüren Aşk, Kuyu, Kadın Hamlet vs. sanat alanının dışına taşar". (Karagöz'den Sinemaya, Kitle/1995, sayfa 219). Ayrıca kimi zaman öztürkçede aşırıya kaçtığını söylemek de mümkündür. Stüdyo yerine işlik, diyafram yerine ışık düzengeci, DVD yerine sayısal video tekeri gibi deyimler önermesi, kitaplarını, özellikle de çevirilerini okumayı zorlaştırır.
Ne olursa olsun, Özön alanında ilklerin adamıdır, tam bir öncüdür. Ancak onu değerlendirirken eleştirmen değil, bilim adamı niteliklerinin ağır bastığını söylemek gerekir. Tüm sinemaseverlerin, özellikle de onun açtığı yollardan yürüyüp bugünlere gelen tüm sinema yazarlarının ve SİYAD'çıların başı sağolsun. Not: Büyük usta Blake Edwards'ı ise artık SİNEMA dergisinin Ocak sayısında anacağım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA