Turgay Noyan gazete binamızdaki kapı komşumdur. Orta yaşın üzerindekiler, onu bir dönem İstanbul'un en gözde eğlence mekanı Turgay'ın Tavernası Derya'nın ortağı olarak ve orkestrasıyla birlikte çıkardığı Turgay'ın Tavernası albümlerinden tanırlar. Klavyeli çalgılar üstadıdır.
Denizcilikle ilgili kitaplar, makaleler kaleme alacak kadar usta bir kaptandır. Yeni Asır gazetesinin İstanbul temsilcisi olmasının yanı sıra, gazetemizin hafta sonu eklerinde kaleme aldığı birbirinden leziz denizcilik yazılarının ve kitaplarının da emekçisidir. Kızıyla birlikte çıkardıkları Naviga adlı denizcilik dergisi ise bir deniz tutkunu olarak kaçırmadan takip ettiğim yayınlardandır. Dahası, Turgay Noyan benim kılavuz kaptanımdır. Denizcilikle ilgili her türlü konuyu ona sorup öğrenirim.

VİRE BİSMİLLAH!
Turgay Kaptan'ın son ürünü Meyhaneci-Kadehlerin Arkasındaki Dünya kitabını görünce çok şaşırdım. Bugüne kadar onun sadece denizcilikle ilgili yazdığını sanıyordum. Yıllarca sahibi ve işletmecisi olduğu Turgay'ın Tavernası Derya'da yaşadıklarını bir kitapta toplamış. Elimden düşürmeden, bir solukta okudum... İçinde 12 Eylül 1980 darbesinin de bulunduğu bir dönemin adeta haritasını çıkartmış bizim kaptan... Hiç rotadan çıkmadan, hiç sağa sola yalpalamadan, dosdoğru, bildiği gibi, sadece 'pruvasında gördüğünü' anlatmış. Hele bir Ermeni cenazesi bölümü var ki, 'anlatılmaz okunur' cinsinden... Gülerken, kahkahanız dudağınızda donuyor, gözleriniz dolarken, bir anda anılara yol alıyorsunuz, ardından bir kahkaha daha koyuveriyorsunuz...
Haddim olmayarak kaptana yeni rota çizdim.
Dedim ki; "Bir dönemin en ünlü sanatçılarına klavyenle eşlik ettin. Kim bilir sanat âlemiyle ilgili sende ne anılar birikmiştir. Bilirim; onları üzmeden, incitmeden, en yakası açılmadık anıları en keyifli şekilde anlatmayı gayet iyi becerirsin. Haydi be kaptan, al şu demiri artık..."
Bakalım, Kaptan'ı yeni sefer için kandırabilecek miyim?